Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '19

 
Kategori
Kitap
 

Türk Zinciri Kitabından...

O zaman Türkler için okçuluğun çok önemli olduğunu öğrenmişti. Bunun için devamlı idman yaptıklarını, savaş taktiklerinde disiplinin şart olduğunun bilincinde olduklarından disiplinli çalıştıklarını da biliyordu. Ne garipti, şimdi onları görüyordu. Bu gözler nelere şahit oluyordu?
 
Yay ve oklar sadece idmanla kazanç elde edilmediğini de biliyordu. Malzemenin de iyi olması şarttı. Biçim mükemmelliği kadar malzeme kalitesinin iyi olması ve yapım üstünlüğünün de diğerlerini tamamlaması gerekliydi.
 
Yaycı ustalarının olduğunu da öğrenmişti araştırmalarında ve bu ustaların öyle kolay kolay yetişmediğini de! Yaptıkları yaylar ve oklar çok iyi olmak durumundaydılar. Bunun için de yay ustaları büyük sorumluluk yüklenirlerdi. 
 
Bu yayların refleks yayları olduğunu, kirişi takılı değilken kolları tersine doğru kıvrık olduğu, bunun için de kurulmasının bir hayli zor olduğunu okumuştu. Üstelik yayın her kısmının adı olduğunu da…
 
Bazı sorulara verdiği cevapları bile hatırlıyordu ki buna da bir hayli şaşırıyordu. Hafızasının bu kadar işlev olduğunu da buralara gelene kadar bilmiyordu. Bilgisayar gibi olmuştu aklı; bir tuşa bas, olaylar gözleri önünde sesler kulaklarından dudaklarına bir çırpıda dışarılara!
 
Şaşkınlık içinde ve bütün bildiklerinden mutlu olarak, bilgi arsızlığını kendine ispat etmek istercesine hatırladıklarına yeni hatırlamalar ilave etmeye çalışıyordu. “Bitmedi aklım, dur acele etme! Zaten kimsenin de acele ettiği yok. Koca ordu bekliyor, biz de bekleriz.” Beklerken hatırlamak işin kolay kısmı ve eğlenceli hali gibi geliyordu Ecrin’e. Daha kendini imtihan edecekti ama aşağıda hareketlenme olmaya başladı. Atlı askerler ilk hareket edenler olmuştu. Yaya birlikleri de süvarilerin hareketlenmelerinden onlarda kendilerine çeki düzen vermeye başlamışlardı. Bunlara yelme denilirdi ve onlar savaş zamanında düşman ordusunun durumunu öğrenen kâşiflerdi. Ecrin;
 
Türk  Zinciri “Bunlar merkez sağ ve sol olmak üzere üç sistemle hareket edeceklerdir ki, ben öyle biliyorum. Merkez asıl orduyu temsil ediyorken sağ ve sol kollarda merkezin haberi olmadan hareket edemeyenler oluyorlardı. Tabi asıl kararları verenler, bunların başlarındaki şad yani komutanlarıydı.” Bu kadar kalabalık ordu, heybetli adamlar, eski Türk tarihinin gözlerinin önünde olması ona bir TV muhabirliği ruhu getirmiş olmalıydı ki adeta coşmuş, canlı yayın aktarır gibi konuşmaya başlamıştı
 
 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....