- Kategori
- Öykü
Ben birazdan zaten ineceğim, sen otur rahatına bak, yaşa
Boy boy giderim bende
Gel otur, dedi adam, sonradan yaşının 60 olduğunu söyleyen adam, yetmiş gösteriyordu o başka, galiba biraz beyaz almıştı, her türlü, türden kokuyordu, yanına oturdum, gidiyorduk, o birazdan ineceğini söylüyordu, artık yorulmuş, ben iyi birine benziyormuşum, ben inince sen kitap okumana devam edersin.
Ayıların dersini vermeli, dedi konuşmasının başlarında, biz çok güçlü bir devletiz; ben zamanında 28 kişiyi öldürdüm o savaşta, ah şimdi yaşlandım, benden geçti; ama öyle gençlerimiz var ki, bir sesle yıkar geçerler dünyayı.
Gerçekten?!?
Benim bir abim vardı, diye konuyu değiştirdi, geçenlerde öldü, o çocukları yok mu, ah onlar, öldürdüler abimi, oysa daha genç sayılırdı, yok sandalye işine girelim baba, yok bu yok şu, adamı tükettiler; saray gibi evi vardı be ta şurda, tepede, beyler gibi yaşardı, n'oldu, öldü gitti, şimdi çocukları...
Gösterdiği yere bakıyordum, ta oraya, tepeye; ama saray gibi evi göremiyordum.
Ya ben ne yapıyorum, erkekleri geç, bir kızım bırakmaz beni, kız çocuk babasını bırakmaz ha; bir başıma yaşıyorum, devletten üç kuruş alıyorum, elektrik su, biraz da boğaz, geçinip gidiyorum, kızım sık sık uğrar, yalnız bırakmaz beni, ama işte vakit geldi.
İndi, gitti. Elinde küçük bir poşetle uzaklaştı, ardından uzun uzun bakmadım; ama gülümsedim hayata, Ölü Canlar'da kahramanımız CAN toplamaya devam ediyordu, onun dünyasına girdim.
1. Not: O kokuyu içime çektim, evet, tanıdığım duygular vardı o kokuda, geçmişten ve gelecekten.
2. Not:
O koku ile
o bakış,
kitabımı koydum kenara
ve dinledim adamı,
film gibiydi
öykü şiir
kısa bir roman gibiydi
içinde savaş vardı
ölüm terk ediliş
ve kabul.
Ş.Y.