Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Kasım '16

 
Kategori
Güncel
 

Başımız sağ olmasın...

Başımız sağ olmasın...
 

Adana Aladağ’da, yaşamlarının baharında 12 kızımız cehalete, ihmale, sistemsizliğe kurban gitti… Bir cemaate bağlı kız öğrenci yurdunda cayır cayır yandılar. Bizim de yüreğimiz yandı ve yanmaya devam ediyor… Yüreğimizin yangını isyanlara dönüşüyor…

Yeter artık, bu ilkelliğiniz, ilkesizliğiniz, yozluğunuz, yobazlığınız…

Şimdi çıkacaksınız ekranlara, üzülmüş numarasıyla, timsah gözyaşları dökeceksiniz…

Kader diyeceksiniz, bu işin fıtratında var diyeceksiniz, yiyecek ekmekleri bu kadarmış diyeceksiniz… Sorumlular hakkında gereken işlemler yapılacak diyeceksiniz… Aynen Diyarbakır Kulp’da, Konya’da yaşanılan öğrenci ölümlerinde söyledikleriniz gibi…

Her gün kara bir güne uyanmaya alıştık, bu tür acılar günlük yaşamın olağan olayları gibi görülmeye başlandı. Hiçbir şey olmamış gibi herkes işinde, gücünde ve eğlencesinde… Siyasiler de bu acı olayda bile siyaset yapmanın ve sorumluluklarının olmadığının peşinde… CNN Türk canlı yayınında bu acı olayı izlerken canlı yayına Adana Büyükşehir Belediye Başkanı bağlanıyor. Gazeteci Nedim Şener de Belediye Başkanına Aladağ Kız yurdundaki yangınla ilgili sorular yöneltiyor. Şener: İtfaiye ekiplerinin yangın çıkan yurtta bir denetim yapıp yapmadığını soruyor. Belediye Başkanı, yaşanan bu kadar acıyı unuturcasına görevinin Nedim Şener’i fırçalamak olduğunu zannediyor ve Şener’e canlı yayında şunları söylüyor: “Şimdi seyircilerin karşısında çok zeki sorular sorduğunuzu zannetmeyin. Çok hovarda bir üslubunuz var. Çok kendini bilmez bir tavrınız ve tarzınız var” ifadelerini kullanabiliyor. Kaldı ki kız öğrenci yurdunda yangın merdivenlerinin kilitli olduğu, kız öğrencilerin aşağıya inemediği, çocukların burada yaşamlarını yitirdiği de söyleniyor…

Ortaokul çağındaki kızlarımız, hepimizin kızı ve canı, ülkemizin yozlaştırılan eğitim sisteminin kurbanı oldular… Sıcak yuvalarında, ailelerinin yanında eğitim yapma olanakları taşıma eğitim bahanesiyle ellerinden alındı. Köylerimizde öğrenci azlığı bahanesiyle okullar kapatıldı. Küçük körpe çocuklar uykunun seher döşeğinde taşımalı eğitim uygulamasıyla yollara koyuldular. Ortaokul, lise öğrencileri de çoğu cemaat olmak  üzere kalitesiz, öğrenci yurtlarına mahkum oldular…

Bir eğitim emekçisi olarak yüreğim sızlıyor… Köylerde birleştirilmiş sınıflarda öğretmenlik yapmış biri olarak, köylerimizde okulların tekrar açılarak, birleştirilmiş sınıf anlayışının yeniden ele alınarak çağdaş normlara ve anlayışlara göre tekrar düzenlenmesi gerekiyor. Böylece çocukların, zamanı yollarda geçmemiş, üşümemiş, yurtlardaki bu gibi acılara kurban gitmemiş olurlar…

Birleştirilmiş sınıflar deyince öyle küçümsemeyin, bizim ülkemizde sanki bir zorunluluktan dolayı yapılıyor gibi algılanan bu sistemi Amerika, Kanada, İngiltere,  İsveç ve Hollanda gibi gelişmiş ülkeler, eğitim ve öğretimi daha etkin ve verimli hale getirmek için bir alternatif olarak uyguluyorlar…

Köylerimizde 5 öğrenci bile olsa köy okullarının tekrar açılması, bu okullarda görev yapacak öğretmenlerin birleştirilmiş sınıfların ruhuna ve programına göre yetiştirilmeleri gerekir. Ayrıca köylerimizde bir öğretmenin bulunması köylerimizin aydınlanması bakımından da çok önemlidir…

Bu yaşadığımız acı olay üzerine, konu bir süre gündemde kalır. Siyasiler konuşurlar, başsağlığı dilerler, konunun üzerine gideceklerini, araştıracaklarını, sorumluların cezalandırılacaklarını belirtirler. Bu konuda benim yazdığım gibi çok sayıda yazı yazılır…

Tüm bunlar yeni bir acı yaşayana kadar unutulur gider…

Bu kısır döngüden sonra bu ülkeyi yöneten siyasiler ekranlara poz vererek, işin siyasi yanını ön plana alarak nutuk atarlar, başsağlığı dilerler…

Yok, artık yaşadığımız bunca acılardan sonra başımız sağ olmasın… Bu acılardan sonra başımız hep ağrımaya devam etsin ki; aklımız başımıza gelsin…

 
Toplam blog
: 1410
: 1053
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Emekli öğretmenim ve  emeklemeye devam ediyorum.  Emeklilik yaşamın sonu değil, yaşama yeni amaçl..