Bilin bakalım o kim? 2/5

Alev hanımın başlattığı oyun ilk 10 bölümünde hızlı bir şekilde ilerledi. Belli bir zaman sonra ise belli kişilerin arasında oynanmaya başladı. Daha önce bu oyuna katılan bazı arkadaşlarımız da işlerinin yoğunluğu nedeniyle bu oyuna katılamadılar. Bu oyun devam ederken, benim “Bilmeceler kabusum oldu.” başlıklı yazımın son paragrafında kısaca söz ettiğim blog yazarlarının, yazdığı bloglardan karakter tahlili önerimi burada yinelemek istiyorum.

İsteyen kişiler bu yazıya yorum yaparak bu oyuna katılmak istediklerini yazabilirler. Kimsenin izni olmadan kişilerin karakter tahlillerinin yapılması uygun olmaz diye düşünüyorum. Bu konuda kaynaklar, kişilerin yazdığı bloglar, blog yorumları, grupları ve milliyet yorumları olacaktır. Bunların incelenmesi sonunda kişilerin olumlu yanları yanında, bilinç altındaki, belki de kendilerinin bile hatırlamak istemedikleri olaylar da su yüzüne çıkabilecektir. Kişilerin olumsuz yanları da burada yayınlanabilecektir. Bütün sonuçlar bu sonuçlara konu olan dayanaklar açıklanmak suretiyle yapılacaktır.

Karakter tahlili yapmak yalnız benim tekelimde olmayacaktır. Aramızda psikologlar ve benim gibi bu konuyla yakından ilgilenen kişilerin de olduğunu biliyorum. Onlar da istedikleri takdirde, kişilerin karakter tahlillerini yapabileceklerdir. Kabul edildiği takdirde bu çalışma biraz zaman alacaktır. Çünkü gerektiğinde bütün blogların okunması gerekecektir. Bu arada geçen gün bir blog yazısıyla ilgili bir gözlemimi anlatmak istiyorum.

Bir bayan blogger arkadaşımız, “Cinsel doyumsuzluk ve peşinden gelen bilinçsizlik başlığı” altında bir blog yazmıştı. O arkadaşımızın bu yazısını okuduktan sonra, kendisiyle ilgili tanıtım yazısını okuyunca şaşırdım. Kendisi tanıtım yazısında 1997 tarihinde evlendiğini ve 1996 ve 2000 doğumlu iki oğlu olduğunu yazıyordu. Evlenmeden evvel çocuk sahibi olan biri böyle bir yazıyı nasıl yazar? diye düşündüm. Bu yazıya yaptığım yorumda ise “Çocuğunuzun doğum tarihi 2006 olmasın sakın? Bu durum yazdığınız blogla çelişiyor” diye yazdım. Sonra da yazdığım yorum için pişmanlık duydum. Blog yazarı arkadaşımız benim bu soruma, sana ne? diye de cevap verebilirdi. Ama korktuğum olmadı. Gerçekten çocuğunun doğum tarihi 2006 yılıymış. Kendisi tanıtım yazısında yanlışlıkla 1996 diye yazmış, sonra da düzeltememiş. İsteyen arkadaşlar blog yorumlarımdaki 3. sayfaya girip, ilgili blog başlığını tıklayarak, blog yazısını okuyabilirler.

Bloglardan karakter tahliline çok sıcak bir örnek daha vermek istiyorum. Bunu Serap hanımın affına sığınarak yazıyorum. Ben Serap hanımın bloguna ilk doğru cevabı verdikten sonra, yorumumu yazıda göremeyince, ana sayfam blog yorumlarımdaki yorumuma tıkladım. Ancak buraya tıkladığımda karşıma Serap hanımın blog yazısı yerine milliyet blog ana sayfası çıkıyordu. Bu sonuç, Serap hanımın benim yorumumu okuduğunu fakat sonra yanlışlıkla sildiğini gösteriyordu. Kendisine bu durumu hatırlatan bir yorum yazınca, kendisi yorumuma verdiği cevapta nazik bir dille 2 defa, yorumumu silmediğini fakat sayfasına tekrar bakacağını belirtti. Daha sonra ise kendi yaptığı yorumda ise hata yaparak yorumumu sildiğini söyleyerek yeni bulmacayı benim hazırlamamı istedi. Bu nedenle kendisine teşekkür ederim.

