Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '19

 
Kategori
Deneme
 

Sosyal Boşluk

Sürdürebilir Alan Boşluğu

            Birçok insan için artık sosyal medyayla ilgili eleştiriler duymak klişeleşti. Eskiden Instagram mı vardı, kafanızı bütün gün telefona gömüyorsunuz gibi şeylerin bir espirisi kalmadı. Sosyal medya kullanmak iyidir veya kötüdür diye kesin bir kanıyı savunmak çok zor. Şöyle söyleyince kulağa eğlenceli geliyor. Instagram'da yeni yerler keşfet, Twitter'da gündemi takip et, fikirlerini söyle, eleştir, ülke gündemini etkileyen olaylar için bir iki yorum yaz, Youtube'de bilim sevicilere takıl bir şeyler öğren. Ancak buna sürekli bağımlı olmak elbette insanı sıkıyordur. Arada bir carpe diem diye çığlık atmak gerekiyor.

            Öte yandan ülkemizdeki sosyal medya kullanımının pek de doğru olduğunu düşünmüyorum. Ya sevgili kardeşim kim, nerede, ne yapıyor, kiminle... Örneğin bir şiir paylaşıyorsunuz özel mesaj kutunuz dolmaya başlıyor.

            Hayırdır?
            Ne oldu?
            Bir şey mi oldu?
            Aşık mısın?

            Dedikoduculuğu ve yerel magazinciliği bırakırsak ben sosyal medyanın etkili kullanılabileceğini düşünüyorum. Elbette cep telefonu denen aygıtla mesafemizi korumalıyız. Bilimsel gerçekler aşırı cep telefonu kullanmanın ciddi sağlık sorunları yaratacağını söylüyor. Aynı zamanda birçok sitenin insanlara bildirimler göndererek sitesinde bağlı tutmaya çalıştığı, sahte dopaminle insanları olabildiğince bu havuzun içinde tutmak istediğini belirtiyor. Sosyal medyayı (bizim blog) dahil fazla değil ama olabildiğince etkin kullanmaya çalışıyorum. İnsana sürdürebilir etkili bir alan boşluğu veriyor. Örneğin günlük hayatımızda işler nasıl gider, bu sene ne yaparım, bu sene sınavlar zor olur mu, yılbaşına zamlar ne olur diye günlük basit şeyler düşünürken sanki bunları hiç düşünmüyormuş ve yaşamıyormuş gibi sosyal medyaya damlayıp başka konularda konuşabiliyorum. Bir yerlere bir şeyler yazıp benim gibi düşünen veya düşünmeyen insanlarla farklı konuları tartışabilmek, görüşebilmek insanın kafasını rahatlatıyor. Tabi sosyal medya özellikle içi boş şeyleri fazlasıyla paylaşan insanların da elinde bu da ilerde ciddi kuşak çatışmalarının habercisi olabilir. İnsanlar sırf dikkat çekebilmek adına kural tanımadan her şeyi yapıp, paylaşabiliyor. Bunu yapmak ne kadar doğru bilemem ama fazlasının zarar olduğu kesin.

            Peki ilerde sosyal medya nereye gider?

            Açıkçası bu mecralar hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Ancak sosyal medyanın hala yenemediği birçok alan var. Bunlardan birincisi kitap! Her ne kadar bizim ülkemizde kitapların yüzüne bakılmasa da dünyada hala aktif olarak devam eden bir okuyucu kitlesi, bir edebiyat hayatı var. İkinci yenemediği şeylerden biri de seyahat! İnsanlar artık bir yerin fotoğrafını görüp buna bakarak tatmin olmuyor, oraya gitmek istiyor. Şahsen ben de bir gezginim ve sosyal medyanın insanları bu konuda adeta kamçıladığını düşünüyorum. Bugün 18 yaşında bir gencin de 40 yaşında emekliliğe yaklaşmış bir ev hanımının bile ciddi gezi planları var. Bundan 20-30 sene önce kendi annelerimizin babalarımızın gençliğini düşünelim. Köyden kente gitmek bile binbir zahmet isteyen bir işken şimdi arabanızla veya uçaklarla, trenle istediğiniz yere gitmek mümkün. Elbette money is first!

            Bu arada ben bu yazıyı yazarken eylül ayına girmiş olduk. Bu ay okuma süreçlerim bittiği zaman kitap analizlerine geçeceğim. Size de tavsiyem okullar açılmadan, işler yoğunlaşmadan önce biraz kendinizi dinlendirmeniz...

            Keyifli okumalar... Hoş geldin Eylül!   

Emre ERDEN 

 
Toplam blog
: 203
: 322
Kayıt tarihi
: 16.11.13
 
 

1991 İskenderun doğumlu. EMU Mütercim Tercümanlık, Amasya Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği mezun..