Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '18

 
Kategori
İnançlar
 

Bize Aşk Gerek

Bize Aşk Gerek
 

Bir Aşk Ehlinin sözü ile yazıma başlıyorum!

Mevlana’nın Aşksız yaşama ki, ölü olmayasın; aşkla öl ki diri olasın.” sözleriyle bu büyük usta AŞKın kişiyi ölümsüzleştirdiğini ifade ediyor.

Mevlâna “İlahî aşk ateşi gelip de, kendinden başka ne varsa yakıp yandırırsa, işte o zaman gönlünde ne varsa, yanınca sevin, tatlı tatlı gül” sözleriyle aşkta esas olanın sevgiliden başkasını düşünmeme ve ilgilenmeme olduğunu anlatır. Aşkın varlığı, kalpte sevgiliden başkasını yakar ve yok eder. Aşkın aslı ‘yok olma, kendi benliğinden geçme’dir. Gerçek aşka ulaşanlar geçici aşklara meyletmezler. Hakiki AŞK, kalpteki diğer sevgilerin tamamını yok edecektir.

Her güzelliğin kaynağını AŞKa bağlayan Mevlâna şöyle der: “Aşk olmayınca, neşe ve sevinç artmaz. AŞKsız olursa, en güzel vücut bile salınamaz. Buluttan denize yüz damla düşer ama AŞK harekete gelmedikçe hiçbiri sedefte inci olamaz. Dünyanın her parçası AŞKtır. Eğer gökyüzü Aşık olmasaydı göğsü gönlü böyle saf lekesiz olur muydu? Eğer güneş de âşık olmasaydı onun yüzünde bir parıltı bu ışık olur muydu? Yeryüzü ve dağ âşık olmasalardı her ikisinin gönlünden bir ot bile bitmezdi. Eğer deniz aşktan habersiz olsaydı böyle dalgalanabilir miydi? Elbet bir yerde donar kalırdı.”

AŞKın hayat verdiğini, gönülleri yumuşattığını söyleyen Mevlâna Celalettin Rûmî, Divan’ında AŞKla ilgili şunları söyler: “Âşıkların gönülleri ateşe benzer, bedenleri mangala. Aşk uçuşuna dünya dardır. Aşkla, taş yürekler bile yumuşar, yumuşar da gönül taş bile olsa mücevher kesilir. Aşk yüreklere hayat verir. Aşk atına bin, artık yolu düşünme çünkü aşk atı pek rahvandır.”

Ben de kendimce AŞK konusuna da değinmek istiyorum.

Beden sorunsalı yaşayan,  emek sarf eden bir canlı yani özetlemek gerekirse insansının aşkın sahasına girmesi imkânsızdır. AŞKı yaşamak isteyenin, bedenini düşünme serüvenini gerilerde bırakması gerekir. Bedensel haz ve arzular, yada es geçilen her nokta kısır bir ağırlığın oluşmasına neden olur.
Nedense herkes Aşık olmayı seviyor da aşkın gerekli olan koşullarını hiç düşünmüyor.                            

Aşk bir beklenti değildir,  çalışarak elde edilen bir şey değildir. Aşk bir hedef de değildir. Aşka ayna olan AŞIK kendini orada gördüğünde artık dünyevi, manevi değerleri yükseltmek yüceltmek gibi istekleri sona ermiştir. Yorumları bitmiştir. Sadece aklında aşkı vardır. Onun için dünyevi yaşam öylesine değersiz bir yaşam biçimidir ki tarif edilemez..

‘Ben çok seviyorum’ demek, çok bağlı olduğunu ifade etmek aşkı anlatmaz. 

Eğer Aşkı gerçekten yaşayan biri varsa o kimseye biat etmek, hatta iman etmek gerekir.
Ama ben her zaman söylüyorum, konuşuyorum: “Benim çocuğum var, yok benim karım var, yok benim kocam var, torunlarım var” deyip “bu yaştan sonra bana aşk ne gerekir ki” diyenlerin zaten bu konularla işi olamaz. Aşk buralarda dolaşmaz, aşkın alanı değil bunlar.

Aşkın yaşamında ayıp olmaz. Aşkın alanında bana ait diye bir şey, sana ait diye bir şey olmaz. Aşkın dini sensiz ve bensiz olmaktır. Bir aşık hiç bir zaman ‘ben yaptım’ demez.  Düşünce boyutu ile daima sevdiğini gözetmesi onun için yeterlidir..

O hiç ses vermez. Ama bir şeyi idrak ederek anlar. Aşk bir yaşamdır, bir rivayet değildir. 

Aşkta yaşam endişesi yoktur. Güdülme kaygısı yoktur. Benlik yok ki nasıl güdülme kaygısı olsun.. Muhammedilerde de böyle bağlantı yoktur. Muhammedilerin hiç biri birbirine bağlı değildir. Muhammedilerin tümü AŞKı yaşar.

Bir aşığın yaptığı akıl almaz hareketler, ibadet diye kabul edilmelidir. Onların akla-mantığa sığmayan açılımlarını hediye edilmiş bir yaklaşım gibi algılamak şarttır.. Aşkın zulmetmesi şeklinde, mutlak manada yüceltme olarak kabul edilir.  Aşkın aşığa beşer üstü davranışlarından, aşık keyif alır. Hatta keyif almak için muziplik yapar. Ama âşıksan, böyle bir şey gerçekleşir. Ve aşığın da her dediği olur..

Işte bu tür yaşam indinde olanların hali AŞK diye tanımlanır. Bu dünyada aşksız-sevgisiz ölen, hakikaten yetimdir, yetim olarak gitmiştir. Bu sözü beşeri anlamda dillendiriyorum, ilahi manada değil.

Bizler en azından sevgiyi tadalım isterim. Yani bakış açımızı sevgi üzerine kuralım inşa edelim. Ve değerlendirmelerimizi buna göre yaparsak belki imanın şartlarını yerine getirmiş oluruz. Çünkü aşık için cehennem de bir cennet. Araf ehlinin yaşamına bakın, ne demek istediğimi anlayacaksınız.,  Bize göre cennette kudretini koyuyor Allah. Başka yerlerde bu özelliğini açığa çıkartıyor.... Her zerrede kendisi varsa Her zerrede kendisini seyreden kendisi. Evrensel bilgi-data bunun böyle olduğuna işaret ediyor. Her surette, her sanal benlikte kendisini seyreden O. Ve sen  o sanal benliği sahiplenerek, aşka ihanet ediyorsun. En büyük nankörlük bu olsa gerek..


Ahmed F. Yüksel

facebook.com/ahmedfevzi.yuksel
instagram.com/sufafy
twitter.com/sufafy

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..