Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Eylül '14

 
Kategori
TV Programları
 

Aşk’tan geçtim "İmam nikâhsızsın" Kara Para Aşk...

Aşk’tan geçtim "İmam nikâhsızsın" Kara Para Aşk...
 

Kanallar tek tek yeni dizilerini tanıtırken bizlere epey malzeme çıksa da henüz hiçbir dizinin hikâyesinden tat almadığımdan olsa gerek eski dizileri yormaya devam.

Beklenin oldukça üzerinde bir sezon finaliyle birçok sorunun cevabını tek bölüme sığdıran ve yeni sorularla seyirciyi baş başa bırakıp tatile çıkan Kara Para Aşk dizisi yeni sezona hızlı girdi. Biz de sezona hızlı giren bu dizimizi yormakla başlayalım yenilerin tadını alana kadar.

Kara Para Aşk sezona hızlı girdi girmesine de peki, sezonu kapatırken bu beklentiler içinde olan izleyici karşılığını alabildi mi?

İlk yayınlandığında da yazmıştım dizinin polisiye bir iş olmadığını meslek olarak polisliğin işleneceğini. Başlangıcından bu yana da yüzeysel bir cinayet çözmeyle bunu gösteriyorlardı zaten. Kaldı ki bizim ülkemizde ne iyi bir polisiye yazılabilir ne de iyi bir polisiyeyi izleyiciye izletebilirsiniz.

Seyirci kodlarımız buna müsait değil. Evet, oldukça fazla polisiye merakı olan izleyici var ama bu izleyici denek listesinde yer almıyor. Ve bu izleyici zaten iyi polisiyeyi yabancı dizilerde izliyor.

Kısaca bizim genel izleyicimiz ipuçlarını çözmeyi sevmez, uzun uzun katil aramak istemez.

Sema Ergenekon ve Eylem Canpolat’ta seyirci kodlarını iyi çözdükleri için dizinin tamamını polisiye boğmamış esas kız esas oğlan, zengin fakir aşkı, azcık ucundan entrika buyurun demişler. Bir de bir konumuz olsun “cinayet”.

Sezon finalinde de seyirci uzun uzun katil aramasın diye katili açıklayıp hikâyeyi başka bir yöne kaydırmak istemişler.

Kaydırabilmişler mi? İşte orası tartışılır.

“Hafızalarınıza reset atın biz geçen sezon yazdıklarımızı sıfırladık onlar aslında hiç olmadı gerçek öyle değil böyle.” Demişler.

Ne var ki atlanılan şu izleyici balık hafızalı değil. Her resette Eror veriyor.

Nasıl vermesin ki.

Malum sezon sonunda katilin Ömer’in abisi Hüseyin olduğunu öğrendik. Yani esas oğlanımız Ömer’in yine kendisi gibi polis olan abisi Hüseyin.

Hüseyin sadece katil değil tetikçide.

Bir anlamda bu yolu kullanmalarına iyi oldu diyebiliriz.

Ancak iyi yapmadıkları şey her zaman olduğu gibi kendi yarattıkları karakterleri sanki onlar hiç yazmamış gibi sıfırlamaları.

İzleyici Hüseyin’in katil olduğunu öğrendi ama sadece öğrenen cephe izleyici.

Sanki sadece izleyici değil de herkes bu durumdan haberdarmış gibi bir tavır içine girilince Hüseyin’e yüklenenler inandırıcılıktan uzak kaldı.

Hüseyin’in kendi ailesine karşı tavırlarının değişmesi, karısına davranış şekli şu bu.

Kısaca sadece bir bölümde öğrenilen gerçekle Hüseyin’in onca bölüm duruşunun değişmesi inandırıcılıktan uzak.

Tayyar Hüseyin ortaklığı ise resmen izleyiciyle dalga geçen cinsten.

Tayyar başından beri elmasların Hüseyin’de olduğunu biliyordu madem, neden onca katliam oldu!...

Hadi Elif’i Kara Para işine sokmak için oyun oynadılar izleyiciyle farz edelim.

Ömer’i nasıl açıklayacağız. Ömer’in kim olduğunu öğrenmek için kırk takla atan adam hepsini zaten Ömer’in abisi Hüseyin’den cinayetin işlendiği gece öğrenmiş öylemi!

Ömer’in kim olduğunu öğrenmek için Pınar’a yaptığı işkenceleri hiç saymıyorum bile.

Bunca mantık hatası barındıran yeni sezon bölümlerinin toplamından sanki sonradan karar verilen bir Hüseyin çıkıyor karşımıza.

