Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Şubat '19

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Yazılı Medyanın Sorunları

Amerika’nın kur manipülasyonları yoluyla Türkiye’ye ekonomik savaş açması, yazılı basını derinden sarstı. Ülkemizde SEKA gibi bütün ilgili sanayi kuruluşları özelleştirildiğinden dolayı gazete kâğıdı üretilmediği ve tamamı ithal edildiği için gazeteler doların insafına bırakılmış durumda. Bu yüzden yazılı basın, tarihinin en zor döneminin içinden geçiyor. Yaygın basın içinde hükümete yakın basın organlarında bile dolardaki ataklardan etkilenerek sayfa sayısını düşüren, yazılı versiyonunu tamamen kapatan, gazetecileri işten çıkaran, yerel basın içinde personel sayısında tasarrufa giden, haftada bir gün yayın yapmama kararı alan ve benzeri tedbirlerle günü kurtarma telaşına düşen basın organları zor ve hassas dönemi nasıl atlatacaklarını bilemez durumdalar. Gazeteler hayat mücadelesi, beka mücadelesi veriyor.

Aydınlık Gazetesi, döviz kurundaki ataklara bağlı olarak kâğıt fiyatlarının olağanüstü artışı üzerine gelişen yazılı basının yaşadığı krize şöyle değinmişti: “Kağıt, matbaa, dağıtım, personel gideri, ajans aboneliği, telif gibi artan maliyetler bunun yanında yaşanan tiraj kaybı ve düşen ilan gelirleri bütün gazeteleri etkiliyor. Bu koşullar sonucu personelde daralma yaşanması büyük bir işsiz gazeteci havuzu da oluşturuyor. Holding yayınları bile ellerindeki tüm imkânlara rağmen ayakta kalmakta zorlanırken, Aydınlık gibi bağımsız gazeteler her gün okurlarıyla buluşmak için direniyor. Görev Basın ve Yayıncılık Yönetim Kurulu Başkanı Tunç Akkoç’la kâğıt piyasasındaki gelişmeleri ve yazılı basını yaşatmak için atılacak adımları konuştuk. Gazetelerin okunma oranlarının düştüğünü belirten Akkoç ‘okuma oranları azalınca reklam verenler de dijital ve görsel medya alanlarına kaymaya başladı. Yazılı basının reklam gelirleri ciddi oranlarda düştü özellikle son yıllarda’ ifadelerini kullandı. Akkoç, ‘fakat en büyük sorun bu da değil” diyen Akkoç şöyle devam etti: “Bugün yazılı basının en önemli açmazı gazete kağıdı temini ve kağıt fiyatlarındaki olağandışı artışlardır. Gazete kâğıdı ithal edildiğinden ve Türkiye’de üretim olmadığından gazete kâğıdında dışa bağımlıyız. Bugün gazete kâğıdı sektörü yabancıların elinde. Yabancılar da mümessilleri vasıtasıyla Türkiye’ye gazete kâğıdını istedikleri fiyattan satmaktadırlar. Gazete kâğıdının fiyatı, son 1 yılda üç katın üstünde arttı’ diye konuştu.”

Dolar kurunun atakları karşısında yükselen kâğıt krizinden yaygın medyanın yanında yerel yazılı basın da derinden etkileniyor. Kimisi küçülüyor, sayfa sayısını azaltıyor. Kimisi haftanın bazı günleri yayınlamama kararı alıyor. Kimisi personel çıkarma yoluna gidiyor.

KıvılcımHaber olarak Burdur’da yerel yazılı medyanın sorunlarını masaya yatırdık.

KıvılcımHaber’e konuşan Burdur Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve Yenigün Gazetesi yöneticisi Kürşat Tuncer ve Çağdaş Burdur Gazetesi İmtiyaz Sahibi Hasan Ali Daldal çarpıcı açıklamalarda bulundu.

KıvılcımHaber ve Aydınlık grubuna teşekkür ederek başladığı konuşmasında Kürşat Tuncer: Özellikle yaz aylarında Türkiye’de bir anda etkisi hissedilen yüksek kur tehlikesinden sonra Aydınlık gazetesi ve Aydınlık grubuna bağlı medya sürekli olarak yerel basının yaşadığı sıkıntıları, sorunlarımızı medyada cesurca dile getiren mecralardan birisi.

