Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '15

 
Kategori
Deneme
 

Yerinde olsam 'ben' olmazdım

Yerinde olsam 'ben' olmazdım
 

Etraftakilerin 'yerinde olsam'la başlayan cümlelerine maruz kalan o mavili kız yerinde olsam arkama bakmadan kaçardım.

Mavili kız hani şu iri ama çekik gözlerinin içine 'nasıl bu kadar çaresizlik sığdırabilmiş ki?' dedirten.

Kaçardım.Çünkü hiçbiri asla yerimde olmayacak.

Dahası her biri bunun bilincinde olmanın verdiği kolaylık küçültecini gözlerine takıverecek.

O küçülteç gözdeyken yerimde olmak ne kadar da kolay olacak kim bilir.

Nasihat vermeye geldiğinde bol kepçe dağıttığımız 'yerinde olsam'ları empati yapmada kullanmış olsaydık bugün en azından günlük hayatta dilimize bu denli pelesenk haline getirmemeyi öğrenmiş olurduk belki de.

Bir de tüm bunların yanında dün yerinde olsam deyip beni çarelerle buluşturmaya çalışan insan bugün öfkeyle delip geçebilecek bakışlara en çok yakışan cümleyi sarf ederken iki kere düşünmüyor.

'Ben sen değilim.'

Sonrasında kapılar çarpılıyor. O cümle o odanın içinde üç kez beynimde beş kez yankılanıyor.

'Sen ben değilsin evet. Benim yerimde de değilsin, olamazsın da.'demek isterdim nasihat saatim geldiğinde.

Ama yuttuklarım arasına çok geçmeden o da karışıverdi yine.

İnsanlardaki bu çok yüzlülüğe bazen kanım kaynasa da çoğu zaman ısınamıyorum.

İnsan karşısındakinin tepkilerine göre şekil alan esnek yapıda bir canlı.

Nereye çekersen oraya geliyoruz işte.

Üstüne bastırılan şekli alıveren o rengarenk çocuk hamurları gibi.

Üstüme hangi şekli bastırırlarsa öylece kalıyorum ve buna engel olabilecek bir mekanizma geliştiremiyorum.

Bu sebeple kesinlikle tam olarak bağımsız ve özgür iradenin varlığına inanmıyorum.

Karşınızda birinin aynı cümleyi iki farklı ses tonuyla söylemesi bile sizi ne denli farklı tepkilerin, kararların eşiğine getiriyor bir düşünsenize.

Bu yüzden hayatın her anında (kimseyle olmadığı anlarda kendiyle) diyalogta olan insanın özgür sandığı iradesi karşısındaki insanın koluna giriveriyor.

Ne ekersen onu biçersindeki ekip biçilen gibi.

Ya da kendisiyle yatanı şaşı kaldıran kör gibi.

Kalıba bastığın hayatın, kalıbın şeklini alıyor. Yani, ne basarsan onu çıkarırsın bu hayatta.

Anlayacağınız 'beni ben yapan yaşadıklarımdır' dediğimiz an yanılgılar silsilesine bir zincir daha atıvermiş oluyoruz.

Bizi bu güne kadar biz yapan da biz yapacak olan da yaşadıklarımızdan çok yaşatanlardır.

Kabul etmem uzun zamanımı almış olsa da karşımdakinin jest ve mimiklerinin hayatıma bu şekilde yön verdiğini anladığım an birilerinin hayatına yanlış yön verme endişesi kapladı içimi.

Ağzımdan çıkanı kulağım duyar söylemeden önce düşünür oldum.

Bu süreç sancılı olduğu kadar aydınlatıcıydı da.

İşte tüm bunlar yüzünden 'saat dokuz olmuş' ve 'saat daha dokuzmuş' arasındaki o incecik mutluluğu en çok ev arkadaşımın 'saat dokuz' derken ki yüz ifadesinde yaşamayı seviyorum.

Manalı olmanın yakınından geçmeyen, yüzünden gözünden samimiyet akan gülüşleri kolunuza taktığınız, hamurdan iç açıcı şekiller çıkardığınız güzel bir gün olsun.

 
Toplam blog
: 35
: 255
Kayıt tarihi
: 31.12.14
 
 

Her gece ikişer dakika arayla beş alarm kurup her sabah onları üç kez ertelerim. Uyanır u..