Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ekim '16

 
Kategori
Siyaset
 

Uyarmıştık kardeşim

Eski Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün, "2004 yılında FETÖ tehlikesine karşı hükümeti uyardık" sözlerine Başbakan Binali Yıldırım aynen şöyle cevap veriyor; "Eski bir Genelkurmay başkanı çıkıp diyor ki 'Biz 2004'te uyardık.' Ne uyardınız kardeşim, karara bakıyoruz, 'Nur cemaati ve hizmet hareketi izlenmelidir.' Ne zamandan beri cemaatler terör örgütü oldu. Bizim için kırmızı çizgi, terör faaliyetinin başladığı gündür, o da 17 Aralıktır. Demokrasilerde böyle şey olmaz. Hiç kimse eline silah almadıkça teröre bulaşmadıkça insanları öldürmedikçe terör örgütü muamelesi göremez. Bu örgüt devletle bilek güreşine 17 Aralık'ta başlamıştır. Ve o el kökünden kırılmıştır. Süreç ve soruşturmalar devam ediyor. Tespit ettiklerimizin gözünün yaşına bakmıyoruz."

Başbakanın bu sözleri beni hiç ikna etmedi. Bu ülkede Milletin kanını emen, mistik bir ortamda uyuşturulmuş beyinleri düşünmeden, araştırmadan, sorgulamadan körü körüne itaate yönlendiren şeyhlik, dervişlik, müritlik kısacası cemaat kavramları, Osmanlı'dan miras kalan ve günümüze kadar din taciri politikacılar tarafından kullanılan tehlikeli bir silah olarak var olagelmiştir. Ne bugünkü hükümetin ne de bundan önceki hükümetlerin bizim cemaatlerden, cemaatlerin devleti tehdit eden uygulamalarından haberimiz olmadı deme hakları yoktur. Türkiye Cumhuriyeti tarihi, 1923'ten günümüze bağnaz bir din anlayışını temsil eden cemaatlerle, ulus devleti kuran milliyetçi modernleşmeci elitlerin mücadelesi şeklinde geçmiştir. Başbakan Binali Yıldırım'ın Eski Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök'e "Ne uyardınız kardeşim" şeklindeki çıkışının haklılık payı yoktur. Diyelim ki 2004 yılında Hilmi Özkök Paşa sizi uyarmadı ya da sizin alıcılarınız bu uyarı sinyallerini algılamadı dolayısıyla da alarm zilini duymadınız. Peki Mustafa Kemal Atatürk'ün cemaat tehlikesine dikkat çeken; "Türkiye Cumhuriyeti Şeyler, Müritler ve Dervişler memleketi olamaz" şeklindeki uyarısından da mı haberiniz yoktu? Bu uyarıyı her Türk daha ilkokul çağında alıyor.

