- Kategori
- Gündelik Yaşam
Sezginin bakışları
Hayatın her gün yeniden başladığını, doğan günün bizi, yeni bir yaşama başlattığını düşünür, umutlarımızın boyatmasını her gün yeniden bekleriz.
Yeni bir gün doğarken, elinde feneri ve çuvalı olan tanımadığımız birinin, ömür dediğimiz yaşamımızdan çokdeğerli bir günümüzü çalıp götürdüğünü beki de hiç farketmemişizdir.
Bize hiç bitmeyecekmiş gibi gelen bu günleri, zehir ederiz bazen kendimize. Mutlu olmak yerine, mutluluğun kendisini bekler dururuz telaş içinde.
Günümüzü gün ettiğimiz günlerin cennet, acı çektiğimiz günlerin ise cehennem olduğunu anlamadan, cennetenasıl gidilebileceğini, ya da cehenneme nasıl gidilemeyebilineceğini tartışır dururuz.
Yaşamın sırrı dediğimiz şeyin, akıldışı bir kavram olmadığını, bunu can gözüyle görebilmemizin mümkünolduğunu, bunu sezdiğimizde de ölümün gizemini çözmüş oluruz sanıyorum.
Hayatı sevmek kavramı, galiba biraz soyut kalıyor bana kalırsa.Mal mülk, han hamam düşkünü olup bunlarasahip olmak için binbir sıkıntıya düşüp, canından bezmek; böyleyken bile övünmeden geri durmamak, bunu
yapmayanı da adam saymamak, hayatı sevmek midir sizce?
Bir gülün kırmızısı, belki bir imparatorun; sümbülün moru da bir kainat güzelinin toprak olmuş bedenindenoluşmuş olamaz mı? Sizce , mal mülk edinmek mi, insanların sevgisini kazanmaya çalışmak mı cennetyapar dünyamızı, ne dersiniz?
Evrende olup biteni, ancak sezginin bakışları görebilir, beki de...
Rumi Mutlu 26/02/2008