İnsanlar çocukken bir kabahat işlediklerinde, örneğin yanlışlıkla bir şey kırdıklarında, büyükleri kim kırdı bunu? diye sorduklarında, ilk verdikleri cevap ben kırmadım şeklinde olur. Bunun nedeni içgüdüseldir. Çocuk o anda cezalandırılacağını düşünür ve bu şekilde cevap verir. Burada anne ve babaya çok büyük iş düşer. Anne baba veya öğretmenleri pek hoşgörülü olmayan çocuklarda bu davranışlar daha sık görülür. Çocukluktan gelen bu tip alışkanlıklar yetişkinlerde de görülebilir. Onun için psikologlar, kişilerin çocukluklarına inerek durum tespiti yapmaya çalışırlar. Hiçbirimiz aksini söylesek bile tenkit edilmeyi sevmeyiz. Zaman zaman tenkitlere karşı tepkimizi koyarız. Ancak bazı tenkitlerin yararımıza olduğunu öğrendiğimizde bu tepkimiz, minnettarlığa dönüşür.

Eğer bu önerim ilgi çekerse karakter tahlilleri böyle sonuçlar yaratacak. Belki kişiler üzülecek ama bu tahliller hiçbir zaman kişileri kırmak amacıyla yapılmayacak.

Bu arada Serap hanımın diğer bloglarını okuduğumda, kendisinin çocukluğunda yaramaz olduğunu ancak şimdi evine ve ailesine çok bağlı, duygusal ve çevresinde çok sevilen, yardımsever biri, örnek bir insan olduğu sonucuna vardığımı da ekleyebilirim. Bu arada kendisi blog yazısını ilk yayına verdiğinde kategoriyi değiştirmeyi unuttuğundan yazı uzun süre kendi kayıtlı olduğu “Günlük yaşamlar” kategorisinde yayınlandı. Çünkü sistemde yazdığınız yazının kategorisini değiştirmezseniz, yazınız kayıtlı olduğunuz kategoride yayınlanır. Ancak daha sonra fark edip, kategoriyi değiştirince, yazı blog kategorisinde yayınlanmaya başlandı. Bu durumda Serap hanımın son bir hafta içersinde birçok şeyi aynı anda düşünmeye çalıştığını ve bu yüzden de biraz dalgın olduğu sonucuna varabiliriz. (Umarım Serap hanım bana kızmıyordur.)

Buraya kadar yazdıklarımın amacı kesinlikle kimseyi kırmak değil, sadece bir gözlemcilik örneği vermekti. Eğer yazımın başında teklif ettiğim oyun benimsenirse nasıl bir durumla karşılaşacağımızı göstermek istedim.

Neyse gelelim şimdiki oyunumuza. Çok kısa soracağım. Son zamanlardaki bilmeceler, daha çok tanıtım yazısı özelliği taşıyor ve cevaplar çok çabuk bulunuyordu. Ben bu defa bilmece özelliğine daha fazla yer vereceğim.

Aradığımız kişinin de karakter tahlili yapma potansiyeline sahip olduğunu tahmin ediyorum.. Kendisi buraya yazmaya başladığında kendi gerçek ad ve soyadını kullanıyordu.

Şimdi ise başka ad ve soyadı kullanarak yazılarına devam ediyor. Şimdi ben aradığımız kişinin kullandığı isimleri şifreli olarak yazıyorum. Bu isimlerden biri gerçek adı ve soyadı, diğeri ise bloglarda şimdi kullandığı ad ve soyadı. Şifrenin anahtarı ise fotoğrafta gördüğünüz kitabın içinde gizli. Define aramayı sevenler ile gazete eklerindeki bulmacaları çözmeyi sevenler cevabı kolayca bulacaktır. Haydi bakalım kolay gelsin.

Feb Fsefmfs

Lxbo Zjo