Zarif "Deniz Atı"

Deniz atı ya da bir başka adıyla "deniz aygırı" denilen bu küçük narin balık, her ne kadar boyu 10 santimetre civarı gibi hayli kısaysa da, şekil itibarıyle, tarih öncesi devirlerde yaşamış bazı deniz canavarlarını andırır.


Deniz atı, Avrupa' yı çevreleyen denizler de dahil olmak üzere, yeryüzünde bulunan bütün denizlerde yaşamını sürdürür.


Sandalcıların konuşlandığı sahillerde, sandal çekeklerinin veya iskelelerin kazıkları etrafındaki yosunlar arasında, onlara rastlamanız sürpriz olmaz.


Yunanlılar bu balığa, başının biçimini ve boynunun hatlarını göz önüne alarak "deniz atı" ismini vermişlerdir.


Ağız yapısı boru misâli uzamış bir şekilde olan bu ilgi çekici hayvan, bazen uzun kuyruğunu deniz yosunlarına dolayarak, hiç kıpırdamadan öylece durur.


Zaten hareket halinde de olsa öyle yavaş hareket eder ki, elinizle rahatça yakalamanız mümkün olacaktır.


Süratli hareket edememesinin sebebi, karın ve göğüs yüzgeçlerinin olmayışıdır... Sudaki hareketini, yegâne yüzgeci olan sırt yüzgeciyle sağlar.


Deniz atı, yüzerken olsun, avlanırken olsun, suyun içerisinde hep dik durur, bu nedenle de "ayakta duruyor" hissini verir.


Çok enteresandır, dişi deniz atının bıraktığı yumurtaları, erkek deniz atı himayesine alarak, yavrular çıkıncaya kadar karnında bulunan bir kesede saklar... Yumurtalar açılınca, çıkan yavruları denize salar ve kendi hallerine bırakır.


Akvaryuma da alıştırılabilen deniz atı, suyun içerisinde çok zarif hareketlerle aheste aheste dolaşır.


Deniz atının hareketlerinin zarifliği, dekoratörlere, ressamlara ve mücevhercilere de ilham kaynağı olmuştur.