Biz "Gâvura" Gâvur Deriz Kardeşim!

Meşhur Islahat Fermanı'nı ve devamındaki Tanzimat ilkeleri, ülkedeki ecnebilere öyleyisine ayrıcaklı haklar getiriyordu ki, halk bu durumu "bundan sonra gâvura gâvur demek yasakmış" diye yorumlamıştı.

Gerçekten de Osmanlı'nın son dönemleri, Müslüman çoğunluğun, gayri müslim azınlık karşısında daha az hak sahibi olduğu dönemler olarak yaşanmıştır.

Gerek ekonomik hayat, gerek kültürel hayat ecnebiler için daha elverişli olmuş, yerli halk bunların çoğundan yeterince yararlanamamıştır.

İttihatçıların herkese "Hürriyet" vaad ederek gerçekleştirdikleri Meşrutiyetler de, aslında yabancı azınlığın istekleri doğrultusunda çalışmış, Müslüman halkın değerleri gözardı edilmiştir...Nerdeyse tamamı Mason olan İttihatçılar, yabancılara gösterdikleri hoşgörü (imtiyaz)ın yarısını kendi halkına göstermemiştir.

Gâvurluğa yeniden dönersek, kelimenin farsça gebermek sözcüğünden ya da Arapça kafir kelimesinden geldiği ve zaman içerisinde halk ağzında bu hale dönüştüğü söyleniyor... İkisi de olabilir, ben sözcüğün etimolojisi üzerinde durmayacağım, esas olan sözün bizim sosyal hayatımızdaki yeri ve anlamıdır.

Sanılanın aksine Türk halkı gâvur diye Müslüman olmayanlara demez... İlk bakışta böyle görünür ama aslında söz, İslama düşmanlık yapanlara ve zalimleredir. Yoksa, sıradan bir Hristiyan, Ermeni, Rum veya Musevi'ye gâvur denmez... Diyen varsa o bilinçsizce söylenmiş bir sözdür.

Bugün de durum aynıdır: Ne Alman soyu, ne Ruslar, ne Amerikalılar ne Hristiyanlar ne Yahudiler bizim için gâvur değildir... Adam Müslümana düşmanlık etmiyorsa, insanlara zulüm yapmıyorsa, dünyayı ve içindekileri kendi menfaatleri için katletmiyorsa niye gavur olsun...

Nice merhamet sahibi Hristiyanlar var ki devletlerinin haksız tutumlarına karşı çıkıyor... İsrail siyonizminin zulmünü protesto eden nice Museviler de bulunuyor... Bunların gayrı müslim oluşu onları gavur yapar mı?.. Hayır yapmaz!

Hatta, sözümona öyle Müslümanlar var ki, gavurluğun alasını yapmaktadır... Yani şu Beşer Esed'in yaptığına ne diyeceğiz gavurluktan başka... Adam, milyonlarca masum Müslümanı ya katletti yada sürgüne gönderdi; bu kadar gavurluğu hangi gayri Müslim yapmıştır!

Anadolu'da zalimliği ile ünlü nice Türk (Müslüman) adamlara da gavur sıfatı takılır zaten... Burada da amaç adamın dini inancı değil, insanlara yaptığım zulüm ve haksızlıklardır.

Esasen, gavurluk; bencilliğin, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya tapınmanın, insanları sömürerek semirmenin ve zulmü ve haksızlığı politika sanmanın sonucu ortaya çıkan bir Şeytani haldir... Bu hale düşmüş kişinin neye inandığının (inandığını iddia etmesinin) hiç önemi yok... Çünkü bunları yapan birinde Allah inancı olması zaten söz konusu değildir.

Zira, Allah inancının olduğu yerde gavurluk olmaz... Ya da daha doğru ifadeyle gavurluğun olduğu yerde Allah inancı bulunmaz... Olsa olsa iddiası bulunur!

Biz "Gavurdan dost, domuztan post olmaz" derken de diğer din ehlini değil, bu zalimleri kastetmişizdir. Yoksa, nice gayri Müslimle yıllarca bir arada dostça yaşadık ve hala yaşıyoruz.

Biz onlara "Leküm diniküm veliyedin=Sizin dininiz size bizimki bize" deriz o kadar... Ama gavurlara karşı tutumumuz her zaman onlarla mücadele etmek olmuştur...

Eğer, elimizle yapabiliyorsak elimizle, elimizle yapamıyorsak dilimizle, onu da yapamıyorsak içimizden lanetleyerek şu sözünü ettiğim gâvurlarla mücadele ederiz.

Dünyanın zulümden kurtulup adalete kavuşması; mazlumların acılarının dinmesi, açların karınlarının doyması ve hatta tabiatın tahrip edilmesinin önlenmesi bizim bu tutumuza bağlıdır.

Biz gâvurlara haddini bildirdiğimiz gün dünya tüm din ve inanç mensupları için daha yaşanır bir yer olacaktır... Vesselam!