Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ekim '18

 
Kategori
Güncel
 

Yeni Bir Lut Kavmi mi Geliyor?

Yeni Bir Lut Kavmi mi Geliyor?
 

Dünyada Kadın Nüfusunun Azalmasının Nedenleri ve Olası Sonuçları

Yukarıdaki başlığa bakan birçok kişi kadın nüfusunun (Türkiye de dâhil) erkeklerden fazla olduğunu düşündüğünden yazıyı saçma bulabilir. Ama gerçekte tüm dünyada da Türkiye’de erkeklerin nüfusu kadınlardan fazla ve durum ve de gerçek bu olduğu halde neden bu konuda özellikle erkeklerin az olduğuna dair bir yargı içerisinde olduklarını da anlamak muhtemelen koşullu şartlanma gereği olsa gerek.

Türkiye açısından durum değerlendirmesi yapıldığında son otuz yıldır Türkiye’ye ağır maddi ve manevi kayıplar verdiren PKK terör örgütü, iş kazaları, son yıllarda artan bölgesel operasyonlardaki insani kayıplarımız ve şehitler, trafik kazaları…

Tüm riskler ve kaza ve terör olayları, askerlik ve polislik gibi mesleklerde yaşanan insani kayıplarımızın 1980 sonrasında oldukça fazla olması insanlara erkek sayısının azaldığına dair bir bilinçaltı beslemesi olduğu ve sonucun yanlış olduğu görülür.

Normalde kadın erkek nüfusu eşit olsa teorik olarak bir kadın, bir erkekle eşleşebilse ideal olabilirdi. Ancak kadın nüfusunun az olması kadınlar açısından olumlu erkekler açısından da olumsuz bir durum ortaya çıkarıyor. Bu durumda bile aile kurmak için, sırada bekleyen yaklaşık beş yüz bine yakın erkeğin aslında eş bulamaması gibi bir sorun ortaya çıkarıyor…

Diğer yandan yine Türkiye açısından evlilik ve aile kurumları dikkate alındığında; bazı bölgelerde erkeklerin gelenekler ve güç ilişkileri gereği birden fazla kadınla evlendiği biliniyor. Bu durum Türkiye’nin genellikle doğu ve güneydoğusuna has bir durumu yansıtıyor gibi görünürken, batıda da durum erkekler açısından aslında pek de iç açısı değil. Doğuda resmi olmasa da gayri resmi bir evlilik düzeni gerçekleşirken, batıda da artan garsoniyerler, sevgililer için tutulan evler, ekonomik gelişmelerle birlikte kayda değer bir şekilde maddi durumu yetersiz olmayan erkekler açısından bir kadına ulaşma açısından bir kadına ulaşma açısından dengeleri bozuyor olabilir. Öyle ya evli olduğu halde yeni bir eş alan ve ona ev açan insanlar kadın nüfusunu evlenmeye ihtiyaç duyan ancak maddi durumu yetersiz olan erkekler aleyhine bozuyor. Öyle ki doğuda gelenekler, batıda ün, kariyer, güç, para kadınlara ulaşma anlamında bazı erkekleri yarışma dışına itiyor olabilir. Tüm ihtimaller düşünüldüğünde birebir eşleştirme yapıldığında teorik olarak birçok erkeğin aslında eş bulma ihtimalini ortadan kaldırıyor. Kadın az, erkek fazla. Bazıları birden fazla aldığından kadın sayısı daha da azalıyor…

Doğu medeniyeti batı ile kıyaslandığında erkek ve kadın evlat edinme anlamında farklılıklar gösterir. Buna en bariz örnek belki de Çin’dir. Çin’de bir evlat kuralı uygulanan ailelerin yasal olmayan yollardan erkek çocuk dünyaya getirmeyi tercih ettikleri, diğer yandan Çin’de eş bulabilmek, kendilerini muhtemel eşlerine kendilerini beğendirmek, onlara zengin görünmek için böbreğini satan insan haberleri onca sansüre rağmen dünyaya ilan ediliyor.

Batı Medeniyetine gelince kadının insan yerine konulmasının üzerinden yüz yıl bile geçmediğini bu konulara ilgi duyanlar bilecektir. Seçme ve seçilme hakkı anlamında birçok Avrupa ülkesinin kadınlarının Türkiye’deki kadınlardan çok sonra bu haklara kavuştukları, kadınlarla kilise ve Hıristiyanlığın uzun yıllar ciddi mücadelesi olduğu bilinir…

Öte yandan İslam öncesi toplumlarda ve İslam sonrası İslam toplumunda kadın cariye veya köle özelliğini devam ettirmiştir. Okuyanlar pekâlâ kabul edeceklerdir ki; Arap yazarların eserlerinin hemen hepsinde cariyeler vardır ve kadın İslamiyet döneminde dahi alınıp satılabilen bir varlık olmuştur.

