Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '06

 
Kategori
Sinema
 

Ve karşınızda Büyük İskender!

Ve karşınızda Büyük İskender!
 

Türk sinemasının rekor sayıda filmle başladığı sezonda en çok merak ettiğimiz filmlerden birisi gösterime girdi. G.O.R.A' da izlediğimiz ''tek kişilik şov'' yerini daha iyi niyetli, paylaşılmış ve çok daha ciddi bir sinemaya bırakmış. Burası kesin. Fakat ''hokkabaz'' gerçekten ne kadar iyi bir film olmuş belki bu biraz tartışılır.

Cem Yılmaz milyonlarca iyi fikirle dolu. Fikirleri bir seferde ilginizi çekiyor ve odak noktanız oluyor. Bu tartışılır mı? Hayır. İtirazı olan? Sanırım yoktur. Peki, bu kadar çok iyi fikirle dolu olmak iyi bir film çekmeyi sağlar mı? Bunun için yeterli midir? Hayır.

Cem Yılmaz'ın bu işi çok ciddiye aldığı belli. ''Param var, çevrem var, pazarım var, 500 bin dolarlık sponsorum var, filmi ben çekmeyeyim de kim çeksin?'' diyebilirdi. Öyle dememiş. Disiplinli ve çok emek harcanmış bir çalışma var karşımızda. Eğer Cem Yılmaz söz konusuysa filmin özellikle karakterlerinin portrelerinin çok iyi çizilmiş ve oynanmış olmasını bekliyorsunuz. Bu noktada bana göre beklentiler fazlasıyla karşılanmış. Cem Yılmaz beklenen göz alıcı oyunuyla izleyiciyi fazlasıyla memnun edecektir. G.O.R.A'da olduğu gibi, her sahnede her diyalogda öne çıkma saplantısında değil bu sefer. Sadece oyuncu olarak değil kişilik olarak daha olgun bir Cem Yılmaz vardı bence. Kendisi filmin lokomotifi tabii ki, fakat filmin ışıltısını öne çıkarmayı başarmış. (ürünü öne çıkarmış :) çalıştığı ülke çapındaki reklamcılardan iyi deneyimler çıkarmış bence). Yardımcı rollerde ise, her daim Büyük İskender'in yanında yer alan ve ''on numara arkadaş'' diye tanımlanan ''Maradona'' karakterini canlandıran Tuna Orhan' a alkışlarımızı gönderelim. Bence kendisi ''on numara'' bir oyuncu. Sadece komedide değil diğer türlerde de çok iyi bir performans gösterebilir bence. Kendisini başrolde de izlemek isteriz. Daha önce Tuna Orhan'ı hiç izlememiştim, bu da benim ayıbım olsun. Özlem Tekin, yıllardır başka bir ''sahnede'' toz yutmasına rağmen çok ışıltılıydı. Mazhar Alanson'un tam olarak rolün altından kalkamadığını düşünüyorum. Bunun sebebi rolün çok ağır olmasıydı bence. Kendisi de yarı deli olduğundan olacak bazı sahnelerde düpedüz Mazhar'ı izledik. Özellikle Çanakkale'de giydiği kıyafetle Nişantaşı'nda dahi karşımıza çıkabilecek bir hali vardı.

Görüntü yönetmeni ve sanat yönetmeni ve diğer teknik ekip için küçük bir paragraf, dünya standarlarında bir iş çıkarmışlar hepsine tebrikler. Tema müziği çok başarılıydı. Web siteside filmle bütünlük sağlıyor, özekkikle hokka oyunununu oynamak çok zevkli.

Eleştirilecek taraflarıda var tabii. Bir kere iki saat bu hikaye için biraz uzun olmuş. Bu nedenle tempoda düşüşler meydana gelmiş. Film komediden melodrama, oradanda drama çok ani kıvrılıyor. Bana göre virajlar biraz sert olmuş!Nicholas Cage'in oynadığı ''Match Stick Man'' filmi ile ciddi benzerlikler de mevcut. Sağ gösterip sol vurmak, ve bütün bunları sevimli bir kızın masumiyetine sığınarak yapmak iki filmin ortak özellikleri. Özlem Tekin'in düğünde kaybolduğu sahne ise kimse kusura bakmasın ama tam anlamıyla bir Woody Allen filminden araklanmış.

Bazen birisiyle tanışırsınız adamın muhabbeti çok iyidir. Çok iyidir, çok eğlendirir, iyi hikayeler anlatır ama laf bir yere bağlanamaz bir türlü. Hadi dersiniz içinizden, bağla artık. Hokkabazı izlerken bunu düşündüm. Cem Yılmaz'dan daha iyilerinide bekliyoruz. Karşımızda 33 yaşında üçüncü filmini yapmış bir genç adam var ve eğer sinemaya daha çok odaklanırsa ünü ülke dışınada çıkabilir.

 
Toplam blog
: 295
: 733
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Bugün ölseniz mesela, ya da hafifletelim biraz hadi, bu giriş çok karamsar oldu. Bugün ortadan kay..