Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Kasım '16

 
Kategori
Dünya
 

Biz, "batılılaşmayı, çağdaş sandığımız ülkeler arasına katılmak" için istedik... Ama...

Biz, "batılılaşmayı, çağdaş sandığımız ülkeler arasına katılmak" için istedik... Ama...
 

Terörle mücadele etmeyi kesersek, Avrupa Birliği, "buzlarımızı çözüp" bizi "donmaktan" kurtaracaklar(!?)


...ONLAR, BİZİ YANLIŞ ANLADILAR; SANDILAR Kİ, ONLARA "RAM" OLACAĞIZ  VE ONLARA "BİAT" EDECEĞİZ...

Başlarda, bunun böyle olduğunu pek anlamadık; ama, "batılılaşma macerası" günümüze yaklaştıkça "uyandık"... Bu sefer, onlar için değil de kendimiz için "devam ettik" bu maceraya... Hem "Osmanlı Dönemi'nde" hem de "Cumhuriyet Dönemi'nde"...

İstedik ki, ülkemiz ve insanımız daha çağdaş, daha demokratik olsun... Daha iyi bir yaşama kavuşsun... Biz hep istedik; ama onlar ise, bizi hep yokuşa sürdüler...

Üstelik bizimle dalga geçer gibi, Avrupa haritasında zor bulunabilecek küçücük ülkeleri ve bu arada Kıbrıs Rum Kesimi'ni de aralarına kattılar...

Daha neler neler yapmamızı istediler bizden... Sanki, Türkiye, Avrupa Birliği'nin, henüz ilkokula giden öğrencileri...

"Oturduğunuz bu daire, sizin için çok geniş; bir oda "Kürtlere "bir oda da "Ermenilere" verin... Gül gibi geçinirsiniz" diyorlar...

Ben de onlara, "baş parmağımı, işaret parmağı ve orta parmağımdan ileriye uzatarak "Nah!" diyorum...

*

Konuya, ilgisi olması nedeniyle bir anımla başlayayım...

Üniversite eğitimi almış olanlar bilirler; doktora eğitimi bittikten sonra, öğrenciler, farklı üniversitelerden gelen üç profesör karşısında, genel konularda bir "yeterlilik sınavı"ndan geçirilirler. Ancak bu sınavda başarılı olanların, "tez" hazırlamalarına izin verilir.

Ben de, böyle bir sınavdan geçtim. Sınavda, bana "Ortak Pazar'a girmeli miyiz?" diye bir soru soruldu... Aklımda kaldığına göre o yıllarda (doksanlı yılların başı), "Avrupa Birliği(AB)" adı henüz kullanılmıyordu.

*

O sıralarda, sanırım, bu konu, sonraki yıllara göre o kadar canlı bir tartışma konusu değildi... Herkes bir şeyler söylüyordu. Ama, halk arasında, "Ortak Pazar'a girersek ulusallığımız ve egemenliğimiz zedelenecek ya da ülkemizde,Türk bayrağı yerine Ortak Pazar bayrağı dalgalanacak... Bir Avrupa ordusu kurulacak, gençlerimiz orada askerlik yapacak..." gibi sözler dolaştığını hatırlıyorum... Çünkü, yine o yıllarda, siyasi ve toplumsal düşünce olarak "Amerikancılığımız", "Avrupacılığımızdan" daha fazlaydı, sanki... Ya da bana öyle geliyordu... Şimdi, nasıl acaba?

*

Önce, biraz düşündüm; sonra "Yaa!" dedim içimden, "Madem ki Atatürk, gerçekleştirdiği Avrupa benzeri, devrim niteliğindeki değişim ve dönüşümlerden sonra, bize Batı'yı ve o zaman için orada gördüğü çağdaşlığı, ulaşılacak hedef olarak gösterdiğine göre Ortak Pazar'a girmeliyiz; ancak ulusallığımıza ve egemenliğimize zarar gelmemesine de dikkat etmeliyiz" şeklinde yanıt verdim...

O günlerde olduğu gibi bugün de, kimilerince benzer tavır sürdürülmektedir... "Avrupa Birliği'ne karşı değilim, ama.." diye başlayan cümlelerin, "ama"dan sonra gelen diğer cümlelerde, AB'ye "girmenin" nedenlerini değil de; adeta "girmemenin" nedenleri sıralanmaktadır...

