Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ağustos '11

 
Kategori
Kitap
 

Bir Devrin Romanı

Yazarı: Halide Nusret Zorlutuna 

I. Bölüm 

 

Halide Nusret’in ilk öğretmeni; annesi Ayşe Nazlı Hanımdır. Halide ilk derslerini de daha 5-6 yaşlarında annesinden almaya başlar. Annesi Ayşe Nazlı Hanım, biricik çocuğu üzerine titreyen otoriter kültürlü ve geleneklerine bağlı bir ev kadınıdır. Eşi Avnullah Bey Sinop zindanlarında müebbet kürek mahkumudur. Bu yüzden yanlarında Avnullah beyin lalası Hacı Dedesi bulunmaktadır. Halide ile dedesi devamlı İstanbul’un sokaklarında dolaşırlar Bir defasında Halide ile dedesi padişahın cülüs şenliğine denk gelirler Bu Halide için ilktir Halide bu olaya hayran kalır. Bu şenliği izlemeye daldıklarından, saatin kaç olduğunun farkında değillerdir. Gece olmuştur. Acele eve dönerler ama annesi onlara çok kızar. Annesinin kızmasının sebebi, o tarihlerde ortamın epey karışık olmasıdır. Endişelenmekte haklıdır. Dedesi bir süre sonra vefat eder. Bu olay Halide’nin üzüldüğü ilk olaydır. Çünkü Hacı dedesini çok sevmektedir. 

 

İzmir’de bulunan Halit Amcalarını ziyarete gideceklerdir Halide ilk defa vapur yolculuğu yapacaktır Vapurda geçen günler çok sıkıntılı geçer. İstanbul’dan İzmir’e altı günde giderler. Ancak bu altı gün onlara altı yıl gibi gelir İzmir’e vardıklarında kendilerini vapur iskelesinde karşılarlar. Ve doğruca amcalarının bahçeli büyük evlerine gelirler Herkes çok sevinçlidir Sözde iki haftalığına gelmişlerdir fakat ziyaret uzaya uzaya üç dört ayı bulur. 

 

Daha sonra tekrar İstanbul’a dönerler. Bu arada Halide’nin babası, Cumhuriyet taraftarı olduğu için sürgündedir Daha sonra tekrar İstanbul’a döner. Halide her gün aldıkları Hukuk- u Umumiye Gazetesini okur. Babasının sürgünden geldiği gün en mutlu günüdür Babası, bir halk kahramanı olarak (Kahraman-ı Hürriyet) karşılanır. Bu olay da Halide’nin hayatındaki ilk sevinçli olaydır. Halide babası gelecek diye büyük bir heyecan içindedir. Çünkü babasını ilk kez görecektir. Fakat babasını gördüğünde büyük bir hayal kırıklığı yaşar. Gelen adam hayallerindeki adama hiç benzememektedir. Annesinin anlattığına göre, yakışıklı uzun boylu adam yoktur. Çünkü Avnullah Bey epey bitkin düşmüş bir haldedir. 

 

Geldikten sonra Fedakaran-ı Millet Cemiyeti adında siyasi bir fırka kurar. Bu durum, muhalefet partisi İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin işine hiç gelmez ve babasına iftiralar atılmaya başlanarak suçlanır. Sadrazam ona bir memuriyet teklif ederek, siyaseti bırakmasını sağlamaya çalışır. Annesinin ve Hüseyin Hilmi Paşa’nın ısrarlarıyla, babası Kerkük mutasarrıflığına atanır. 

 

Bu arada 31 Mart olayı patlak verir. Kerkük yolunda iftiralar ve kışkırtmalar sonucu linç tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Babası Kerkük’deki memuriyetinde çok başarılı olur ve şehre refah ve huzur havası gelir. Annesi Halide’nin eğitiminden endişelenmektedir. Onu bir okula yazdırmak ister. Babası, buna gerek olmadığını, annesiyle beraber çalışmasını, gerekirse öğretmen tutabileceklerini söyler. Kerkük’te o sıralar eşkıyalık azalmış, halk dükkanlarını kilitlemeden evlerine gidebilecek düzeye gelmiştir 

 

Halide, yaşından birkaç yaş fazla göstermektedir Babası onun ata binmesini, atış yapmasını ister. Bunu öğrenen Halide çok sevinir. Sonra ata binme ve atış kursları almaya başlar. Yeni olmasına karşın ata binmekte iyidir Atışında ilk defa olmasına rağmen, çevredekilerden alkış alacak kadar iyidir Ayrıca burada bir çocukları dünyaya gelir ve kısa süre sonra ölür. 

