Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ekim '14

 
Kategori
Futbol
 

Aysal, Hacıosmanoğlu, Yıldırım: Bir giden, bir yolcu, bir kalan!

Aysal, Hacıosmanoğlu, Yıldırım: Bir giden, bir yolcu, bir kalan!
 

İstenir ki, “giden”,  yalnız gitmesin; bir başkası da gitsin!.

İyi de, “bir başkası” niye gitsin ki?

“Giden”in niye gittiğine bakmadan olmaz. O “niye”nin içi açıldığında etrafa bir şeyler saçılacaktır. İlk göze çarpan, bunun genel adı, “başarısızlık”...  Bunu ya “giden”, “yolcu”, itiraf eder ya da “kongre” buna karar verir.

Kısacası bu; uzuncası ise uzun...

Koşulların zorlamasıyla gelen, koşulların değişmesiyle, gerçekte bir “gücü” olmadığı anlaşılan... “zorunlu gidiş”e tabi olur.

Geldiği gibi gitmek!..

Dünde kalan örnekler, bana/ sana/ ona da anımsattıkça anımsatır. Bu anımsatmalar, güncele bakınca, benzer yolu izleyeceklerin var olduğunu, olacağını gösterir.

Dünya düzeni bu, umut dağıtarak gelirsin, doğrusu seni getirirler; baktılar olmadı, olmuyor, olmayacak, göndermesini de bilirler. Bilenin bilmediğini bilen, dirense de fayda etmez. Aklını biraz kullanan, “Bana eyvallah” der, gider.

“Hoşgeldiniz”, dönüşür “Güle güle”ye...

Kibarlık gösteren, “hizmetleri için”, usulden de olsa teşekkür eder.

*****

Ünal Aysal: “Bir Giden”

Ünal Aysal, adı dillerde hiç yokken, sporun sadece futbol anlaşıldığı bir ülkede, asırlık kulübün başına geliyor. Daha 3 yılı doldurmadan gidiyor. Geldiğinde “Futboldan anlamam” demişti, giderken de “Futboldan yine anlamam” diyor.

Ya neden anlar, anladı, ne yapmak istedi de yapamadı?

(“Göreve geldikten hemen sonra bana her türlü yetki verildi. Satmak, kiralama, inşaat yapmak ve projelendirmek konusunda elim serbestti. Bu çok sıkıntılı günlerimizde dahi Riva'ya dokunmadım. (...) Ama projelendirdim. (...) Gayrimenkullerimizin bir çatı altında toplanıp, bunun gayrimenkul yatırım ortaklığı veya yatırım fonu formülü üzerinde değerlendirilmesi, (...) böylece borç yükümüzün hafifletilmesi yönünde çalışmalarımız oldu. (...) Formülleri ürettim, ama kabulü yönünde başarılı olduğumu söyleyemem.”)

Ünal Aysal, kendi deyişiyle, korktuğu için değil, “bulduğu çözümlere destek bulmadığı için” gidiyor.

O “çözüm”ün adı mı?

Ünal Aysal giderken, kimi futbolsever, soyut olarak “Başkaları da gitsin” demek yerine, örnekle çıkıyorlar karşınıza:

“Aziz Yıldırım, İbrahim Hacıosmanoğlu da gitmeli...”

*****

İbrahim Hacıosmanoğlu: “Bir Yolcu”

Hacıosmanoğlu da, koşulların zorlamasıydı.

Beklenmedik değişiklik/ler, “Kupa da kupa” söyleminin “seher yeli” etkisinde kalması, “Kupa” getirecek somut ve soyut girişimlerin “Bu iş olmayacak” kanısı yaratması... onu da, koşullu da olsa, “Giderim” noktasına getiriyor.

Hacıosmanoğlu, arkasında değil yanında olduğunu söylediği Halilhodic’in gitmesi gerçekleşirse, verdiği “senet” niteliğindeki söze dayanarak kendi isteğiyle gidecek.

(“Hocamıza güveniyoruz. Ancak neticede, başarıyı yakalayamazsak, elbette hocayla birlikte gideriz. Biz de durmayız burada. Biz gerekeni yaptık. Transferi bu takımın ihtiyacı olduğu için yaptık. Ancak bütün bunların neticesinde başarılı olamıyorsan, demek ki bu işi yapamıyorsun. Bırakacaksın, ‘Yapamıyorum’ diyeceksin, yapacaklara bırakacaksın.”)

Başarının ölçütü ne?

Şampiyonluk kuşkusuz!

Ama...

“4 Büyükler” için, hepsi aynı yıl şampiyon olamayacağına göre, sıraya koysan, şampiyonluğa dört yıl sonra ulaşma olasılığı var.

Olasılık bu, sıraya uymayan biri çıkarsa, gerisi hayal!.

*****

Aziz Yıldırım: “Bir Kalan”

“Giden”, “yolcu” varken Aziz Yıldırım”ın “kalan” olması olur mu?

İşte, “Olmaz” diyenler, “Aziz Yıldırım da gitsin” diyorlar, diyecekler.

Aziz Yıldırım, kalkar da, “Beni Kongre getirdi, ancak o gönderir!” derse ne diyeceksiniz?

Hiç!

Çünkü “bir giden”, “bir yolcu”, “Beni Kongre getirdi, ancak o gönderir!” demedi, demiyor, diyemiyor. Fark bu olunca, Aziz Yıldırım, kendiliğinden gitmeyecek demektir.

Aziz Yıldırım, şimdilik, “bir kalan”...

O,  “bir kalan”, bir “kalan hesap”tan söz ediyor:

“Devlet yeniden yargılamaya başladığında her şey ortaya çıkacak. Herkes de mahkemede olacak. Basın da orada olacak. Ben, dün neysem bugün de oyum. Dün yapılan yanlışları da unutmadım. Yeniden yargılamaya herkes gelecek ve herkesle hesaplaşacağız."

Son söz:

Gelen, eninde sonunda bir gün, şöyle ya da böyle gidecektir; önemli olan, gidenin yarınlarda nasıl anılacağıdır.

 

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..