Yazının tamamında açıkça ifade edildiği gibi kadın ve kadınlara ulaşmak tarihin hemen her döneminde önemli olmuştur. Cengiz Han’ın bu konuda yapmış olduğu değerlendirmeyi burada tekrarlamak gereksiz olsa da yakın çevremizde yaşanan bölgesel savaşların tamamında kadınların uğradığı tecavüzler, Irak, Bosna, Suriye halen erkeklerce savaşlar sonunda adeta bir ganimet gibi görüldüğünü, görülmeye de devam edeceğini göstermiştir.

Normalde erkeklerin doğumundan itibaren gerek savaşlar, gerekse ağır işler sanayideki çalışanların yaşadığı iş kazaları düşünüldüğünde erkek nüfusunun daha az olması gibi bir sav oluşturabilir. Dünya ilki 1914 ikincisi 1938 olmak üzere iki dünya savaşı yaşamış ve genç erkek milyonlarca asker hayatını kaybetmiştir. Öyleyse kitlesel olarak bu kadar büyük kayıplar oluşmasına rağmen tekrar bu makas neden açıldı ve açılmaya devam edecek mi?  Eğer erkek sayısı artarsa erkek kendi başına üreyemeyeceği için bu artan dünya nüfusu açısından hormonlu gıdalar ve erkeklerdeki kromozom yapısını bozan ve kız evlat edinilmesine mani olan gıdalar daha fazla üretilirse erkekler kendi kendilerine üreyemeyeceği için dünya gelecekte çok daha farklı olacak gibi görünüyor.

Diğer yandan batı medeniyetinin dayatması veya iknası neticesinde kadınlar erkeklerle aynı işleri yapmakta, kariyer uğruna hem üreme faaliyetlerini askıya almak zorunda kalırken, diğer yandan erkeklerle aynı işi yapmaya itilmektedir. Askerlik, polislik, sanayinin her kolu vs. Bunları yapan kadın erkeklerden hem daha az para kazanırken aynı zamanda da evinin işlerinin birçoğunu yapmaktadır. Çünkü halen çocuk bakımı, ev işleri kadın işleridir. Yani genel kabul aslında budur. Tüm bunları yapan kadın diğer yandan herkesçe kötü ünlenmiş bazı sektörlerde alınıp satılmak ve o işleri zorunlu gönüllü yapar hale getirilmiş olduklarını da kabul etmeliyiz. Dünyanın jandarması ABD ordusunda açık denizlerde görevli kadın askerlerin bizzat kendi silah arkadaşı olan erkeklerce tacize, tecavüze maruz kaldıklarını kendi ülkelerinin araştırma raporları tüm dünyaya ilan ederken,  bu kadar ağır işleri de layık gören yine Batı Medeniyetidir.

Kadın erkek nüfusunda dengesizlik gelecekte birçok olaya gebe olacak gibi görünüyor. Kapitalizm insanı metaa’ya çevirirken ne yazık ki parası çok olanın kadınlara ulaşmasının önündeki engelleri yok ederken, fakir erkekleri bu haktan gelecekte daha da mahrum edecek gibi görünüyor. Bu durum bir şekilde kadının da talepleriyle uyuşuyor çünkü fakir erkekler kadınların en temel ihtiyaçlarını gidermekte çaresizler. Aç bir kadına nafaka sağlayamayan, ona sıcak bir ev, giysiler veremeyen erkek onu tehlikelerden de koruyamıyor. Aç kalıp ölmektense kadınların dünyanın birçok yerinde ikinci eş, üçüncü eş veya sevgili, adına ne derseniz o rolleri alabiliyor. Kimisi dini, kimisi kültürel, kimisi basın ve moda tesiri veya edinilen bağımlılıkların tatmini için, kimisi de hayatta kalma uğruna.

Burada ifade edilmeyen, edilemeyen birçok olayın gerçekleşmemesi dileğiyle! Yeni bir “Lut” vakasının vakti eşitliklerin yok olması ve insanların baskısıyla pek uzak bir ihtimal olarak düşünülmemelidir. Hele ki son yüzyılda dünyada meydana gelişmeler düşünüldüğünde hiçbir şey sürpriz olmamalıdır!

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..