Bugün Misak-ı Milli sınırları içersinde diye sürekli yırtındığımız ve almak için fırsat kolladığımız Musul'u İngilizlerin uşağı olan bir hain şeyhin yani Şeyh Sait'in çıkardığı bir ayaklanma yüzünden kaybettiğimizi unuttunuz mu? Türkiye Cumhuriyeti'nin bekası için en büyük tehlike olan cemaat tehlikesinin günümüz icadı olmadığını gösteren bundan daha iyi bir örnek var mıdır? Başbakan Binali Yıldırım, " Bu kanlı örgütün geçmişi ta 1960'ların sonuna gider. 12 Eylül Darbesinden sonra palazlanmış, 80'lerde 90'larda büyümüştür. Devletin bürokrasisine, ordusuna, yargısına, kurumlarına nüfuz etmeye başlamıştır" diyor sonra da kanlı örgüt diye bahsettiği FETÖ' nüm eylemlerinin terör eylemi sayılmasının miladını 17 Aralık 2013 olarak belirleyerek kendi kendisiyle yaman bir çelişkiye düşüyor. Öncelikle şu hususun iyi bilinmesi gerekir. Bugünkü FETÖ ihanetinin başlangıcı, Padişah II. Abdülhamit'e, Kürdistan Azmi Kavi Cemiyetinin arzusu üzerine mahalli Kürt kıyafeti ile boynunda dürbün, belinde tabanca ve kama ile, ayağında lapçin ve başında poşu olduğu halde İstanbul'a gelerek Cuma selamlığında cemiyetin Sait imzası altında yazdığı kürtçe eğitim yapan mektepler açılmasını isteyen istirhamnameyi veren, bugün bazıları tarafından Bediüzzaman Said-i Nursi olarak anılan ancak gerçekte Deliüzzaman olan Said-i Nursi'ye dayanır. Delüzzaman diyorum çünkü II. Abdülhamit bu deliyi hemen tımarhaneye göndermiştir. Deliüzzaman Said-i Nursi'nin en büyük Türk Milliyetçisi olan Mustafa Kemal Atatürk düşmanlığı ile, 1960'larda ölümümün ardından faaliyetlerini devralarak sürdüren Fetullah Haininin ve müritlerinin Atatürk düşmanlığı, sözde Kürt Milliyetçisi olduklarını savunan PKK ile işbirlikleri bunların aynı yapı olduklarının ve 17 Aralık 2013 ten önce de terörist olduklarının en büyük kanıtıdır.

Başbakan Binali Yıldırım'ın Ak Parti iktidar olduktan sonraki süreçte muhalefetin yargıda ve emniyet teşkilatında Fetullahçı yapılanma var uyarılarına neden kulak tıkadıklarını izah etmesi gerekir. Başbakan'ın Hilmi Özkök'e ne uyarması kardeşim diye cevabına, muhalefet de mi uyarmadı kardeşim diye sormak gerekir. Muhalefet de uyardı ancak siz bilinçli bir uykuya yattınız. İktidarı sağlamlaştırmak için Atatürkçü subayları tasfiye ettiniz sonra da baş başa kaldığınız zirvede birbirinizle iktidar mücadelesine giriştiniz. FETÖ, 15 Temmuz İhaneti ile bu iktidar mücadelesinde sizi indirmek ardından da Emperyalist efendilerinin emelleri doğrultusunda bir yönetim inşa etmek istedi. Oyunu Cumhurbaşkanının çağrısı üzerine sokaklara inen millet bozdu.

Başbakan Binali Yıldırım da pekala bilir ki sınav sorularını çalmak da , devlete sızmak da suçtur ve bu suç sizin de ifade ettiğiniz gibi 17 Aralık'tan çok önceden beri işlenegelmektedir. Siz Ak Parti olarak 17 Aralık'da farkına vardınız uyandınız diye modern bir hukuk devletinde 17 Aralık öncesi işlenen suçlar görmezden gelinmemesi gerekir. Daha kimsenin doğru dürüst aklanmadığı operasyonların devam ettiği ve süprizlerle uyandığımız bir süreçte Ak Parti'de FETÖCÜ yoktur demek için çok erken. Meclis çoğunluğunuzu kaybetmekten çekindiğiniz siyasilere yönelik operasyonları başlatmadınızı düşünüyorum. Milletin büyük çoğunluğunun kandığı bu yapıyla iktidara mensup siyasetçiletin flört etmemesi Türkiye gibi bir ülkede düşünülemez. Haklılığımızı yapılacak bir genel seçimin ardından milletvekili listesine alınmayan Ak Partililere yönelik başlatılacağını düşündüğümüz soruşturmalar gösterecektir. Zira zaman herşeyin en iyi ilacıdır.

Mutlu Bilge

www.boluhavadis.net

 
Toplam blog
: 12
: 61
Kayıt tarihi
: 04.04.16
 
 

Hayata ve gündeme dair yazılarımla milliyet blogtayım. 1973 yılında Bolu'nun Dörtdivan İlçesi'nde..