 

Avnullah Bey bir eşkıya reisi ile karşı karşıya gelip, üzerine jandarma kuvvetlerini gönderir. Çatışmada bir er şehit olunca Avnullah Bey görevden azledilir. Babasının buradaki görevi biter böylece. Tekrar İstanbul’a döneceklerdir Bağdat’a gelip, buradan vapur ile İstanbul’a gideceklerdir Yolda durdukları her limanda alışveriş yaparlar. Havalar çok sıcaktır. Bunun için annesi ve Halide kamaralarından dışarı çıkamazlar. Akdeniz’e geldiklerinde fırtınaya yakalanırlar. Gene sıkıntılı günler başlar. Marmara’ya kadar böyle devam eder. Zor da olsa İstanbul’a gelebilmişlerdir Halide rıhtıma ayak bastığında yere düşer gibi yapıp, peçesinin altından yeri öper. 

 

İstanbul’a geldikten sonra Halide’de roman okuma isteği doğar. Sürekli olarak roman okur. Bundan dolayı yapması gereken işleri aksatır. Bunu fark eden annesi, Halide’ye okuma yasağı koyar. 


Dünya Harbi patlak vermiştir Herkes savaşı kazanma ümidindedir Ancak Osmanlı Devleti bu savaştan sonra yıkılmaya mahkum olmuştur Mondros’tan sonra her şey daha da kötüye gitmeye başlamıştır Halide artık iyice genç kız gibi görünmektedir. Onunla evlenmek isteyen birçok delikanlı vardır Fakat annesi onun daha küçük olduğunu söyleyip, evlenmesini istemez. İzmir’in Yunanlılar tarafından haksız ve insafsız işgali, Türk İstanbul’u bir kere daha içinden vurmuştur Tüm Anadolu düşman ayakları altındadır Annesi ise İzmir’de bulunan akrabalarını merak eder. Bir gün Necati çıkıp gelir ve herkesin sağ olduğunu, daha sonra onların da geleceğini söyler. Annesi Necatiy’i çok sevmektedir.
 

Halide artık yazmaya başlamıştır Yazıları herkesin dikkatini çekmektedir Günler böyle gelip geçer. Halide artık tanınan bir yazar haline gelmiştir İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih bölümündeki öğrenimini yarıda bırakarak öğretmenliğe başlar. Zamane şairlerinden Şukufe Nihal ile sıkı bir dostluk kurar. Edebi konularda fikir alış verişi yaparlar. Şairlerden oluşan bir arkadaş grubu vardır. Çeşitli Zamanlarda toplanarak edebi konularda ve milletin geleceği hakkında konuşurlar. Vala Nurettin derin bir dostu olur. Yakup Kadri Bey’le Rıza Tevfik, Orhan Seyfi Orhon ve Ahmet Haşim ile tanışır ve yazışır. Ahmet Haşim’in kendisine gönderdiği bir mektup şöyledir: 

 

Hanımefendi,  

Güzel, munis ve ahenkli şiirlerinizi, neşredil­mek üzere ‘Yeni Mecmua’nın müdürü Falih Rıfkı Bey’e gösterdim. 'Yeni Mecmua’ lisanda bir inkılâp yapmak üzere intişar etmiş (yayınlanmış) ve bugün de evvelki maksat ve gaye­sinden inhiraf etmemiştir (sapmamıştır). "Yeni Mecmua" lisanda "terkip" ve ecnebi kelime tasarrufatına muarız olduğu gibi şiirde de aruz veznine muhaliftir. Bu hususta bazılarına yapılan müsaadatı (müsaadeleri), "Yeni Mecmua" gençlere yapmak istemiyor. Elleri, yarı kabil-i ıslah bir surette, başka bir âletin terbiyesini almış olanlardan ancak yeni sazen­delere karşı "muhabbet" ve bu mümkün değil­se tahammül istenilebilir. Zira daha fazla bir şey istemek bîhûde olur. Hâlbuki yeni veznin en güzel numunesi olan "Geleyim mi?" şiirini yazan şairden "Yeni Mecmua", davasını kuv­vetlendirecek aynı tarzda yeni şiirler beklerken, Gençlikte içtihadın zayıfladığını zannettirecek eski tafsilâtı Falih Rıfkı Beyden alıyorum ve size naklediyorum. 

 

Gönderdiğiniz şiiri, iltifatınızın bir eseri olarak kendim için saklıyorum. "Yeni Mecmua"ya göndereceğiniz yeni tarzda şiirlere muntazıran arzı hürmet ederim hanımefendi. 