İşte polisiye ayağımız bu kadar mantıksızlıklar üzerine kuruluyken bu diziye ben polisiye diyemem. Sadece meslek olarak kalır öylede gider derim.

Ki öyle de şu anki durumuyla iyi polis kötü polis çatışmasının ön plana çıktığı bir iş izliyoruz. 

Ömer iyi olan tarafta, zeki, bitirim. Bir anlamda çizer Ahmet Yılmaz’a ait “Kıllanan Adam” da diyebiliriz Ömer’e.

Hani o ince belli çay bardağıyla hayata kendi penceresinden bakan, inceden memleket ahvaline kafayı takmış “piknik tipi” bir filozof, bir halk çocuğu olarak bilinen adam var ya tam da onu canlandırıyor gibi ama yakışıklı olanından.

Hüseyin’de halk çocuğu ama henüz tam olarak tüm bunları neden yaptığını bilmediğimiz zeki ama ezik polis tarafında. Halkın ezik tarafının suça yatkın tiplemesi.

Yani kariyerinde yükselemeyen polis suça batan suça yardım eden tarafta.

Keşke başından bunlar oturtulsaydı bu çatışmayı son bölümdeki gibi keyifle izleyebilip inanabilseydik.

Hüseyin’i suça batırırken düşünülen bir neden de başından beri Ömer Elif arasındaki senin ailen kirli benim ailem temiz söylemlerindeki çatışmayı sıfırlamak.

Ancak bu çatışmayı şimdiye kadar en doğru zeminde işleyen tek dizi var o da Beyaz Gelinciktir. Kimse kusura bakmasın derinlik olmayınca bu olgu üzerinde durulsa da havada kalıyor maalesef işte, Yeşilçam klişelerine sıkışıp oradan çıkamayan bir yüzeysellikle bu anlatım itici duruyor Kara Para Aşk’ta.

Bunu derinleştirirlerse ne olur bu saatten sonra izleyici hafızasına bir reset daha atılır en fazla.

Ortada bir aile olmayınca reset atılsa da inandırıcılığı olmaz. Tabi şu da denebilir derinlik olunca yeni denek sisteminde ABC1 izlemez.

Ben de derim ki denekler hikâye ayarlar şahane.

Denek muhabbetini sosyal medya bilirkişilerine bırakıp aşk ayağına geçersek dizinin, Sema Ergenekon ve Eylem Canpolat’ın en iyi yazdıkları alan da aşk.

Türk kadın izleyicisinin kodlarına göre azcık Brezilya azcık Yeşilçam dozunda kıvamla bir ileri bir geri asıl kız asıl oğlan aşkına önce inandırıp ekrana kilitliyorlar ardında da vur entrikayı yakala aşkıyla süründürüyorlar.

Ancak bir gerçekte var ki Tuba Büyüküstün ve Engin Akyürek iyi bir ikili oluşturmasaydı esas kız esas oğlan aşkı ne derece izlenirdi? Ya da inanılırdı. Çünkü senaristlerimizin diğer dizilerindeki özenli aşk hallerine bu dizide daha uzağız.

Gerçi burada asıl kız asıl oğlan aşklarının yanında başka aşklarda var. Arda-Pelin, Nilüfer-Metin gibi.

Bir de sinyallerini aldığımız gelecekte inşa edileceğini düşündüren Bahar-Ömer aşkı var ki Türk polisiyesi fotoromana çevrilirse ne olur kestirmesi çok zor değil.

Hikâyeden hikaye çıkaralım izlenmeyi artıralım azcık fanlar mutlu olsun, azcık etkisiz oyuncularımız öne çıksın ne şiş yansın ne kebap derken kalıcı izleyici de kaçmak üzere bilmem farkında mıyız?

Reyting grafiklerine bakınca çarşamba akşamında matematiksel birincilik olsa da herkes kafa kafaya yani bıçak sırtı birinciliklere çok da güvenmemek lazım. Ha Yurt dışı satışları kurtarıyor zaten ne gerek var reytinglere deniyorsa Tuba ve Engin ismi olmasaydı o satışlar olur muydu onu da ayrıca düşünmek gerek.

Yani sırf Bahar karakterine hayat veren Tuvana Türkay’nın daha fazla görünmesi için bu yönde bir yan hikâye düşünülüyorsa bunun diziye yararından çok zararı olur.

Bahar karakteri etkisiz eleman e ne yapalım etki verelim akla gelen en kolay yol, arkadaşımın aşkına göz dikeyim. Bahar başından beri elmasların peşinde değil miydi sevgilisini bile sunmamış mıydı kendi elleriyle Elif’e hangi ara Ömer’e göz koydu derler ki diyoruz.

