Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Eylül '14

 
Kategori
Yemek - Mutfak
 

Bir cumartesi de böyle geçti

Bir cumartesi de böyle geçti
 

Son bir kaç haftasonumuz hem oldukça aktif, hem de dinlendirici geçiyor. Yani aslında tam da hepimizin hayalini kurduğu gibi, biraz ondan, biraz bundan...

Dışarı çıkmayı planladığımız an, sevdiklerimle birlikte zaman geçirecek olmamın getirdiği mutluluğun ifadesi olarak baştan aşağı Şeker Pembelerine büründüm:) Sevdiği bir rengi giymesi bile harika bir enerji veriyor insana:)


Hava köpük köpük bulutlu da olsa, mavi gökyüzünün tadını çıkarmak için, dışarda kallavi bir kahvaltı yaptık önce...


Hafta içi sabahlarını, hızlı hızlı atıştırılan, hatta, işe veya okula yetişme telaşından, çiğnenmeden yutulan kahvaltılarla geçiştirenler için, ara ara böyle dışarıda yapılan sakin kahvaltılar güzel bir ödül gibi...


Yanında da Mantar, Soğan ve Patatesli leziz bir Köy Omleti ve tabiki de sıcacık bir Çay... Oh! Değmeyin keyfimize:)

Hafta sonunda, "iki güncük tatilim var zaten, aman bana ilişmeyin" diye sırf yayılır ve tembellik ederse insan, evet, belki dinleniyor ama, monotonluktan çıkmadığı için, başka hiç bir keyif almadan Pazartesi sabahı tekrar işe dönmüş olmanın sevimsizliğini yaşıyor ki, bazılarımız buna "Pazartesi Sendromu" diyor. Üstüne üstlük, sevdiklerine kaliteli zaman ayırmadığı için, biliyor ki, onlar da bazen dillendiremese de kendisine içten içe azcıcık kırılıyorlar. Bazen şuralarına kadar gelip, dır dır dır çenelerine vurduğu da oluyordur tabi:) Çünkü haftasonundan beklentiler maalesef genelde biraz büyük.

 


Eğer kimseyi kırmamak, herkesi mutlu etmek için, devamlı "oraya buraya, her yere yetişeyim" derdine düşenlerdenseniz de, bu sefer de hem trafikte helak oluyorsunuz, hem de "bir tarafınız" rahat yüzü göremeden, hadiiii yine koştur koştur, pestil halde işe tekrar geri dönüyorsunuz... Bu sefer ne mi oluyor? Hani o "Pazartesi Sendromu" denen illet, yine sizi sarım sarım sarmalıyor:)

O yüzden bence en ama en ideali, dediğim gibi; azcık ondan, azcık bundan:) Fazla kasmadan, mümkün olduğunca dengeli, stresten uzak ve bol huzurlu bir haftasonu geçirmek. Hem siz, hem sevdikleriniz mutlu... Oh mis...

Biz de brunch'dan sonra, deniz kenarında ve parkta biraz yürüyüş yaptık.

Havanın hala oldukça güzel sayılabileceği şu günlerin değerini bilmek gerek... İlla dışarıda bir cafe'de yemeniz gerekmez, hazırlayın bir sepet, gidin siz de güzel bir parka. Alın kitabınızı da... Farklı ve keyifli bir şeyler yapmak size iyi gelecek, göreceksiniz:)

 

Yürüyüş esnasında fark ettik ki, Fenerbahçe Parkı fotoğrafçılarına poz vermeye çalışan bol bol gelin ve damat doluydu o gün... Bir de tabi parkın en önemli sakinleri olan ve her biri başka bir köşede mışıl mışıl pinekleyen bir sürü birbirinden tatlı kedicik vardı etrafta.

Denize nazır olan masalı banklarda, kendi getirdikleri yiyeceklerle, püfür ağaç gölgesinde ailece kahvaltı yapanlar, oraları tutmak için kim bilir sabahın kaçında gelmişlerdi bilinmez ama eminim aldıkları keyife değmiştir:)

Sizler-bizler, evden çıkmaya üşenirken, birileri çok fazla masraf etmeden de hayatın tadını çok güzel çıkarıyor kendince... Feyz almak lazım herhalde:)

 

www.usengecsef.com
www.facebook.com/usengecsef
www.twitter.com/usengecsef
www.instagram.com/usengecsef 

 
Toplam blog
: 230
: 5958
Kayıt tarihi
: 03.04.13
 
 

Öncelikle "Üşengeç Şef"e olan ilginiz için sizlere teşekkür ederim. "Şef" denilince aklınıza heme..