*

BATILAŞMAMIZIN NEDENLERİ....

-- Osmanlı döneminde, batılılaşma, "Osmanlı devletini ayakta tutabilmenin çaresi olarak" olarak düşünülmüştür...

-- Cumhuriyet döneminde ise, batılılaşma; üzerine "çağdaşlaşma" da eklenerek "uygarlaşmanın ve demokratlaşmanın" bir çaresi olarak düşünülmüştür...

Her iki dönemde de, "ülkemize ve toplumuza bazı kazanımlar" elde edilmiştir; edilmiştir ama batılılar bizi çok üzmüştür...

*

BATILILAŞMANIN GÜNÜMÜZDEKİ ADRESİ AVRUPA BİRLİĞİ(AB)...

Batılılaşmanın günümüzde adresi Avrupa Birliği(AB), bizi aralarına almak için, "bin dereden su getiriyorlar" ve  bizden, yerine getiremeyeceğimiz şeyler istiyorlar...

Örneğin(1) :

- Suriye ve Irak'tan size ne; orayla uğraşmayın...

- Suriye'nin kuzeyden Akdeniz'e PYD/YPG kontrolünde bir koridor açılmasına izin verin...

- Ortadoğu ve Kafkasya enerji kaynakları ile ilginizi kesin...

- Doğu ve Güneydoğu'daki Kürt siyasi hareketinin temsilcilerine ilişmeyin, yalnızca PKK adına hareket eden siyasi aktörleri muhatap alın...

- Ülkenin bir bölümünde, "kanton" benzeri yönetim düzeni kurulsun...

Devamla...(2)

- "Terörle Mücadele Yasası"nın değiştirilmesi...

- 2015'te kabul edilen "İç Güvenlik Paketi"nin gözden geçirilmesi...

- 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle yürürlüğe konan OHAL'ın kaldırılması...

- PKK'ya karşı "orantısız güç" kullanılmasına son verilmesi...

*

SONUÇ...

Avrupa Birliği(AB), Türkiye'de kanlı eylemler gerçekleştiren, başta PKK olmak üzere, tüm terör örgütlerine "kucak açan"  onlara "yataklık yapan" bir teşkilattır...

Bir örnek: AB'nin üyesi olan Almanya'da, Hamburg Eyalet Yüksek Mahkemesi PKK'lı bir teröristle ilgili kararda, "sanığın siyasi yaşamını 'saygı ile karşıladığını' dile getirip, tahliye kararı vermiştir". Duruşmadaki 70 kadar terör örgütü yandaşı, kararı alkışlarla karşılamıştır(3).

Türkiye'den bunları isteyenler, bize ayar çekeceklerine, biraz aynaya bakıp kendilerini görmelidirler... AB'nin bu isteklerine sıcak bakan, "HDP, PKK, FETÖ"ye ilaveten, Avrupa Birliği'nin aldığı kararları "haklı bulan" kimi siyasetçilerimiz ve kimi kendi insanlarımız da sayıyla hizaya gelmelidir...

Bilinmelidir ki, Türkiye, eskiden olduğu gibi, AB kapısında, "bizi de içeri alın" diye, esas duruşta bekleyen Türkiye değildir...

Türkiye'nin, başka müttefiklere katılması, "iyi mi olur, kötü mü olur", şimdiden bilinmez ama, bu konuda seçenekleri vardır...

*

SON DEYİŞ..."Acele işe şeytan karışır"

Ancak, hem AB'nin hem de Türkiye'nin, aralarındaki ilişkilerin daha da içinden çıkılmaz hale gelmemesi için sağduyulu davranmaları, "geri dönüşü olmayan" daha ileri kararlar almamaları ve 15-16 Aralık'ta toplanacak "AB Konseyi Zirvesi"ni beklemeleri gerekir...

cdenizkent

---------------------- :

(1) "Sabah.com.tr" / 9 Haziran 2016(Haber cümlelerini, anlamı aynı kalmak üzere, kendi yazı dilimle çeşnilendirmeye çalıştım)

(2)  Farklı, gazetelerden  ve haber sitelerinden seçtiklerim..

(3) Sabah Gazetesi, Gündem, s.24, 27 Kasım 2016. 

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..