Bana göre bu dizinin AB’ye sıkışıp kalmasının temel sorunu en başından beri dizinin tüm yükünün Tuba Büyüküstün ve Engin Akyürek üzerine yıkılmış olması.

Diğer karakterlerin zayıf halka olarak yazılması ve sonradan evrimler geçirilip hikayeye dahil edilmesi.

Söylemeye çalıştığım başından düşünülenlerle sonradan düşünülenler dizinin inandırıcılığına gölge düşürüyor. Karakterlerin içi doldurulmadan evrimleşmesini izliyoruz ama mantık hataları için de.

Çünkü sadece iki karaktere yoğunlaşılmış sonrasına Allah kerim denilmiş.

Ki tam aşk temellerinin de sağlam atılmadığı fotoroman formatlı bir polisiye içinde Yeşilçam metoduyla Elif’i aşkta geri vitese atan Sami amirin devreye sokulması o yeterli gelmeyince sevgilisinin terk edişinin nedeni Elif’i sorumlu tutan Bahar’ın çirkin kadın oyunlarının devreye sokulması bu dizinin çok ihtiyacı olan şeyler değil.

Bunun yerine önce bu aşka inandırmalılar izleyiciyi. Bir küs bir barışık kaç kovala aşk nereye kadar inandırıcı olabilir temellendirmeleri sağlam olmayınca.

Özetle Tuba Büyüküstün’ün hayat verdiği Elif’in aşkı dışında bu aşka tam inanmadık. Bu bölüm örneğin seni sevmiyorum derken bile seni seviyorum diyordu gözleri Elif’in. Hani Tuba’nın performans sorunları var deniliyordu ya tek dizide vahiyle çözmek bu olsa gerek diyeceğim ama o zamanda bir Ihlamurlar rüzgârı bir de Asi rüzgârıyla kasıp kavurduğu zamanları unuturuz ki benim favorim Zarife’dir. Demem şu ki. Türkiye’nin belki en iyi kadın oyuncusu değil ama Türkiye’nin en iyi iki kadın Starından biri. Ve halk onu aile duruşuyla da seviyor. Magazin davulları aksini çalsa da iki çalışan karı koca aynı anda aynı yerde olamaz biliyor.

Konuyu sulandırmadan devam edersek Engin Akyürek’in derinliği yüksek birçok işte canlandırdığı karakterleri izlediğim için olsa gerek son bölümdeki aşk itirafı bana inandırıcı gelmedi. Ömer’in polisliğine inandığım kadar Elif’e olan aşkının sözlü anlatımına inanmadım. Ömer Demir’in ağzından dökülen replikler bunlar mı olmalıydı?

Oyun gücü o cümleleri kapatsa da bu Engin Akyürek’in inandırıcılığıdır. Onun giydiği rolün içine girmesidir. Kendinden de bir şeyler katmasıdır.

O sahneyi başka biri oynasaydı ne diyor bu adam derdik her halde.

Diğer taraftan abisine Elif’i anlatırken kullandığı replikler daha sahiciydi mesala. O sahne ise bambaşka güzel.

Çünkü hızlandırılmış bir aşk ile başladı dizi her şey hızla oldubitti ve her zaman aşk sözcüklerini konuşturan senaristlerimiz nedense buradaki aşkta o sözcüklere yeterince özenmemişler. Karakterle örtüşen aşk cümleleri yazmamışlar.

Oysa Arda Pelin aşkı daha inandırıcı mesela. Arda’nın yıkılmışlığı Pelin’in gerekçeleri ilk bölümden beri ne verildiyse bu ikili o zeminde ilerliyor. İşte bu yüzden bu ikiliye inanıyoruz. Onların sevimli kapışmaları, arkadaşlıkları, itişmeleri hepsi doğal ve inandırıcı.

Ahmet Tansu Taşanlar ve İlkin Tüfekçi’nin etkisini de kabul etmeliyiz bu inandırıcılıkta tabi.

Ve gelelim asıl meseleye Metin Nilüfer aşkı

“Topluma kötü örnek oluyorsunuz ilişkileri meşrulaştırıyorsunuz imam nikahı kıyın” ayarı mı var yoksa imam nikahının önemi hayatımıza yavaş yavaş diziler üzerinden mi sokulmaya çalışılıyor?

Malum dizinin neresine dönülse nikahsız birlikteliklere çarpıyoruz.

