Başkasına göre kendini konumlandırmak, ‘benim fikrim yok’ demektir

Seçin: Bize Amerika mı dost, Fransa mı?

Her ikisi de “Başkanlık”la yönetiliyor… Fransa’nınki “yarı” ama sonuçta, “başkanlık”!

Bizdeki halkoylamasında nerede duruyorlar?

Her ikisi de  “evet”çilere göre, HAYIR; “hayır”cılara göre ise, EVET cephesinde!

Hımmm… Bu vaziyette hangisi dost, hangisi düşman anlayamayacağız!

Peki, başka bir ipucu var mı?

Var!

Dün ortaya çıktı…

Ülkemizden Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in de katıldığı G-20 zirvesinde… Almanya’nın Baden-Baden şehrinde bir araya gelen dünyanın en büyük 20 ekonomisinin maliye bakanları, çok önemli bir konuyu tartıştılar:

Devletlerarası ticarette KORUMACILIK olmalı mı, olmamalı mı?

Haddizatında, “korumacılık”, 3 asır kadar önce,Adam Smith’in, “ekonomide görünmez el” ve “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” teorileriyle büyük ölçüde tarihe karışmıştı. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki “düzenlemeler”den sonra ise kimse ağzına alamıyordu.

Ne zamana kadar?

İşte, bu Trump gelene kadar!

Trump, gelir gelmez “önce Amerika” stratejisiyle “korumacılığı” iktisadî hayatın temeli yapacağını açıkladı. G-20 zirvesinde de ABD’nin dediği oldu ve sonuç bildirgesinde “serbest ticaret”e vurgu yapılmadı. Oysa önceki yıllarda “serbestlik” vurgusu hep yapılıyordu.

Serbest ticaretin bildiride vurgulanmamış olmasından dolayı, Fransız Maliye Bakanı Michel Sapin hayal kırıklığı yaşadıklarını söyledi. (BBC Türkçe, 18 Mart 2017)

Özet olarak “korumacılığı” ABD istiyor, Fransa istemiyor.

Mehmet Şimşek ise, “açıklığın ticaret için anahtar bir role sahip olduğunu ve istihdamı yok ettiğine dair elde bir veri olmadığını” söyledi. Bu tavır “serbestlik”ten yanadır ki ben de aynı görüşteyim.

Bu vaziyette Fransa’ya “dost”, ABD’ye “düşman” dememiz icap ediyor!

Lâkin bu iki devlet de “16 Nisan halkoylaması” konusunda “aynı taraf”ta!

Bu vaziyette, durumumuzu hangisine göre ayarlayacağız? Bunların durduğu yere bakarak konumumuzu belirlemek sağlıklı olabilir mi?

Bunlar pusula mı?

Şu devlet veya şu kişi böyle diyor diye onun yanında veya karşısında durmak çok saçma!

Başkasının durduğu yere göre kendimizi konumlandırmak kendimize ait fikrimizin olmadığının ilânıdır!

Bence, doğru doğrudur, başkasının eğriliği veya doğruluğu onu değiştirmez.

Onun-bunun durduğu yere göre de belirlenemez!