Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Eylül '16

 
Kategori
Blog
 

Blog-yaşamak: İnsan niye yaşar?

Blog-yaşamak: İnsan niye yaşar?
 

İnsan ne için yaşar?
 
Sözgelimi, insan bu dünyada Milliyet Blog’da yazı yazmak için yaşayabilir mi? 
(Bazıları için belki…!)
 
Hadi bakalım bu soruya kolayca yanıt verin…
İnsan ne için mi yaşar?? …Hımm… Elbette çoluk çocuk sahibi olmak için…! Acaba…?
İnsan ne için yaşar?
Okuyup yazmak, bir iş tutmak için yaşar… !?
İnsan, sevmek, aşık olmak , evlenmek , yuva kurmak için mi yaşar..?
 
Bana göre , doğrusu bu sorunun doğru dürüst bir cevabı yok.
Belki de herkesin cevabı kendine göre…
Belki de insan ölemediği için yaşar. Bazıları için öyle değil mi? 
Yaşamak istemeyenler; artık bu kadarı da fazla diyenler yok değil mi? Var.. Var…
 
Soruyu tersten sormak da mümkün? 
İnsan savaşmak için yaşar mı?
Örneğin, mesela..!?? ( Türkçeciler ayağa kalksın..!!) Bir adamı öldürmek için otuz yıl hapishanede yatar mı?
 
Bir insan, ölüm yatağında, kırk yıl başka insanların kendisine bakmasına nasıl dayanabilir?
Dünyada yaşamanın nice aşırı uçları vardır!
Sanki sanırız ki, her şey çok kolay… Ekmek elden su gölden… Babamız annemiz getirir biz yeriz… (Üstelik bir de şikayet ederiz,) (az getiriyorlar, az veriyorlar , diye..) Evden kaçar , dağlara çıkarız. Bazılarının dağa kaçış nedeni bu mudur?
 
Yoksa biz, yaşamak için kandırılıyor muyuz? Nasıl?? 
İşte, “hayat çok güzel bir şey, yaşamaya değer bir şey… Zaten yaşamasaydık, garanti Cehennemin dibini boylayacaktık… Çünkü kuşkusuz hepimiz günahkarız ve bu günahlarımızı dünyadaki hiçbir dua, hiçbir hoca temizleyemez… Biz doğru …dibine gideriz. Onun için direnmeliyiz. Yaşamalıyız…. Çünkü başka çaremiz yok. Bizi kurtaracak, hiçbir torpilimiz yok… Yapamazsak, yaşayamazsak; yaşamasını bilmezsek doğru Cehennemin dibine… Zaten bütün hacılar da, hocalar da böyle söylemiyorlar mı..? Biz beceremiyoruz, onlar gibi yaşamayı… Öyleyse … Doğru , tamunun dibine… Cumbur lop…! !!
 
Aslında böyle olmamalı… Bazıları çabuk bıkıyorlar ama, dünya hala çok güzel… Gezilecek, görülecek çok yer var. Koklanacak çok çiçek var… Ama biz derin kaşıntılar içinde , dünyanın hiçbir güzel yanını görecek durumda değiliz… Öyle efkarlıyız; öylesine derin elemler içindeyiz ki … İşte o kadar olur. Kimse  bizi tutup kolumuzdan  gayya kuyusundan çıkaramaz… Ve düştükçe düşeriz… Gittikçe gideriz…
 
Belki de bizi gönendiren bir tek özellik vardır. Çukura düşerken yalnız değiliz, bizim gibi Tamuya gelenlerin sayısı olukça fazla… Gibi görünür bize. Oysa giderken yalnız gideriz. Onun da pek farkında değilizdir.
 
Yaşar Hoca’nın dediği gibi : “O gelinceye kadar biz buradayız; o geldikten sonra zaten biz öte yakadayız…!” Kime ne.?
 
Niçin yaşıyoruz? Bu soruya net bir yanıtınız var mı? 
Doğacak torunumu görmek için yaşıyorum…
En güzel resmimi yapmak için yaşıyorum…
Galatsaray’ın Beşiktaş’ı yendiğini görmek için yaşıyorum… Acaba..??
Bazen gerçek  bir neden yoktur da, bazı geçici nedenleri biz mi uyduruyoruz ne?
Ben ölemediğimden yaşıyorum, diyen açık kalpli bir piri fani var mıdır? Bilmiyorum. Belki var. Ama galiba hep, yarın ki gün için  umutlarımız için yaşıyoruz.
 
“Yarın mutlaka Ahmet’i tavlada yeneceğim… O gününü görecek!” Bu mudur?
Bazen budur bazen, bunun kadar saçma bir şey…
“Yarın Rasim’in dönerinden bir kez daha yiyebilmek için yaşamak istiyorum. Yarını mutlaka görmeliyim. Yarına çıkmalıyım…!? Hay Allah… Bazen bundan da daha buhtan nedenler için yaşamak isteriz. Yarına çıkmak isteriz.
Bazen de yarına çıkma nedenini ussallaştırmak isteriz:
“Yarabbim, yarın beni sevgilimle barıştır, ondan sonra öldür..!” Hadi canım sende… Ondan sonra ölmeyi kim ister.
 
Ve nihayet… 
“Yarın, MB’da en son yazımı yazayım da…” Dostlara elveda diyeyim de… Ondan sonra… Ne olursa olsun…. Diyebiliyor muyuz??
 
Sahi biz ne için yaşıyoruz? 
Yaşadığı sürece bu soruyu gerçekten, açık yüreklilikle kendine soran var mıdır?
Bazen kendi kendi kendime soruyorum… Ama yanıtı hiç de kolay değil…:
 
Ben ne için yaşıyorum?
“İnsan olmak için…!”
Ondan sonra gelsin öteki sorular… Ve saçma sapan yanıtlar!
 
Sahi siz ne için yaşıyorsunuz?
 
Yoksa şu harbin sonunu görmek için mi??
Yoksa hiç umut yok mu??
 
Yoksa siz yaşamak için mi yaşıyorsunuz..? Ha haaayy… Demek ki geldik zurnanın zırt dediği yere… Hele bakalım, çöküp bir kez daha düşünelim… Niye??
 
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..