Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '19

 
Kategori
Sinema
 

Sinemanın Mabetleri...

Teknolojinin gelişmesi ve yeni medyanın hayatımıza girmesiyle film izleme biçimlerimiz de değişikliklere uğradı. Çağın getirdikleriyle mobil izleyiciler haline geldik ve film izleme şekillerimiz bireyselleşti. Durum böyle olunca yeni nesil sinema salonları da beyaz perde tutkunlarının uğrak noktaları haline gelmeyi sürdürmek için bir takım değişikliklere gittiler; daha rahat koltuklar, daha ferah bir ortam, koltuk arası mesafelerin genişlemesi, çift kişilik koltuklar, yataklı sinema salonları… Hâlbuki eskiden böyle miydi? Beyaz perde tutkuydu ve o büyük sinema salonlarında aynı duyguyla aynı heyecanla bir filmi izlemek, birlikte gerilmek, birlikte üzülmek sinemaseverler için vazgeçilmezdi. Salonlar günümüzdeki gibi rahat, konforlu ve fonksiyonel olmasa da bir filmi o ruhu ve dokusu olan büyük sinema salonlarında izlemek bambaşka bir keyifti. Tabii ki onlar da her şey gibi zamana karşı koyamadılar. Gerek koşullar gerek çağın getirdikleri, birçok film festivaline ev sahipliği yapan, izleyicileri dünyanın dört bir yanından filmlerle buluşturan o unutulmaz sinema salonlarını bir bir sessizliğe gömdü. O salonlar adeta sinemanın ölümsüz mabetleriydi…
 
Emek Sineması
1924’te Melek Sineması olarak açılan Emek Sineması, Cercle d’Orient (Serkildoryan) binasının içerisinde yer alan İstanbul’un en büyük ve en görkemli sinema salonuydu. 1930’ların sonunda bina Emek Sineması adını aldı. Bu isim binanın Emekli Sandığı’na ait olmasından geliyordu. Emek Sineması, o dönemde İstanbul’un en iyi ses sistemine sahip sineması olarak anılıyordu ve sinemaseverleri beyaz perdeyle buluşturduğu süre içerisinde de  İstanbul Film Festivali’nin ana salonu, Filmekimi’nin ise tek salonu oldu. Ancak sonu varlığı boyunca olduğu gibi ihtişamlı olmadı. Emek Sineması, tüm tartışmalara rağmen yine bir festival zamanında yıkıldı. Ancak günümüzde eski yapının yerine yapılan AVM’nin üst katında aynı isimle minyatür bir kopyası bulunuyor; aynı ruh ve doku asla değil.
 
Melek Sineması
Melek Sineması, aslında Emek Sineması’nın 1930’larda açıldığı ilk adıydı. Sonrasında 1954’te açılan sinema, girişindeki aynalar nedeniyle Aynalı Sinema olarak da biliniyordu. 1960’lar boyunca yalnızca filmlere değil, yurt dışından gelen ünlü şarkıcıları da ağırladı. Salon, çok uzun yıllar boyunca sadece sinema olarak değil, gece kulübü ya da eğlence merkezi olarak da kullanıldı. 2004 yılında el değiştirerek yeniden sinema salonlarına dönüldü ve Yeni Melek Gösteri Merkezi adını aldı. 2009 yılında İstanbul Film Festivali’nin sadece salonlarından biri değil, festival merkezi de oldu. Yeni Melek Gösteri Merkezi, 2014 yılında kültür merkezine dönüştürülmek üzere kapandı ancak olmadı. Melek Sineması ilk haliyle şu şekilde anılıyordu: ‘Salonundaki iki melek figürüyle İstanbul’un en güzel sinemalarından biriydi…’
 
Saray Sineması
1930’lu yıllarda İstiklal Caddesi’nin ortasında açılan İstanbul’un en eski sinemalarından olan Saray Sineması, geniş fuaye alanı ve salonlarıyla çok sayıda filme ve film galalarına ev sahipliği yaptı. 1913 yılında ilk kez Luxemburg sineması olarak açılan yapı, sonrasında Gloria ve en sonunda da Saray Sineması olarak değişti. 1980’lerin ortalarına kadar yaklaşık 70 yıl boyunca sinemaseverleri ağırladı. Uzun yıllar boyunca etrafı çevrelenerek kaderine terk edilen Saray Sineması, sonrasında sessiz sedasız yıkıldı. İstanbul’un ve sinemanın tarihi de bu enkazın altında kaldı. 
 
Sinepop Sineması
Koşullar ve çağın getirdiklerine direnemeyerek kapanan bir sinema mabedi de Beyoğlu Sinepop Sineması’dır. Emek Sineması’nın hemen karşısında yer alan sinema salonu, 1943 yılında Yeni Ar Sineması olarak kuruldu. Daha çok kovboy, Japon kökenli korku ve Tarzan filmlerinin gösterildiği Yeni Ar sinemasının adı daha sonra Sinepop olarak değişti. Bu değişimle Türkiye’de sinemanın modernleşmedeki öncülüğü de yapılmış oldu. 2012 yılına kadar sinemaseverleri ağırlayan Sinepop sineması, koşullara daha fazla dayanamayarak kapandı. 
 
Şafak Sineması
1966 yılında Çemberlitaş’ta açılan Şafak Sineması da perdelerini indiren sinema salonlarından biri… 1960’ların diğer önemli sinema salonları gibi tek bir büyük salon olarak açılan Şafak Sineması, 1350 kişilik kapasiteye sahipti. Türkiye’nin ilk cep sinemalarından olan Şafak Sineması’nda ilk bölünme 1989’da başladı. Mevcut büyük salon 1990 yılında dört ayrı salona bölündü. Sonrasında da yeniden bir bölünme yaşanarak salon sayıları çoğaltıldı. 1997 yılında başlayan AVM yapılaşmasından en çok etkilenen sinemalardan biri olan yapı, Türkiye’nin dönüşümüyle ilgili de önemli bir örnek. Nüfusun göç vb. olgularla artması ve mağazalara, otellere ve restoranlara ihtiyaç duyulması, İstanbul’un tarihi mirası açısından önemli yerleşim yerlerinin de çağa ayak uyduramamasına neden oldu. İşte Şafak Sineması da kapanan bu mabetlerden biri…
 
 
Sevgiler...
 
 
Toplam blog
: 23
: 57
Kayıt tarihi
: 16.08.19
 
 

Sinema, televizyon, yeni medya ve halkla ilişkiler alanlarında kendini hem eğitim hem de sektörel..