Burdur’da Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olarak ve Burdur’da 65 yıllık bir geçmişe sahip Yenigün Gazetesi yönetici olarak şunu rahatlıkla söyleyebilir ki, Burdur’da da yerel basın ülke genelinde olduğu gibi sıkıntılar içerisinde. Döviz sıkıntısındaki yaşanan kâğıt problemi zaten yerel basının en büyük sıkıntılarından birisiydi. Çünkü biliyorsunuz bizim en büyük hammaddelerimizden birisi kâğıt.

Ancak son yıllarda Türkiye’deki kâğıtta dışa bağımlılık, kâğıdın ithal edilmesi artan kur fiyatlarıyla birlikte kâğıt fiyatlarını iki kat arttırdı. Ve bundan dolayı  da Anadolu’daki bütün gazeteler kâğıt temin etmede, kâğıt fiyatlarına yetişmede çok zorlanıyorlar. Bununla ilgili Aydınlık grubunun zaman zaman yaptığı çıkışlarda olduğu gibi, kenevir üretimini artırmak, tekrar devletin kâğıt fabrikası kurması ve buna benzer seçenekler konuşuluyor. Bunlardan birisinin mutlaka yapılması gerekiyor.

Türkiye’de yerel basın bu ithalat sopası ve yüksek kur tehlikesi devam ettiği müddetçe kâğıt problemi daha da ağırlaşarak devam edecektir.

Sayfa sayısı azaldı mı sorusuna gelince…

BURDUR’DA İKİ YEREL GAZETE SAYFA SAYISINI AZALTTI

Bildiğiniz gibi Türkiye’de başta yaygın basında olmak üzere yerel gazetelerin tamamının en büyük gelir kalemi kamu ihale ilanları yani resmi ilanlardır. Resmi ilanlar Basın İlan Kurumu aracılığı ile dağıtılıyor. Basın İlan Kurumu Sonbaharda gazetelerin kâğıt ve kalıp girdilerinden yaşadığı krizini dikkate alarak zaten gazete kategorilerinde belli küçültmelere gitti. Burdur’da da yerel gazetelerden iki tanesi sayfa sayısını azalttı.

BİK’NUN ÇÖZÜMÜ YAPISAL SORUNLARIMIZA ÇÖZÜM BULACAK NİTELİKTE DEĞİL

Ama takdir edersiniz ki Basın İlan Kurumu’nun kısa vadede aldığı bu çözüm yapısal sorunlarımıza çözüm bulacak nitelikte değil. Geçici olarak kâğıt masrafını azaltmaya dönük bir tedbir ve teşvikti. Bu noktada yeterli olmayacağı kanaatindeyiz.

Yerel basının Türkiye’de yaşadığı sorunlarda girdi maliyetlerinin bu denli artmasının önümüzdeki dönemde gazeteler açısından en büyük tehlike olacağını düşünüyorum.

Personel azaltma sorunuza gelince…

BİK, PERSONEL SAYISINI 5’TEN 4’E

DÜŞÜRMÜŞTÜ ZATEN; BU BİR BAKIMA SİGORTA GÖREVİ GÖRDÜ

Gerçekten son zamanlarda Türkiye’de kaliteli eleman yetiştirmede ve kaliteli eleman çalıştırmada zaten zorlanıyorken, şimdi de artan bu girdi maliyetleri ve ekonomik sorunlar karşısında personel sıkıntıları da haliyle yaşanacaktır. Ancak bu noktada Basın İlan Kurumu’nu ilan alan gazetelere uyguladığı personel kriterlerinden dolayı belki bu noktada çok hissedilmiyor. Mesela ben kendi şehrimizden örnek vereyim. Burdur’da bir günlük gazetenin resmi ilan almaya devam edebilmesi için en az 3 fikir işçisi bir yazı işleri müdürü yani toplam 4 personel çalıştırması zorunlu. Bu önceden beşti; dörde düşürüldü. Bu düzenlemeden dolayı gazetelerin çalışan emekçi arkadaşlarımızı bir anda çıkarma gibi –diğer özel sektörde örneklerini gördüğümüz, yani ücretlerini vermeme ve çıkarma gibi seçenekleri Allah’tan bizim sektörümüzde böyle bir opsiyon gözükmüyor. Çünkü Anadolu’daki gazetelerin büyük bölümü Burdur’daki gibi ilan alamaya devam edebilmeleri için belli sayıda fikir işçisi çalıştırmaya devam etmeleri lazım. Bunun için kurumun bu noktada yaptığı düzenleme çalışan arkadaşlarımız için bir bakıma sigorta görevi gördüğünü düşünüyorum.

