Ayna Kırıldığında...

Ayna Kırıldığında Bunalıma Girenlerden misiniz?

Toplum içerisinde, birlikte yaşamını sürdüren insanlar arasında bazen korkudan, bazen çaresizlikten, bazen de rastlantılardan doğan bir takım inanışlar var ki, çoğunlukla batıl türünden.

Batıl inançlar, nereden geldiği ve toplum içerisine nasıl yerleştiği pek de belli olmayan, lâkin yüzyıllardan beri belki de değişik inanışların veya insanların kendi kurgularının neticesinde, hiçbir temel dayanağı ve mantığı olmadan yerleşerek günümüze kadar süre gelmiş olan inanışlardır.

Bugün dahi çeşitli şekillerde kendini gösteren bu inanışların temelinin, insanlık tarihi kadar eski olduğu tahmin ediliyor.

İnsanların pek çoğu batıl inançlı olarak kabul edilebilir...

Bu kişiler bazı eşyaların, bazı günlerin, bazı sayıların, bazı renklerin, hatta bazı hayvanların uğurlu olduğuna, şans getireceğine veya bunların kendilerini kem gözlerden koruyacağına inanırlar.

Bu durumu itiraf edenler de vardır, utananlar da...

Bu yüzden kendine kızıp, yine de inananlar yok değil...

Hatta göğsünü gere gere, batıl inançla yaşadığını söyleyenlere dahi rastlanabilir.

Bu inançların birçoğunun bilimle, akılla, çağdaşlıkla ve dini inançla ilgisi yoktur...

Bunlar akılla bağdaşmadıkları halde, insanoğlunun gönlünden, vicdanından ve beyninden sökülüp atılamamışlar.

Önünden kara kedi geçtiğinde saçını çekenler mi istersiniz, yoksa ayna kırıldığı vakit bunalıma girenler mi?..

Bilhassa aynanın kırılması pek çok insan için hayli büyük bir sorun...

Bu inanışın başlangıcı 15. yüzyıla dayanmaktaymış...

O zamanlar Venedik'te yapılan aynalar çok pahalıymış...

Efendiler de, uşakları aynalarını dikkatli tutsunlar diye böyle bir inancı ortaya çıkarmışlar.

Bilindiği üzere 13 rakamı da bütün dünyada uğursuz kabul edilir...

Hele de ayın on üçü bir de cuma gününe denk gelirse pek çok kişi karalar bağlar...

Bu günün uğursuzluğundan değil tabii ki ama insanların devamlı kötü şeylere kafa yormalarından olsa gerek, bu tarihlerde yaralanmaların hemen bütün dünyada arttığı tespit edilmiş.

Bu uğursuzluğun Hıristiyanlık versiyonuna göre, Hz. İsa son akşam yemeğini 12 havarisiyle birlikte yiyordu ve 13 kişilik grupta içlerinden bir kişinin kaderinde ölmek vardı.

Psikanalistler, bu tür inançlara olan eğilimin, insanın bir şeylere inanma ihtiyacından kaynaklandığını ifade ediyorlar.

Bazı uzmanlar da batıl inançlarda olumlu noktalar bulunduğunu düşünmekteler...

İnsanlar kendilerine göre önlemler alarak kötülüklerden korunduklarını düşünüyorlar ve bu şekilde rahatlıyorlar.