Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '10

 
Kategori
Mizah
 

Bir elektrik süpürgesi hikayesi

Bir elektrik süpürgesi hikayesi
 

Bozkırın ortasındaki bir Anadolu kentinin küçücük dar ve taşlı sokaklarında, iki odalı, bir mabeyinli kerpiç evlerin sıralandığı, o evlerde yaşayan herkesin birbirini tanıdığı, dolayısıyla komşulukların akrabalık kadar değerli olduğu yıllardı.

 

Ay'a ilk insan o yıllarda inmişti ve yaşadığım kent henüz televizyonla tanışmamıştı.

Mahelledeki Roman komşuların yeni yetme oğlu Hüdaverdi, nereden bulduysa elindeki kocaman dürbünle gûya iniş anını izlemişti de, "İşte orada! Aha kondu!" diye, uzay aracının karaltısını gördüğünü söyleyerek hepimizi kandırmıştı!

Yine o zamanlarda, bir yaz öğleden sonrası, yeni yıkanmış serin taşlıkta, renkleri güneşten solmuş ve oturulmaktan birer pestile dönmüş minderlerin üzerinde, annem dantelini işliyor, ben de tekir kedimle oynaşıyorken, eski, ahşap sokak kapısına çarpan kapı tokmağının sabırsız, tok sesiyle yerinden fırlayan annemin, komşu kızı Şükran Abla'ya kapının eşiğinde neşeyle sarıldığını ve ardından beni de kolumdan sürükleyerek onların evine koşturduğumuzu hatırlıyorum...

Önce ayakta bekleyen, başka komşu teyzelerin gülümseyen yüzlerini görüyorum, sonra odanın ortasında duran, şeffaf naylon torba içindeki sarı renkli elektrik süpürgesini...

Kocaman toz torbasının üzerinde yukarıdan aşağı doğru yazılmış siyah büyük harfleri okumaya çalışıyorum; H-O-O-V-E-R...

Birisi diyor ki; "Önce halıların tersini çevirecekmişsin, tersinden iyice süpürdükten sonra ön yüzünü süpürecekmişsin, ağır ağır. Ancak öyle temizlenirmiş halılar, başka türlü tozu çıkmazmış!" Kâh onaylayan, kâh meraklı mırıltılar çıkıyor.

O güne kadar, en hali vakti yerinde olan komşu evine çalı süpürgesinden öte sadece "Gır Gır" el süpürgesi girmiş...

Öyle süpüren, döven, emen o mucizevi elektrik süpürgelerini sadece sinemadaki reklamlarda, filmlerde görmüşüz ve o gün ilk defa gerçeğiyle karşılaşmışız....

İkbal Teyze'nin (Hoover) Elektrik Süpürgesinin homurtulu ilk çalışmasını, nefesimi tutarak izlediğimi çok iyi hatırlıyorum...

(Daha sonraki zamanlarda, nedense o elektrik süpürgesinin kullanıldığına hiç şahit olmadık!)

Ama ne zaman onlara gitsek, Hoover'in(!) üstüne örtülen kaneviçe işlemeli beyaz örtüsü ile iki sedirin arasındaki boş ve baş köşede kurulduğunu ve radyoda çalınan reklâm cıngıllarını bugün gibi net hatırlıyorum:

"Ho ho ho Hoover/Süpürür döver/

Heryeri temizleyen Hoover -Hoover-Hooover!"

...

Şimdi diyeceksiniz ki "Bayram değil, seyran değil nereden çıktı bu elektrik süpürgesi hikayesi?"

Anlatayım;

Yaklaşık 10 gündür İtalya'nın Pavia adlı şehrindeyim.

Eee... Homelink vesilesiyle "Senin evin benim evin" mantığıyla, başkalarının evinde kendi evimizdeymiş gibi yaşıyoruz ya, haliyle tatil geçirdiğimiz ev kirlenip, tozlanınca, biz de "Haydi biraz temizlik yapalım" dedik...

Evimizde de yaptığımız gibi işe elektrik süpürgesiyle başlamak istedik. Aradık, taradık, sonunda evin ûcra bir dolabında, tozdan, kirden rengi kaybolmuş, işte tam da o yukarıda bahsettiğim elektrik süpürgelerini andıran, gariban bir elektrik süpürgesi bulduk...

Tabi, sapına ihtimamla sarılmış, metrelerce uzunluktaki elektrik kablosunu kaplayan örümcek ağlarından, aletin uzun süredir kullanılmadığını hemen anladık.

Ağır mı ağır, gülle gibi... Aleti kullanmak, el freni çekili bir otomobili arkadan ittirmeye benziyor... (Çok mu abarttım?:)

Neyse, grubun erkek elemanı o işi üstlendi üstlenmesine de, upuzun hortumun ucundaki fırçayla yeri süpürmek için ikinci bir kişi şarttı! Onu da çözümledik elbette...

Fişi prize soktuk, son aşama, çalıştıracağız ama komut düğmesini bulamıyoruz.

Neyse, araştırdık, onu da keşfettik, bastık düğmeye: Aman Allahım!... Zannedersiniz; Jeneratör motoru çalışıyor...

En ilginci de süpürgenin önündeki projektör kılıklı lamba. Artık karanlıkta süpürülür varsayımıyla mı, yoksa küçük çöpleri daha iyi tesbit edip, köklü bir temizlik yapma amacıyla mı o lamba eklenmiş sırrına eremedik...

Üstelik emiş gücü de zayıf; neredeyse çöpleri, tozları elimizle fırçanın ağzına verdik...

Neyse hem süpürdük, hem de eylemin mizahını yaptık...

Ha...Yanımızdaki "bilirkişi" aletin "En az 25 yıl önce imal edilen modellerden(!)" olduğunu söyledi...

(Şimdi bakın, bir elektrik süpürgesi mevzuûsu ister istemez nereden nereye geldi!)

Son 25 yıldır evimde ve yakın çevremdeki insanların evinde kullanılan elektrik süpürgelerini düşünüyorum da; Yok 2000 watt olanı, yok sessiz çalışanı, yok suya çekeni, yok yıkama, cilâlama yapanı, yok "mite buster"lısı, yok küçük ve de hafif olanı derken mübalağa yok, sadece elektrik süpürgelerimize neredeyse bir servet harcamışız.!...

AB üyesi İtalya'nın gelecek endişesi taşımayan ve refah düzeyi yüksek sayılabilecek bir ailesinin, bir ev aletine verdikleri önemse ortada...( Temizliğe verdikleri önem mi? O ayrı bir konu! )

Pastan rengi kaybolmak üzere olan ve tank gibi çalışan, en az 30 yıllık çamaşır makinesinden, koskoca evin yegâne oturma takımı olan iki eski kanepesinden ve Nuh zamanından kalma eski model bilgisayarından hiç bahsetmeyeceğim...

Ha... Evde besledikleri kedilere yedirmemiz için bıraktıkları, her biri en az 1.5- 2 euro olan onlarca paket ton balığı konservesinden ve Whiskas marka mamadan da elbette!...

 
Toplam blog
: 247
: 1493
Kayıt tarihi
: 29.01.08
 
 

Antalya ve Akdeniz aşığı bir öğretmenim. Bol bol okurum, blog yazarım, şiir yazarım. Yazdıkça ve ..