Sibel’in bekaret raporu peşine düşen namusta namus diyen Ömer hop bir gecede Elif’e sahip oldu. Nasıl olsa rahat kız evlenmeden önce ya da sonra ne fark eder dercesine.

Baktık Nilüfer cephesinde de Metin kızı götürmüş. Götürmekle kalmamış kıskançlık krizine girerek bir de şiddet kullanarak sahip olmuş.

Tayyar zaten Pınar’la. Pınar’sa başka yasak ilişkiler yaşadı.

E rahat durur mu eli sopalı yeni Türkiye mercisi imam nikahı düttürüsü yollamıştır.

Senaristlerimiz belki kendileri düşünmüştür bu ayrıntıyı bilemem ama ATV’nin pek çok dizisi bu yöntemi sıkça kullanınca ayardır ayar diyoruz doğal olarak.

Sebep ne olursa olsunda bu nikahın karşımıza çıktığı cepheye bakar mısınız Metin.

Kırık Kanatlardan beri beğenerek izlediğim Saygın Sosyal Metin’e başka anlamlar yüklemiş almış yürümüş karakteri orası ayrı konu ancak ne var ki Metin karakteri üzerinden dini nikahın işlenmesi Ömer gibi bekareti önemseyen bir adamın ise Elif’i anında götürmesi ve önemsemeyişi. Bu çelişkili durumun açıklanır tarafı yok tabi yazalım geçsin ya da yazın geçinden başka.

Sebebin hangi taraftan geldiğinin çok önemi yok ama dini olguları dizilerde olur olmaz yerli yersiz kullanmak insanları koşun imam nikahına sürüklemez.

Kaldı ki bu daha çok nikahsız birlikteliklerin önünü açar. Zaten kadının yeterince aşağılandığı bir toplumda resmi nikah olmadan kimlik kaybettiren bu eylemin dizilerde altı çizilerek işlenmesi doğru değil.

Hani o çokça aile mevhumu aile mevhumu diyorlar ya bunu dini nikahla koruma altına alma mesajı vererek aileyi koruyacaklarını mı sanıyorlar?

Burada sözüm ne yapıma ne de senaristlere tabi. Baskı altında izlediğimiz dizilere bu ayarları vererek toplumu düzeltmek isteyenlere.

Dizilerin toplumsal değerleri etkilediğini biliyoruz ben de sıkça buna değiniyorum ama bunun çözümü imam nikahı da değil.

Hele de kötü ruhunu aklamak isteyerek dine sığınan Metin gibi karakterlerin üzerinden imamla çözmek hiç değil.

Önce televizyonlarda yayınlanan içeriklerin toplamına bakmak gerek birçok içeriğin toplumsal bozulmaya ışık tuttuğunu es geçip tek imamla çözme kolaycılığı toplumu kurtarmaz daha ahlaklı yapmaz.

Aksine ahlaki değerlerden daha keskin koparır.

Tek imamla kolay olsaydı her şey bu kadar kirli bir toplum olmazdık öyle değil mi?

Zira genel toplum yıllardır resmiyetsiz imam nikahına bağlı yaşıyor…

Yani ne geliyorsa başımıza imam düttürüsünden geliyor.

Ve bir not diziye yeni izleyici çekilmek isteniyorsa fanlara değil izleyiciye oynansın. Sadece Tuba ve Engin’in fragmanları yerine nokta atışlı merak uyandıran fragmanlar yapılsın.

Ay Yapım fragman konusunda ne yazık ki etkili vuruşlar yapamıyor. Bir diziye çeken merak uyandıran fragmanlardır. Aşıklar kavuşacak mı fragmanları değil ve tabii dizinin bütününde de aşıklar kavuşsun polisiyesi izlettirmek değil.

oyatekin@gmail.com                                         

https://twitter.com/#!/oyatekin (@oyatekin)

http://yurthaber.mynet.com/yazarlar/tum/1/o.tekin35

OYA TEKİN / MEDYABEY.COM

Oya Tekin/ Engelliler Haber ve Bilgi Portatalı Yaşadıkça.com köşe yazarı

Not: Burada yazılan tüm yazılarım elektronik imza ve zaman damgası güvencesi altında yasal hakları korunmaktadır. Hiçbir şekilde basılı ya da elektronik bir ortamda (CD, Internet vs.) kaynak gösterilmeksizin izin alınmadan kullanılamaz.

 
Toplam blog
: 295
: 3718
Kayıt tarihi
: 01.10.06
 
 

Milliyet Bloğa nasıl geldim ve nasıl yerimi aldım bilmiyorum. Sanırım uzun yıllar okuduğum bölüml..