KAMUDA İLANLAR İHALEYE ÇIKARILMIYOR;

BU SEBEPLE İLANLARDA CİDDİ BOYUTLARDA AZALMA OLDU

Uzun vadede baktığımızda yerel basının Türkiye’de –yaygın basın da dâhil olmak üzere- reklam, resmi ilan ve benzeri gelir kalemlerinde ciddi sıkıntılar yaşadığını görmekteyiz. Özellikle resmi ilan noktasında da bu fırsatı verdiğiniz için şunu vurgulamak istiyorum- kamu kurumları ihaleleri biraz özellikle zaman yönüyle problemli görüyor. İhale süreci, sürecin getirdiği bürokratik düzenlemeler, yasal bekleme sürelerini kamu yöneticileri maalesef yük olarak görüyor. Bu noktada ihale ilanlarını uzun süredir azaltma, ilan pastasını düşürme eğilimlerinin de önümüzdeki yıllarda devam edeceğini tahmin ediyorum. Maalesef birçok kamu kurumu ihale yapmak yerine ahbap çavuş ilişkileri veya biraz önce söylediğim gibi işi daha çabuk sonuçlandırmak, bir an evvel hizmeti yerine getirmek adına ihaleleri yapmamak yoluna gidiyor. 

BİR YANDA GİRDİ MALİYETLERİ ARTIYOR; DİĞER YANDAN İLANLAR AZALIYOR; BU İKİLİ KISKAÇ İFLASLARA SEBEP OLACAK

Yerel basın son birkaç senedir girdi maliyetlerinin yanısıra en çok bu sorunu yaşamaktadır. Yani bir yandan girdi maliyetleri yoğun bir şekilde artarken diğer yandan da en büyük gelir kalemimiz olan resmi ilanlarda da çok ciddi bir azalma yaşıyoruz. Ben buna iki türlü kıskaç diyorum. Resmi ilanlar azalmaya devam ettiği müddetçe Anadolu’da pek çok gazetenin yok olma, kapanma tehlikesi yaşayacağını düşünüyorum.

EKONOMİK KRİZ ÖZEL İLAN PASTASINI DA DARALTTI

Bunun yanısıra özel sektörün ve Türkiye’de yaşanan ağır ekonomik sorunların giderek özel ilan pastasını da daralttığını, özel ilanları da azalttığını görüyoruz. Yani şu akla gelebilir. Tabii ki Anadolu’daki gazeteler resmi ilan bir tek gelir kalemi değil. Ama baktığımızda yaşanan ekonomik krizden sonra en büyük firmalardan en küçük ölçekli firmalara kadar ilk akla gelen iş tasarruf, reklam giderlerini azaltma, reklamları vermemek, abone olmamak oluyor. Bunlar da bizim açımızdan ciddi sıkıntı yaratan işler. Şu anda Anadolu basını bir yandan resmi ilan gelirlerinin azalmasını yaşıyorken öbür taraftan en büyük çıkışımız olan bizi resmi ilan bağımlılığından kurtaracak olan özel ilan, reklam atağımız da ekonomik darboğaz yüzünden o beklediğimiz atılımı maalesef yapamıyoruz.

DESTEK KAPSAMINDA OKULLU BİR GAZETECİYİ ÇALIŞTIR; YARIM MAAŞI BENDEN DİYEBİLMELİ DEVLET

Bu konuda bana göre yerel basın Batı’da örneklerde gördüğümüz gibi daha net bir şekilde ciddi fonlarla desteklenmeli. Bu desteklemeyi şöyle açabilirim. Türkiye’de binlerce iletişim mezunu var. Bize denmeli ki, kardeşim iletişim mezunu iki kişiyi beş yıl çalıştırırsan yarım maaşını ben yarısını sen karşıla gibi… Burada kastettiğim destekler somut, istihdama dayalı, nitelikli eleman yetiştirmeye dayalı… (Yani İŞKUR’un Toplum Yararına Çalıştırma projesi gibi yani); onun daha bir üst versiyonu gibi yani.

MAKİNE YENİLEME SÜBVANSİYONU YAPILABİLİR

Sonra bize denmeli ki, makinelerimizin yenilenmesi noktasında şu makineyi alırsanız siz şu kadar teknoloji yenileme desteği…

GAZETEYİ KÖYLERE, MAHALLELERE, KAHVELERE SOKMALI; DEVLET 5 BİN BAS DEMELİ; KARŞILIĞINI DA VERMELİ TEŞVİK İÇİN

Mesela en büyük örnek, bizim gibi Anadolu’daki gazetelerin tirajları Burdur ölçeğindeki şehirlerde 500 ile bin arasında değişiyor. Bana demeli ki devlet, bunu 5 bine çıkar. Yerel gazeteleri evlere sokalım. Kahvelere sokalım. Köylere, ilçelere sokalım. Bu noktada bana destek vermeli ki, gazeteler okunabilsin. Gerçekten yerel gündem insanların gündemine girebilsin. Ben devletin desteklerinin, resmi ilanlar pastasının artmasından, ilanların fiyatlarının artmasından ziyade gerçekten sahada gazetecilik yapmak isteyen, bu mesleği sevda olarak gören insanlara yardımcı olması noktasında olmasını düşünüyorum.

İNTERNET GAZETECİLİĞİNİN DE YASAL ALTYAPISI HAZIRLANMALI VE DESTEKLENMELİ

Aynı zamanda dijital dönüşümün yaşandığı bir çağdayız. Bu denli teknolojik gelişmelerin yaşandığı günümüz dünyasında medya bundan en çok etkilenen kurumların başında geliyor. İnternet, sosyal medya artık vazgeçilmez iletişim mecralarımız oldu. Bu noktada internet gazetesi çıkaran Anadolu’daki internet sitelerinin de bir şekilde desteklenmesi, yasal altyapılarının hazırlanarak onların da gazetecilik faaliyetlerine devam etmesi gerektiğini düşünüyorum.

Çağdaş Burdur Gazetesi İmtiyaz Sahibi Hasan Ali Daldal da şu görüşleri savundu:

Türkiye’de gazetecilik ve yayıncılık sektörü gerçekten zor günler geçiriyor. Basında bu krizden etkilenme oranı yüzde 40’a yaklaşan bir işsizlikle karşı karşıya bıraktı. Son 10 yılda işsiz kalan gazetecilerin 10 binleri bulduğu söyleniyor.

Kurdaki yükselmeye bağlı olarak kâğıttaki anormal yükselişin bir kriz getirdiği bir gerçek.

Kâğıt krizine çözüm arayan bazı gazeteler, kapanma noktasına geldiği hatta bazı gazeteler bazı günler yayınlanmama durumuna geldikleri bir gerçek.

Türkiye’de bin 500 kadar ilanlardan nemalanan 3 bin kadar nemalanmayan gazete var. Bu durumda kâğıt oranlarındaki bu yükselişin bunları direk olarak etkilediği bir gerçek. Biz ne yapabildik? Biz dayanabildiğimiz kadar dayanmaya çalışıyoruz. Eskiden 32-33 liraya aldığımız kâğıdı 130-140 liradan almaya başladık. Bu da bizi epeyce etkiliyor. Biz işçi çıkarma yoluna gitmedik. Dayanabildiğimiz kadar dayanıyoruz. Bir müddet sonra ne yapacağımızı da bilmiyoruz.

Bu seçim süreci içinde, Mart’a kadar herhangi bir işlem olmayacağını düşünüyorum. Seçimden sonra neler gelişir onu da bilemiyoruz.

SEKA YENİDEN KURULABİLİR

Ne yapılması gerektiği sorunuza gelince, ülkedeki 3 binin üzerindeki gazetenin bir kamu görevi görüyormuş gibi işlem görmesinde yarar var. SEKA gibi dünya devi olan bir fabrikanın kapatılması bizleri zor durumda bırakmıştır. Her şeyden önce bir kâğıt fabrikasının devletçe kurulması lazımdır. Türkiye’de birinci hamur kâğıt üretiliyor. Başkan tür kâğıt üretilip üretilmediğini bilmiyorum. Ayrıca biliyorsunuz KGF faiz oranlarını düşürdü, esnafları düşük faizli kredi verilmeye çalışılıyor. Bu şekilde biz basın sektörü olarak KGF’ye müracaat ettiğimizden cevap alamıyoruz. Veremeyiz dediler. Faizsiz krediden basının da yararlandırılması bizleri rahatlatacaktır. Ayrıca kâğıttaki KDV oranının ya kaldırılması ya da devletçe sübvanse edilmesi gerekir. Aksi takdirde ileriki günlerde bizi zor günler bekliyor. BİK’nca verilen zamlar yeterli denemez. Artırılması lazımdır.

 

 
Toplam blog
: 510
: 505
Kayıt tarihi
: 04.04.08
 
 

"Cv" Dedikleri Özgeçmişim 1953 yılının karanlık günlerinde Haziran ayının 24. günü, ağaçların mey..