Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '14

 
Kategori
Deneme
 

Bir delinin günlüğünden!..

Bir delinin günlüğünden!..
 

 

“Söylesene dayı; umarcasına heveslendiğin, varamadığında kıvrandığın, işte tam şurandan sızlandığın bir gidişin oldu mu? Ya dönüşün, yoksa orada mı kaldın?”

“Teker teker sor çocuk! Çok kez gittim. Döndüm de; ama kalamadım! Suyun üzerinde sekmek gibidir gidişler! Ve batışı taşın, kalmak! Dönmek ise birinin taşı suyun altında bulup kıyıya atmasını beklemek sanki.”

“Önemli olan kıyıya tekrar dönebilme umudu mudur yoksa o birinin kim olduğu mu?”

“İkisi de değil. Sekip de batan taşlarla, dalgaların taşıdığı taşlar farklıdır. Ve taşın kaç kez sekeceğini belirleyen nedir, suyun durgunluğu mu yoksa taşın düzgünlüğü mü! Bir fazla ya da az sektiğinde batacağı noktanın hakikati; ancak evrenin nedenleriyle sorgulanabilir! Kaçı kıyıyı bilmeyen, kaçı sekip de batandır! Kıyıyı bilmeyenin umudu geldiği derinlere dönmektir, sekip de batanın merakı ise onu kıyıdan atanla kıyıya atanın neden elinde tutmadığıdır!”

“Taşı kıyıdan atanla kıyıya atanın neden elinde tutmadığı önemlidir de o elin kime ait olduğu önemli değil midir? Ne suya ne de kıyıya atılması doğru değil ise kalmayı arzuladığı avuç mu doğrudur?”

“Her sekişte biraz daha uzaklaşırsın atandan oysa kıyıya doğru sekmezsin! Aynı kişi midir atan yoksa farklı mı! Aslolan, atma eylemidir; sorgulanan ise kalmazlık! Tutunamadıktan sonra avuçta, ne önemi vardır atanın!”

“Önemsizse bu kadar atan, ne önemi vardır avuçta tutunmanın?”

“Jon tünemiş yine başına çocuk! Evrilen duygularınla kalıcı olursun, Dekartçı şüphelerinle değil.”

“Vayy!! Pragmatik saldırılarının realist savunmama çarpması mı kızdırdı seni Olimposlu? Bilinçaltını uyarıyorum, farkında değil misin?”

“Belli ki kuramcı rasyonelliğin; emeklemeden yürümeyi, adadan önce kıtayı keşfetmeni öğütlüyor sana!”

Ben bir ağacım; ama büyük bir ağaç. Dallarım var. Sen de o dallardan birisin demişti bilge dostlardan birisi.”

“Oo, ne sıkı tekme dogmalarına!”

“Hoşuna gitti bakıyorum! O’nu bir ağaç kabul etmezken ben, nasıl dalı olabilirim!”

“Dal gibi fidanken dalları olan ağaç olabilirsin ama!”

“Çokçul belitlerine fazla güveniyorsun dayı! Son okuduğum kitap, “Why Nations Fail”de ülkelerin zengin ya da fakir olma nedenleri farklılıklarıyla anlatılırken mercek altına alınan üç hipoteze mükemmel antitezlerle cevap veriliyordu! Yaptığımız şu konuşmayı aynı bağlamda değerlendirdiğimde seni -kaotik algıyla öznel olgunun savunucusu olarak gördüğümden- “Extractive-Çıkarıcı,” kendimi ise -çoğulcu düşünceyle duygunun odağını destekleyen- “Inclusive-Kapsayıcı” olarak tanımlıyorum!”

“Omzundaki de Chiang mı? Kuş beyinli martılarını da al, toz ol gri sofist! Üç kuruşluk akıl bıraktın, o da kalan ömrüme lazım!”

“İncecik bir fidanken ağaç olabilirim; ama dallarımdan önce ne ağacı olacağımı bilirim dayı!”

 

 
Toplam blog
: 462
: 1159
Kayıt tarihi
: 07.03.09
 
 

Ne güzel bloglar yazdık, ne muhteşem dostluklar kurduk; onlar kaldı baki... ..