Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ocak '19

 
Kategori
Anılar
 

Biz Onların İnsanlarıyız

Annem Birsel Oğuz’dan ( emekli öğretmen, yazar ) bir anı...

------------------------------

İlk gençlik yıllarımda bir ameliyat geçirmiştim. İyileşme evresini annemlerin Kuşadası’ndaki yazlık evinde geçiriyordum. Birgün deniz kıyısındaki bir çayevinde arkadaşımızla sohbet ederken birden kucağıma ‘pat’ diye bir şey atladı. Karın bölgemdeki ameliyat yerimden korkmuş olmalıyım ki bayılmışım. Gözümü açtığımda kucağıma atlayanın bir ‘kedi’ olduğunu öğrendim. Çocukluğumdan beri zaten kedilerden korkuyordum. Bu olaydan sonra daha çok korkmaya başladım.

Çocukluğumda bir komşumuzun kedisi ve yavruları vardı. Annemle onlara gittiğimde her divanın altından bir kedi çıkardı. “Miyav” diyerek bana kuyruğunu dokundurmalarından ödüm kopardı. Kedileri var diye onlara gitmek istemezdim. Bendeki bu korku ileri yaşlara kadar devam etti. Elimde değildi, korkuyordum işte.

Bir gün bir aile dostumuzun annesi öldü. Eşimle ziyaretine gittik. Dostumuz yalnız bir insandı. Badanacılıkla geçimini sağlıyordu. Çok sayıda kedileri vardı. Bize her gelişinde kedileriyle ilgili anılarını anlatırdı. Başsağlığı için gittiğimizde evinin bahçesi kedilerle doluydu. Korktuğumu bildiği için onları bahçeye çıkarmıştı besbelli. Neden bir tane değil de çok sayıda kediyle ilgilendiğini hep merak etmiştim, ama soramamıştım. O gün, “bahçendeki bu kedilerin hepsi de senin mi?” diye sordum. O, “hayır, onların çoğu sokakta ilgilendiğim, sevip okşadığım, yiyecek verdiğim kediler” dedi. Ben merakla, “şimdi neden buradalar” diye sordum. “Hepsi arkamdan benimle geldiler, bahçeme girdiler” dedi. Şaşırmıştım. “Şaşırma, bana başsağlığına geldiler” dedi. Dostumuz yalnız bir adamdı. Bir ailesi yoktu. Belli ki mahallenin kedileriyle ve kendi kedileriyle mutlu bir dünya kurmuştu kendisine.

Anlatmaya başladı: “Bir kedim vardı eskiden. Adı ‘Rintintin’di. O kedimi çok severdim. O da beni. Zamanla ihtiyarladı. Birgün eve geldiğimde onun durumunu beğenmedim. Bir garip yüzüme bakıyor, hırlıyor, mırlıyor, birşeyler söylemeye çalışıyordu. Okşadım, sevdim Rintintin’i. ‘Keşke dilinden anlasaydım’ dedim. Yüzüme baktı, baktı. Usul usul yürüyerek, bahçeden çıkıp gitti. Anlam veremedim. Çok yorgundum, erken yattım o gün. Sabahleyin uyandığımda onu yerinde ölü buldum. Göz yaşlarımı tutamıyordum. Demek ki yorgunluğumu anlayıp gitmiş, ben uyuduktan sonra eve gelmiş ve ölmüş, dayanamayacağımı bildiği için ölümünü bana göstermek istememişti. Meğer gece kedim bana veda ediyormuş da anlamamışım” dedi, gözleri doldu.

Öylesine duygulu anlatıyordu ki, ben de eşim de gözyaşlarımızı tutamadık. Zeki Usta’nın kedisine olan bu sevgisini, düşkünlüğünü sonraki yıllarda beslediğimiz ‘muhabbet kuşumuzda’ yaşayınca onu daha da iyi anladım. Artık kedileri de, köpekleri de seviyorum. Hatta kedilerle ilgili araştırma yapacak ve yazılar yazacak kadar. Hele bazı insanları tanıdıkça, kedilere ve tüm hayvanlara daha çok ısındım. Hiç olmazsa gördükleri sevgiye, sevgiyle cevap verebiliyorlar.

Narin fiziği, efsunlu gözleri ve tavırlarıyla güzelliği, cazibeyi, gizemi ve kadını simgeleyen kedi; bağımsızlık, kişilik ve doğallık gibi güçlü karakter özelliklerine sahip. Ufak boyu, özerkliği, oyunculuğu ve temizliği, onu çağımızın çalışan ve apartmanda yaşayan insanının ideal arkadaşı haline getirmiştir. Ama bilinen 9 bin yıllık tarihi boyunca kuralları hep kedi koymuştur.

Onlar bizim kedilerimiz değil, biz onların insanlarıyız...


Not: Annem Birsel Oğuz’un bu yazısı, daha önce Aydın’ın yerel gazetelerinden “Yeni Kıroba”daki köşesinde ve ‘Güneşi Görebilmek’ adlı kitabında yayınlandı. Yazıyı, günümüzde ülkemizde acımasızca zulme uğrayan kediler ve tüm hayvanlara, onların bize sunduğu büyük sevgiye ve onları korumak için mücadele eden tüm sağduyulu insanlarımıza ithaf ediyorum.     

                

 
Toplam blog
: 30
: 349
Kayıt tarihi
: 06.01.18
 
 

Aydın'da dünyaya geldim. İlk ve orta öğrenimimi Aydın'da tamamladıktan sonra İstanbul Teknik Üniv..