 

Arkadaşlarından bazıları (Yusuf Ziya Ortaç, Vala Nusrettin, Faruk Nazif), Anadolu’daki direniş hareketlerine çağırırlar. Fakat ailesini yalnız bırakamadığı için onlarla gitmez. 6 Ekim 1923 de Türk askeri Refet Paşa komutasında İstanbul’a girer. Artık vatan kurtulmuştur. 

 

II. Bölüm 

 

İkinci Bölümde, meslek hayatındaki anılarından bahseder. Ankara’da öğretmenlik görevi ister ve Edirne Kız Öğretmen Okulu’na tayini çıkar. O zamanlar Edirne çok soğuktur. Gittiği okul bir kız lisesidir. Okul geniş bahçeli, büyük bir okuldur İlk gün çok heyecanlıdır Öğrencileri onun şair olduğunu bilmektedirler Onunla karşılaşmak için çok heyecanlanırlar. 

 

Halide karşısındaki öğrencilerin yetişkin, görgülü ve saygılı olduklarını öğrenince heyecanı biraz olsun azalır. Bu arada Halide’ye çok güzel mektuplar gelmeye başlar. Bu gizli aşığın kim olduğunu öğrenmek isterler. Ama mektupta adres yoktur Sadece Kamuran, diye bir isim vardır. Bu gizli aşığı bulmaya karar verirler. Dostlarının Edirne’de tanımadığı kişi yoktur Bulabileceklerinden emindirler Halide bir gün mektup yollamak için postaneye gittiğinde gene Kamuran imzalı bir mektup görür Gönderen ise, daha önceden sınavlarına girdiği Erkek Lisesi öğrencilerinden bir delikanlıdır Halide bozuntuya vermeyip gelecek mektubu bekler 

 

Mektup ertesi gün gelir. Bu mektup da diğerleri gibi güzel bir mektuptur Halide bir öğrencinin, nasıl olur da, kendisinden büyük birisine, öğretmenine, aşk mektubu göndermesini kabullenemez. Arkadaşları ise bunun o kadar önemli olmadığını, böyle şeylerin olabileceğini söyleyip onu sakinleştirirler Müdür Bey ile araları gayet iyidir. İstedikleri zaman müdür beyden izin alıp sinemaya gidebilirler. Gene böyle bir akşamdan sonra Halide ertesi günkü derse bakmadan hazırlıksız girer. O gün öğretmenliğindeki ilk potu kırar. Öğrencileri çok saygılı olduğundan bozuntuya vermezler Halide’nin mezun ettiği ilk öğrenciler çok başarılıdırlar. Onların başarısını bütün çevre duymuştur Halide’ye her yerden kutlama mesajları gelir 

 

Edirne hayatı verimli ve zevkli geçer. Arkadaşlarıyla mektuplaşmaya devam eder. Reşat Nuri ile edebi konularda mektuplaşırlar. Bir ara amcasının hastalığı yüzünden İzmir’e gider. İzmir’de amcasının oğlu Necati ile evliliğin eşiğinden dönerler. 

 

Kurtuluş Savaşı kazanılmış, artık inkılaplar yapılmaktadır Şapka kanunundan sonra kendilerine şapka alacaklardır, fakat alışkın olmadıklarından kendilerine uygun bir şapka bulamazlar Bulgaristan’a gidip oradaki Türklerle buluşurlar Orada çok iyi karşılanırlar Daha sonra Ş. Nihal ile tanışırlar Kısa sürede arkadaşlıkları güçlenir. 

 

Edirne’ye döndükten sonra yakın bir genç dostu olan Salih’in abisi Aziz’le evlenir. Eşi Aziz Bey bir süvari zabitidir. Kendisi mesut bir yaşam sürdürmüştür. Evlendikten sonra birlikte tayinlerini isteyerek, İstanbul’a dönerler. İstanbul Kız Meslek Lisesi’nde görevine devam eder. 1930’dan sonra yurdun dört bucağını dolaşmaya başlarlar Kırklareli, Kars, Kastamonu, Urfa, Maraş… Kocası emir subayı olduğu için onunla beraber gider Bütün bu yurt köşelerinde güzel anıları olur. Kızı Emine bu şark görevlerinden birinde dünyaya gelir. Yirmi beş yıl içinde üç devri birden görür. 

 

Sonuç: 

 

Üzerinde yaşadığımız topraklar, uzun mücadeler sonucu vatan olmuştur. 

 

Fazlı Karaduman 

 
Toplam blog
: 425
: 3089
Kayıt tarihi
: 06.12.06
 
 

Gazi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi..