Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Nisan '18

 
Kategori
Edebiyat
 

Yazmaktan Korkan Nesil

Yazmaktan Korkan Nesil
 

Yazarak konuşmaktan kaçmak… İnsanlara kendini ifade etmekten korkmak, yanlış anlaşılmaktan çekinmek… Peki ya, içinizde tuttuklarınız, söylemek istediğiniz halde söyleyemediğiniz ve yüreğinize ağır gelenler? Sadece sizin bilmeniz hiç bir fayda getirmeyecek iken paylaşmamaktan yorulmak zorunda değilsiniz, yazın.

Yazmaktan Kaçarsanız Mutlu Olamazsınız
Kelimelerin ağırlığından ya da onlara engel olmayıp fazlasını yapmaktan korkarsanız asla mutlu olamazsınız. Söylerken dikkat ettiğiniz kadar yazarken dikkat edemeyeceğinizi düşünerek yıllarca altında ezileceğiniz yükleriniz olmasın. Kelimeleri dilinizde rahat bırakamıyorsanız bırakın kaleminizden dökülürken onlar evrene sizin yüreğinizi yazsınlar.

Yüreğinizde sakladığınız her şey bilinmeye değerdir, bir tek siz yaşamayın.

Ruhunuzdaki Duyguları Kağıtlara Bırakın
Ruhunuzdan kalbinize, kalbinizden dilinize gidip gelen o duygular… Yağmaya hazır bulutların yüklü, gri halleri gibi… İçinizde kararırken çürüyüp gidecek olan yüreğinizi serbest bırakmaktan çekinmeyin. Onun sizden başka gideceği bir yer yok, yeter ki sizi anlatmasına izin verin. Ona sığdırmaya çalıştığınız ve üst üste binen duygularınızın karmaşıklığında eziyet çekmek yerine onu dertleşebileceği bir şey ile buluşturun. Kime aşık olduğunu, kime kızdığını, kimden umut beklediğini yazabilsin.

O anlatsın sizin anlatmaya korktuklarınızı, ‘’ peki ama ‘’ dediklerinizi… Kalbinizi yorduğunuz sürece mutlu olamayacağınızı bile bile ona eziyet etmeyin.

Belkide Sizinde Hayatınız Roman Olur
Yaşanılan onca mutluluk ya da acı… Hepsini hatırlamanız, ilk andaki gibi duygularla yaşamanız mümkün olmayacakken yazmamak için direnmenin faydası nedir? Kimden, neyi, neden saklıyorsunuz?

Bir kadına aşık olduğunuzu ve onu gördüğünüz anda hissettiğiniz heyecanı o tarifsiz duyguyu bir gün unutacaksınız ve hatırlamak için elinizde hiç bir şey olmayacak. Hatırlayamadıkça hem kalbinizi hem aklınızı yoracaksınız ve yaşadığınız bütün duyguların kaybolup gitmesine sebep olacaksınız. Bir beyaz kağıda yazmak gibidir aşk oysa, sadece kalemin siyah lekeler bıraktığı ve sizin yüreğinizi sığdırdığınız o lekeler…

Ya da yaşadığınız bir acıyı düşünün, imkansız aşkınızı mesela… Sadece bakışlarınız ile ona kavuşabildiğiniz, gülümseyerek sarıldığınız ve asla kokusunu öğrenemeyeceğiniz imkansız aşkınızı düşünün. Rüyalarınızda kavuştuğunuzu, hayallerinizde sizi sevdiğini ve o el ele yürüyüşlerinizin sadece taşlara kazınan bir hikaye olduğunu yazmazsanız bir gün hayatınızda böyle bir aşk olduğunu ya da hissettiğiniz bu tarifsiz acının size yaşattıklarını unutabilirsiniz.

Hayatınızın hikayesine engel olmayın.

Ne Kalemler Var Yazdıkları Acı
Bir acı yaratın kendinize yazmaya, inanmaya değer olsun. Sonra bir an hissedin acıyı ve size yaşattığı o kötü havayı… Sonra önünüze bir beyaz kağıt alın ve kaleminize bakın. Sizin için yazmasını istediklerinizi ona bakışlarınız ile anlatın. Sonra öylece bırakın, o nereye neyi yazacağını çok iyi bilir.

Kelimeler öylesine fütursuzca yazılmaya başlar ki kağıda siz sadece izlemekle yetinirsiniz. O yazdıkça yeniden hisseder, bir kez daha acı duyarsınız yüreğinizin en taze yerinde. Size sizi o kadar acı anlatır ki belki de bir anda kurduğunuz o acı düşün sadece bir hayal olduğunu unutursunuz.

Acıların size yaşattığı o kirli ve soluksuz havayı unutmamak için yazın.

Yazmak İçin Bir Nedene İhtiyacınız Yok
Kalem ve kağıt ile buluşmanız için herhangi bir nedene ihtiyacınız yok. Yazacak bir şey olmasa da siz varsınız. Yazılmaya değer en güzel hikaye… Kendinizi yazın, hayatınızı yazın, anlarınızı yazın ve size dair ne varsa yazın. İlla da yazılması için bir hikaye aramayın, yazılmaya değer en güzel şeysiniz siz.

Gözleriniz yazın mesela, etrafa nasıl baktığınızı ya da neler gördüğünüzü yazın. Gülümsemelerinizi yazın, sıcak samimi olanlarını anlatın insanlara. Sarılışlarınızı yazın, insanların içini ısıtan o derinden gelen sarılışlarınızı… Hiç bir şey yazmak istemezseniz sadece kim olduğunuzu yazın, unutmak istemeyeceğiniz bir kaç kelimeniz olsun.

Bir Adam Çizin Hayatınıza…
Bir dilek tuttunuz bundan yıllar önce ve bir türlü gerçekleşmediğine yakınıyorsunuz. Defalarca dile getirdiniz, çok istediğinizi anlattınız ama nafile… İşte şimdi, bir adam çizin hayatınıza aşık olmak istediğiniz kalıptan olsun…

O adama anlatın dileklerinizi, gerçekleşmediği anların size yaşattıklarını anlatın. O sizi dinledikçe ona da yazın, aşık olmak için onu beklediğinizi yazın. Onu rüyalarınızda gördüğünüzü ve gözlerinde kaybolduğunuzu yazın. Öylesine yazın ki güzelliği kalıcı olsun.

O adama ‘’ beklediğiniz hayali ‘’ yazın…

Bi Kadın Çizin Hayatınıza…
Ah, aşkın ta kendisi kadınlar. Ömürlerine ne kitaplar ne şiirler yazıldı kim bilir. Ne aşklar, ne ayrılıklar esti gönüllerde de korkulan oldu. Aşktan kaçan insanlar, erkekler yaratıldı hep.

Şimdi, bir kadın çizin hayatınız aşık olmak istediğiniz kalıptan olsun… O kadına öyle güzel bakın ki gözlerinin her renginde kendinizi göre bilin. Öyle içten gülümseyin ki sıcaklığınız da kendini kaybetsin. O kadına öyle güzel yazın ki kadınlığını fark ettiğinde teninde bir ateş yansın, kendisi ile beraber sizi de yaksın.

O kadına ‘’ kadınlığını yaşatmasını ‘’ yazın…

Bir Aşk Çizin Hayatınıza…
Aşk… Tarifi kimse tarafından yapılamayan o muhterem duygu. İçinde yüz yıllardır insanların hayatlarını ısıtan ya da kül eden ateşi ile aşk… Kadını, erkeği ile beraber çizin o aşka hayatlarını adadıkları zamanları çizin gökyüzünün mavisine. Erkeğin, kadınına ne kadar hayran olduğunu ve her bakışında ondan utandığını, gözlerini kaçırarak sevdiğini çizin.

Şimdi, bir aşk çizin hayatınıza yaşamak istediğiniz kalıptan olsun… O kadar güzel bir kalıbı olsun ki yaşamak için can attığınızı, o aşkın içinde yanarak birleşmek istediğinizi hissedin.

O aşka ‘’ yanmak için gözlerine ihtiyacınız olduğunu ‘’ yazın…

Korkarak Yazmadığınız Kayıplarınız…
Bir kaleme sığdırmaktan kaçtığınız o harika duygularınızın kayıplarını yaşamak istemiyorsanız, bırakın kalem kağıda olan aşkını yaşasın. Onların aşkında bulun kendi kayıplarınızı, yaşayamadıklarınızı, söyleyemediklerinizi…

Şiirlere konu olacak aşkların biri de sizin ki olabilecekken korkunuzdan yazamadığınız dizeleriniz olmasın. ‘’ Sana bakmak, bir beyaz kağıda bakmaktır ‘’ demediğiniz için kaybettiğiniz hikayeleriniz olmasın. Ona bakın ve kimseden çekinmeden ‘’ tarifi olmayan ‘’ duygularınızın, göz bebeklerinizden çıkmasına izin verin.

Bir kadına aşık olun, bir erkeğe ve bir kalbe… Sonra o kalbi yazın kendi kalbinizin üzerine nasıl yerleştirdiğinizi… Sonra o kalbe ikinizi nasılda sığdırdığınızı ve sessizce bakışlarınızda yaşadıklarınızı yazın o beyaz kağıda… Suya yazar gibi, toprağa yatar gibi yazın.

Dostunuz Olsun Kalem, Aşkınız Olsun Kağıt…
Yazmaktan korktuğunuz bütün duygularınız kaybolup giderken siz sadece hissettiklerinizle kalacaksınız. Evet, belki bir Nazım ya da Cemal olmayacaksınız ama siz olacaksınız. Varlığınız, duygularınız, aşklarınız ve acılarınız olacak. Adını ne koymak isterseniz hikayeniz o olacak. Şiirler yazacaksınız belki de dizelere sığdıramadığınız duygularınız olacak.

Rakının dertleşmesine benzer kalemin dostluğu, denizin aşkına benzer kağıdın sevdası. Öylesine yazın, bırakın hikayenizi onlar kursun.

 

 
Toplam blog
: 99
: 120
Kayıt tarihi
: 30.03.18
 
 

Merhaba :) Herkesin yazmaya olan isteği ve hayranlığı ile burada buluşabiliyor olmasından çok büy..