Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ekim '19

 
Kategori
Üniversitelinin Sesi
 

Üniversite Üzerine

Şuan işsizlikle boğuşan o milyonlarca insandan bir tanesi de benim. Belki uzun bir süre daha işsiz, parasız, pulsuz dolaşacağım. Belki de asgari ücretle bir işe girip bir süre vasat bir yaşantım olacak. Belki de imkanları güzel bir işe girip bu yolda kariyer yapacağım. Kim bilir? Ancak bildiğim tek şey beş aydır işsiz olduğum, ve bu süreçte üniversite okumak üzerine de biraz kafa yorduğum. Üniversiteli olmayı, okumayı kendi çapımda yorumlayacağım. Şunu da belirtmem gerekiyor ben bir arkeoloji mezunuyum ve sapına kadar sözelciyim. Eskiden beri gelen tarih, coğrafya tutkusunu halen doruklarımda yaşıyorum. Sadece ‘Arkeoloji’ üzerine değil tarihin her alanı üzerine okumalar yapmaya çalışıyorum.

Arkeoloji üzerine kısa bir değerlendirme yaparsak, insanlar pek te bölüm hakkında bilgi sahibi olarak gelmiyorlar bu bölüme. Çoğunlukta ki amaç arkeoloji değil, üniversite okumak. Bu da 4 sene de mezun olamama, belirli derslerden sürekli kalma gibi problemleri peşi sıra getirmekte. Bölümün puanı çok az olduğu içinde kazanmak için pek çaba sarfetmek gerekmiyor. Az puanla hiç değilse açıkta kalmamak için tercih ediliyor. Bu yüzden de bu meslekte kariyer yapmayı hedefleyen insan sayısı da hayli az. Aslında bu konuda sadece tercihi arkeoloji olan insanları suçlamamak gerek. Neden arkeolojiyi tercih ediyorlar? Onlara kim bu yolu gösteriyor? Ya da kim mecbur bırakıyor? Bu sorulara da cevap aramak gerekiyor.

Ancak ne olursa olsun mesleğimi seviyorum. Bu mesleği seçerken sevebileceğime ihtimal vererek tercih ettim. Okuduğum süreçte keyif aldım, hiçbir zaman sabahları kalkıp derse gitmek bana zulüm gelmedi. Hiçbir zaman sınavlara çalışmak beni usandırmadı. Mesleğine aşık bir insan olduğumu söylersem yalan konuşmuş olmam. Ancak bu meslekte ilerlemek, mesleğin iç dinamikleri dolayısıyla hayli zor. Akademik bir kariyer hedeflemeden arkeoloji ile uğraşmak pek kolay iş değil. Memur olmak her meslek gibi bizim de imkanlarımızın bir tanesi tabi ki. Özel sektör işleri genellikle süreklilik arz etmiyor, zamanlı çalışmalar oluyor.

Her şeye rağmen okudum ve mezun oldum. Güzel de bir ortalama ile mezun oldum. Ve bu dört sene için pişmanlık duymuyorum. Şimdi dönüp arkama baktığım zaman iyi ki de okumuşum diyorum. Çünkü üniversitenin bana bir çok şey kattığını düşünmekteyim. Bunlara da biraz değinmek istiyorum.

Okuma alışkanlığımı tamamıyla üniversite de kazandım. Öncesinde de okumayı severken, üniversiteyle birlikte bu konuda süreklilik kazandım. Kendime ait geniş bir kütüphaneye sahibim. Yemedim, içmedim, her şeyden kıstım ama kitap almaktan kısmadım. Edebiyat, Tarih, Bilim her alanda özenle araştırıp seçerek kitaplar edindim. Yabancı isimlere ait kitapların çevirmenlerine ve yayın evlerine özellikle dikkat etmeye başladım.

Herhangi bir şey üzerine çalışma yapmak gerektiğinde bu çalışma üzerine çalışma programım nasıl olmalı? Üniversitenin insana kazandırdığı en önemli şeylerden bir tanesi de bu olsa gerek.

Üniversite insani ilişkilerde de etkin bir rol oynuyor insan üzerinde. İnsanlarla en doğru, sağlıklı şekilde iletişim kurabilmeyi de öğretiyor. Tartışabilmeyi de öğretiyor. Sözelciyim ve üniversite yaşantım boyunca derslerimin çoğunda tartışma ortamı yaratılması ve herkesin düşündüklerini paylaşabilmesi gerekiyordu. Ortaya pek çok kafadan farklı fikirlerin atılması ve bu fikirler üzerinden çeşitli çıkarımların yapılması gerektiğinde bunları insana üniversitenin daha yoğun bir şekilde kattığını gördüm. Konuşmak, saçmalamak uğruna olsa da konuşmak, kafanda olan biten şeyleri aynı anda hem düzgün bir cümle haline getirip hem de karşında ki insanlara açıklayıcı biçimde anlatabilmek ve bu anlatım sırasında doğru kelimeleri seçmek gerekiyordu.

Ödev yaparken, detaylı açıklamalarda bulunmak ve açıklamaları kendi cümlelerinle yapabilmek gerekliydi, bazen dakikalarca cümle kurmaya çalıştığım zamanlar olmuştur.

Farklı açılardan düşünebilmek gerekiyordu. Bir duruma tek bir yönden baktığınızda düşünceleriniz doğru bile olsa duruma başka yönlerden de bakmalıydınız. Durum hakkında tek bir çıkarım yapmak sizi geliştirmez. Farklı çıkarımlar yaparak, farklı yerlerden, alanlardan duruma bakmaya çalışarak beyninizin açılarını değiştirmelisiniz. Örnek verecek olursak yerleşik yaşama geçişi sadece ekonomi temelli değerlendirip insan avcı-toplayıcı iken ekonomisini değiştirdi, tarımla ve hayvancılıkla uğraşmaya, topraktan besin elde etmeye başladı dersek doğru olur. Ancak yeterli olmaz. Bu işin sosyal, kültürel kısımlarını da ele almak gerekiyor. Teknoloji kısmında ki yenilikleri de değerlendirmek gerekiyor. Sağlık açısından da bu olaya bakmak gerekiyor. Gibi gibi..

En başta söylediğim şeyleri tekrarlarsak belki işsizim ama bence üniversite insana daha çok, daha verimli düşünebilmeyi öğretiyor, tabi sen bunu kaparsan…

 
Toplam blog
: 15
: 49
Kayıt tarihi
: 20.06.18
 
 

Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunuyum. Üzerine bilgi sahibi olduğum veya yorum yapabi..