Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mart '08

 
Kategori
Blog
 

Acaba kim?

Acaba kim?
 


Hayat sahnesinde rol alanlar, ve bilenler oyunun kurallarını, verirler yaşam denen oyunun hakkını...
Herşey aynı olamasın dedi Sevgili Alev Meisel, Sevgili Şükrüye Kayhan tuttu farklılığın bir ucunu. Öbür ucunu yakaladı Sevgili Tijhal ve oyun başladı. Sevgili Mustafa Mumcu, Sevgili Mudo tutup topu Sevgili Zeynep Gülay Kibaroğlu'na attılar... Bilmece oyunu olsa da adı Renk kattılar, sıradanlığa fark attılar... Ve tuttum topu, bakalım kime atarım...

''Genelde “bilmece” olarak söylenmesine karşın Anadolu’da asal, elçim, masal, mat, metal, tapmaca, bulmaca, hikaye, söz, bilmeli, metal, tanımaca, fıcık, dele, gazelleme gibi adlarda verilmektedir. Türkiye dışındaki Türklerde ise başvatkıç, bilmece, jumbak, mat, sir, tabışka, tabışmak, tabuşturmak, tapkış, tapmaca, tapişmak, tepişmak, yomak gibi adlarla ifade edilmektedir. Divanü Lügati’t Türk’te de bilmece kavramı ve ona yakın kavramları ifade eden tabuz, tabuzgu, neng, tabuz gok, tabzuğ, tabuzgu, tapzugug kelimeleri bulunmaktadır.

Çok eski çağlardan beri yaşayagelen bilmece sorma geleneği günümüzde de sürmektedir. Bilmeceler, çok eskilerde, savaşlarda karşılıklı sorularak savaşmadan bilen tarafın galip geldiği, kan dökmeden savaş kazanılan bir bilgi yarışması olarak işlev yapmıştır. Masallarda sıkça rastlanan dev veya başka yaratıkların, bilmecemsi soruları, padişahların kızlarını verecekleri kişilere bilmece sorarak bilgi yarışı yapmaları, birçok mitolojik olaylarda bilmecelerin çözümüyle olayın iyi bir şekilde sonuçlanması bilmecenin eski toplumlardaki önemini göstermektedir. '

İşte o;

Benim bildiğimi herkes bilir. Herkesin bildiğini o bilir... Benim sevdiğimi herkes sever. Herkesin sevdiğini o bilir....
Hayatı yudum yudum içmiş, dokunmuş, görmüş, hissetmiş... Ağustos böceği olmuş yazı sevmiş. Kardelen olmuş kışa sevdalanmış... Söyleyecek öyle çok şeyi varmış ki, yazmış yetmemiş, şiir olmuş, şarkı olmuş, resim olmuş...

Hakkın yanında, haksızlığın karşısında durmuş... Haksızlığa ateş, hakka su olmuş...
Yüreğine dünya sığmış... Yüreği dünyaya dar gelmiş... Göz yaşı kahkahalarına karışmış... Gün olmuş bahar, gün olmuş kara kış... Yaşama sevdasına dönmemiş sırtını.
Keşfetmeyi keşfetmiş. Ezberlerini bozmuş. Her uzatılan eli tutmuş. Yüreğine konuk etmiş ve hep konuk kalarak yüreklerde...

Sevda mı yazar, yalan mı bozar? Yüreği kar beyaz bulut iyiye, güzele, doğruya, dosta. Dili keskin bıcak kötüye, çirkine, yalana, riyaya...

Güzel anne, hem anne hem baba... Hem kardeş hem abla...

Bir şubat ortası; ''yaz kızım demiş susma. Haykır bildiklerini, anlat içindekileri... Yaz kızım, yaz ki paylaş'' demiş kendine... Ne varsa doğru bildiği, inandığı, yaşadığı, gördüğü, öğrendiği yazmış, paylaşmış, çoğalmış, çoğaltmış... Denizin kızı, dağların kızı, hayatın kaynağı... Hepsinden önemlisi cumhuriyetin kızı....


O bir yürekli insan... O bir hayat tutkunu... O bir dost... O bir insan sevdalısı... O bir iki üç dört...( Beyaz'a konuk olsa eminim böyle anons edilirdi ismi).

Bilenler bilmeyenlere söylemesin. Bilmeyenler arasın bulsun... Oyun başlasın...



ALEV MEİSEL http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=96221

ŞÜKRüYE KAYHAN http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=96790

TİJHAL http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=97331

MUSTAFA MUMCU http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=98161

MUDO http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=98765

ZEYNEP GÜLAY KİBAROĞLU http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=98511



 
Toplam blog
: 90
: 875
Kayıt tarihi
: 19.05.07
 
 

 Ama hayatın farkındayım. Hem güzel, hem acı. İyi midir farkında olmak? Yoksa iyi midir farkında ol..