Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '17

 
Kategori
TV Programları
 

Arka Sokaklar Dizisinde Polis Şiddeti

Arka Sokaklar Dizisinde Polis Şiddeti
 

12 Eylül bir karanlık dönemdi. Dönemin kötü şöhreti işkencelerden geliyordu. Yüzlerce günlük gözaltı sürelerinde pek çok kişi karanlık dehlizlerde pek çok acı çekerek öldüler. Binlerce kişi sakat kaldı, belki yüz binlerce kişi yaşadıklarının psikolojik etkileriyle baş başa yaşamlarını sürdürmek zorunda kaldılar.

İşkence olayları demokrasi tarihimizin yüzkarası olduğu gibi dış alemde ve siyasette de on yıllar boyu en büyük ayak bağı oldu.

Ülkemiz dış siyasette çok uzun yıllar boyu bu yüz kızartıcı eylemin faili olarak gündemde tutuldu. Ve biz sıradan yurttaşlar bu utançtan payımıza düşeni hiçbir kusurumuz yokken taşımak durumunda bırakıldık.

İşkenceye karşı mücadele uzun yıllar devam etti ve başarıya ulaştı.

Uzun yıllardır sistemli işkence iddialarından uzak bir yaşam sürüyoruz. Öyle ki, binlerce kişinin kumpaslarla hapse atıldığı Ergenekon-balyoz döneminde cezavelerine atılanlar içinde ve  bugün tutuklu ve hükümlü onbinlerce FETÖ ve PKK sanığı içinde işkenceye maruz bırakıldıklarına dair münferit ve anında koğuşturulan istisnai vak’alar dışında işkence iddialarıyla karşılaşılmıyor.

İşkence iddialarına devlet nezdinde hoşgörü gösterildiğine dair örnek de pek görülmüyor.

Şu veya bu şekilde polisle muhatap olan yurttaşların genelinin polisin davranışlarına dair gözlem ve söylemlerinin saygı ve nezaket nitelemeleri ekseninde olduğunda da sanırım hepimiz hemfikiriz.

Ve sırf bu nedenle dahi bir iç huzura sahibiz.

Bu tablonun devamlılığı hem polis teşkilatımızın ve hem de özellikle medyamızın tutumlarında dikkatli olmalarıyla da yakından ilgili.

Devlet ve polis şiddeti yoksa, varmış gibi gösterilmesine fırsat verilmemeli. Aksi davranış ve tutum işkence ve kötü muameleyi cesaretlendirebileceği gibi toplumda bunun olağan ve kabul edilebilir bir şey olduğuna dair ileride bir gün herkesi bu tehlikeye maruz kalabilme tehlikesine götürebilecek bir istenmeyen yol ve sonuç da yaratabilir.

İşkence ve şiddet herhangi bir medya organında, söz gelimi bir dizi film sahnesinde dahi olağanlaştırılıp şirinleştirilmemelidir.

Ancak televizyon yaşamımızın en uzun soluklu dizilerinden “Arka Sokaklar”da bu konuya pek dikkat edildiğini söyleyemeyeceğiz.

Dizinin son bölümünde Hüsnü Çoban’ın eşinin ölümüne sebep olan kişinin yerini öğrenebilmek için başkomiser Mesut’un nezarethanedeki kişiyi güvenlik kamerasını ters çevirerek ve görevli nezarethane polisini ortamdan uzaklaştırarak bu kişiye şiddet uygulamasına dair sahne, her ne kadar seyircinin yüreğini soğutma işlevi içeriyor olsa da, dizide böyle bir sahneye yer verilmesi doğru değildir. Çünkü, polisimizin nezarethanedeki herhangi bir kişiye bu şekilde muamele yapıyor olabileceğine dair bir olumsuz algı emniyet teşkilatımızı haksız bir töhmet altında bırakabilir.

Esasen Dizi’nin Mesut başkomiser üzerinden başlangıcından bu yana bu türden sahnelerle özdeşleştiği de bir vak’adır ve ne yazık ki gerek güvenlik birimlerimizden ve gerekse kamuoyumuzdan ne bu tür sahnelerin polisimiz hakkında yarattığı imaj açısından haksızlık içerdiği ve ne de gerçekliği bulunmayan bu sahnelerin rahatsızlık verici olduğu yönünde kamuoyundan bir itiraz yükselmemektedir.

Hatta, bu sahnelerin suçlular üzerinde caydırıcılık etkisi nedeniyle kamuoyunda, güvenlik teşkilatında ve yayıncılık dünyasında destek ve teşvik görüyor olabilmesi de muhtemeldir.

Her ne olursa olsun, reddedilmesi gereken devlet şiddetine bu şekilde bir ölçüde de olsa meşruiyet kazandıran Arka Sokaklar dizisindeki bu yaklaşımın, bu rolün inandırıcılığını canla başla sağlayan değerli oyuncu Şevket Çoruh’un oyunculuk başarısıyla da yakından ilgisi var ki, bu da bir başka ironi.

Bilinmektedir ki sosyal demokrat görüşe sahip ve gerçek yaşamda benzer şiddete sonuna kadar karşı olan sevgili Şevket Çoruh’un yaşam felsefesinin başkomiser Mesut tiplemesindeki şiddet eğilimli kimlikle uzaktan yakından bir ilgisi yok. Ve dizide Mesut’un bu tavırlarını kollayan ve gözeten Rıza Baba’yı canlandıran Zafer Ergin’in hümanist kişiliği de ha keza bir başka tezat…

Devlet şiddetine gerek yok. Gerçek yaşamda da, şiddeti şirin ve meşru gösterecekse film sanatında da…

 

Kenan IŞIK

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..