Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Eylül '14

 
Kategori
Kitap
 

Ayna

Ayna
 

KİŞİ AYNADA GÖRDÜĞÜNÜN SULTANIDIR


Benim yaştakilerin sadece adını duyduğu; “KÖY  ENSTİTÜSÜ” mezunu bir yazar ADNAN BİNYAZAR..

Manifatura dükkânlarında kitapların satıldığı dönemden gelen bir insan..

“Kendi paramızla aldığımız kitabın parmak uçlarımızda bıraktığı okşayıcılığı başka hiçbir kitapta bulamayız”diyor, BİNYAZAR.Günümüzde de böyle düşünen çok olmalı ki bunca çevrimiçi kitap satış sitelerine rağmen  ayaklarımız bizi  mutlaka bir kitapçıya götürüyor.

Türü deneme olan bu kitabın her bölümü ayrı bir güzel.”AYNA” adlı ilk bölümde televizyonu ne de çarpıtıcı anlatmış:

…..”Yüzleri hiç utanmadan, ‘sanatçı’ olduğunu söyleyen şarkıcılar, bu şarkıcıların yaptırdığı büyüleri bozduran primadonnalar.. Günlerdir ekran onlarla dolup taşıyor. Tartışma sırasında azarlayanlar, azarlananlar, cinnet getirenler, görüşüne karşı çıktıkları adamın üstüne yürüyen softalar, ağızdan laf kapıp bir daha susmayanlar, birbirlerini bilgisizlikle suçlayanlar, ahlaklı olduklarını ileri sürüp ahlaksızlık yarışında birbirlerinden geri kalmayanlar; büyücü, üfürükçü, medyum diye birtakım zavallı insanları ekranda sergileyip, insan yaratılma haklarını gözetmeden, onların onuruyla oynayan program yönetmenleri… Herkes üstün görme duygusu içinde hünerini gösterdi.Aralarında dekanların, anlı şanlı profesörlerin de bulunduğu onca kişi arasından bir kul çıkıp da, çağdaşlık, dini dinin yerine, bilimi bilimin yerine koymaktır deme yürekliliğini gösteremedi..”

    Sizce de haklı değil mi BİNYAZAR ? Gerçekten de kitleleri avucuna alan bir aletin bu denli kalitesiz,

Yıkıcı, yok edici olması acı değil mi? “Güzel, eğitici programlarda var ama insanlar izlemiyor” gibi bir savunmaya katılmıyorum.Önemli olan eğitim düzeyi düşük insanların ilgisini çekebilecek, onlara yeni pencereler açabilecek programlar yapmak meziyet..

   Biraz da ikinci bölümden bahsedip yazımı bitirmek istiyorum.Yoksa filimin sonunu anlatanlara benzicem bu gidişle..

    Televizyondan “gelincik” çiçeğine hisli bir geçiş diyelim ikinci bölüm için.. Gelincik çiçeğini tanımayan bilmeyen yoktur.Özelliklede yol kenarlarında çok olur. Şahsen benim bir papatyayı  yada bir gülü dalından koparmışlığım vardır ancak bir gelinciği değil koparmak, koklamayı bile aklımdan geçirmiş değilim. Belki biraz adından.. Belki biraz boynu büküklüğünden..Eğilsem, burnumu yaklaştırsam sanki kopacak gelincik dalından..

   Binyazarın “Gelincik” başlıklı yazısını okuyunca gelinciğe dokunmayışımın, boynu bükük duruşundan öte bir şey olduğunu düşündüm…Kırmızı denildiğinde aklınıza aşk mı geliyor, enerji mi geliyor, ateş mi geliyor bilmiyorum ama;”Gelincik kırmızısı utancın simgesidir” diyor Binyazar ve şiir tadında dökülüyor kelimeleri  paragraflara..

   Sevgili edebiyat severler her bölümü birbirinden güzel bu kitabı okumanızı isterim.Belki bir kez daha düşünürüz “insan varlığının anlamı, doğayı değiştirerek ona beyinsel ve beğenisel gelişmişliğin biçimini vermek, güzelliği gözünün, yüreğinin iç besini yapmak olduğunu.. Yaşamın kuralının bir şeye sahip olmak olmadığını; sahip olanı ömürlü kılmak olduğunu.”

 
Toplam blog
: 38
: 1229
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

1975 doğumluyum. Selçuk Üniversitesi Okul Öncesi Eğitim bölümü mezunuyum. İzmir'de yaşıyorum. İlg..