Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '09

 
Kategori
Tarih
 

Uyvar önünde Türk gibi kuvvetli

1656'da sadrazam olan Köprülü Mehmet Paşa, isyanları bastırmış, devlet otoritesini yeniden kurtarmak için hiç kimseye en küçük müsamaha göstermemiş, Venedik donanmasını Çanakkale Boğazı'ndan püskürterek uzaklaştırmıştı. 30 Ekim 1661'de vefat eden ihtiyar Köprülü, kendisinden sonra sadrazamlık için oğlu Fazıl Ahmet Paşa'yı tavsiye etmişti. Bu tavsiyeye uyan padişah, Fazıl Ahmet Paşa'yı sadrazam yaptı. Fazıl Ahmet Paşa'nın sadrazamlığının ilk yılı dolmadan, padişah 4. Mehmet(Avcı Mehmet) 1645'ten beri sürüp giden Osmanlı-Venedik savaşını sona erdirmek için büyük bir sefer yapmaya karar verdi. Karara göre düşmana önce Bosna'da darbe indirilecek, sonra Girit fethine ağırlık verilecekti. Fakat bu sırada Avusturyalılar Erdel sınırını aşıp bazı kaleleri ele geçirdiler. Ayrıca Kanije yakınında Zerinvar(Yenikale) kalesini inşa ederek buraya yığınak yapmaya başladılar. Bu durum karşısında Avusturya tehlikesini yok etme işine öncelik vermek gerekiyordu. Sadrazam Fazıl Ahmet Paşa'nın da katıldığı savaş meclisinde durum uzun uzun tartışıldı. Sonunda, Girit ve Venedik işinin şimdilik bir yana bırakılmasına, Avusturya'ya savaş ilan edilmesine karar verildi. Venediklilerle savaşmak için sefere çıkan ve İstanbul'dan Edirne'ye gelmiş bulunan ordunun başında padişah da vardı. Edirne'de Köprülü Fazıl Ahmet paşa'ya Serdar-ı Ekrem (Başkumandan) ünvanı verildi. Fazıl Ahmet Paşa, 100 bin kişilik bir ordu ile Edirne'den hareket ederek önce Belgrad'a geldi. Belgrad ve Ösek'te Avusturya elçileriyle yaptığı görüşmede Szekelhyd kalesinin teslimini, yeni yaptıkları Zerinvar kalesinin yıkılmasını, Avusturya'nın eskisi gibi yılda 30 bin altın ödemeye devam etmelerini istedi. Bu istekler yerine getirilmeyince Fazıl Ahmet Paşa ordusunu ileri harekete geçirdi ve 17 Ağustos'ta Uyvar Kalesi'nin önlerine gelerek kuşatmayı başlattı. Bu sırada Kırım Hanı 4. Mehmet Giray 10 bin Kırım atlısıyla kardeşi Mehmet Giray da 20 bin Kazan atlısıyla gelip Osmanlı ordusuna katıldı. Ayrıca, Eflak ve Boğdan voyvodaları da bir miktar kuvvet göndermişlerdi.

Kuşatmanın başladığı gün Fazıl Ahmet Paşa kale kumandanı Forgas'a bir mektup yazarak teslim çağırısında bulundu. Bu mektubunda ''UYVAR'I YERLE BİR EDECEK KADAR GÜÇLÜYÜZ, EĞER KALEYİ KENDİ RIZANIZLA TESLİM EDERSENİZ, KALEDEKİLERİN MAL VE CANLARINA İLİŞİLMEYECEKTİR. TESLİM OLMAZSANIZ, HEPİNİZ KILIÇTAN GEÇİRİLECEKSİNİZ... MACARLAR PADİŞAHIN KENDİLERİNE NE KADAR ŞEFKAT ETMEKTE OLDUĞUNU BİLSELER, UĞRUNDA EVLATLARINI BİLE KURBAN EDERLER'' diyordu.

Forgas bu teklifi reddedince ertesi gün kaleye hücumlar başladı. Uyvar kalesi çok sağlamdı. Onun için kaleyi savunan Macarlar ve Avusturyalılar kendilerine güveniyorlar, cesaretle dövüşüyorlardı. Kuşatma ve saldırılar her gün artan bir şiddetle haftalarca sürdü. Fazıl Ahmet Paşa, ne pahasına olursa olsun kalenin alınmasını emretmişti. Göğüs göğüse savaşlar birbirini takip ediyor Türk askerleri kalenin burcuna Türk bayrağını çekmek için birbirleriyle yarış ediyordu. Kuşatmanın ve şiddetli savaşların 37. günü, 23 Eylül'de, Avusturyalı kumandan FORGAS teslim bayrağını çekti ve vireyi görüşmek istediğini bildirdi.

Alınmaz sanılan Uyvar teslim olacaktı. Varılan anlaşmaya göre, düşman askerlerinin serbestçe çıkıp gitmesine izin verilecek, mal ve ağırlıklarını taşımaları için kendilerine bin araba tahsis olacaktı. Avusturyalılar vire şartları arasına bayrak açıp trampet çalarak gitmeyi de koydurmaya kalkınca Fazıl Ahmet Paşa hem kızmış, hem gülmüş ve şöyle demişti: - UTANMAZSANIZ ÖYLE YAPIN, DAVULLARINIZI DÖVÜN, BORULARINIZI ÇALIN, BAYRAKLARINIZI AÇIN!. 24 Eylül 1663 günü Uyvar kalesinde Türk bayrakları dalgalanıyordu. Budapeşte'nin 80 km. kuzeybatısında, Viyana'nın 110km. doğusunda yer alan Uyvar kalesi Orta Avrupa'ya açılan en önemli kapıydı. Bu çok sağlam ve çok iyi savunulan kalenin alınması için Türk askerinin gösterdiği azim ve kahramanlık bütün Avrupa'da hayranlıkla karşılandı. Bu çok güçlü kalenin alınması büyük heyecan uyandırdı ve bu konuda hiçbir olayda görülmeyecek kadar çok yayın yapıldı.

Herhangi bir işte örnek kararlılık, azim ve kahramanlık gösterildiğinde ''UYVAR ÖNÜNDE TÜRK GİBİ KUVVETLİ'' denilmesi Avrupa'da bir atasözü, bir deyim olarak yerleşti. Bugünkü blog yazımda tarihimizde yer alan nice parlak zaferlerimizden biri olan Uyvar Kalesinin ele geçirilişini anlattım. Bence de bu zafer bize insanların azmettikleri zaman herşeyin kolaylıkla üstesinden gelebileceklerini çok iyi anlatıyor.
 
Toplam blog
: 22
: 3190
Kayıt tarihi
: 04.07.08
 
 

Selam, sizlere bloğumda sağlık, spor, tarih ve politika konularında yararlı bilgiler sunacağım. Ben ..