Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ekim '06

 
Kategori
Gece Hayatı
 

Amsterdam'da gece hayatı

Amsterdam'da gece hayatı
 

Kadın, uyuşturucu ve kumar Amsterdam gecelerinin vazgeçilmezleridir. Üçü de yasalarca serbest bırakılmıştır. Meşhur Red Light (kırmızı ışık) genelev sokağında fahişeliğin tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Amsterdam’a gelen denizcilerin çok arttığı dönemlerde fahişelik başedilmez boyutlara ulaşmış, bir gecede vebadan 25000 kişinin öldüğü görülmüştür. Bunun üzerine kilise kadın ticaretinin yasaklanması için kolları sıvasa da, ciddi bir gelir kaynağı sağladığından ve önünü alamadıklarından ülkede kadın ticareti serbest bırakılmıştır.

Amsterdam’da yaşayan Türk rehberimiz, yanındaki adama soruyor: ‘Abi senin mesleğin neydi?’ Adam bilgisayar mühendisi olduğunu söylüyor. ‘İşte’ diyor, ‘ha bilgisayar mühendisi ha hayat kadını ikisi de bir Amsterdam’da. Hatta bizim okuldan iki kız çalışıyor, herkes bunu biliyor ama kimse garip karşılamıyor. Çok normal.’ Rehber, bozuk Türkçesi ile onların da vergi veren vatandaşlar olduğunu, her hafta AIDS testi için kontrole gittiklerini, bir kere bile gitmezlerse karnelerinin ellerinden alınacağını anlatıyor.

Kırmızı ışık sokağına girmeden son bir uyarı yapıyor, ‘Sakın ha fotoğraf çekmeyin. Sokağa boylu boyunca eşlik eden kanalı göstererek ‘Bu kanal ağzına kadar fotoğraf makinesi dolu. Geçen benim gruptan yaşlı bir teyze çekmeye kalktı da hemen izbandut gibi bir Türk koruma iki kangalla üstümüze yürüdü.’ diyor.

Meşhur sokağa giriyoruz. Ortada kanal iki tarafta evlerin alt katlarında vitrinlerin arkasında ‘satılmayı’ bekleyen sarışın, esmer, beyaz tenli, siyah tenli genç ve güzel kadınlar iç çamaşırlarıyla duruyorlar. Kimisi sessizce etrafı izliyor orada değilmişçesine; ama çoğunluğu etrafa kaş göz yapıyor, el sallıyor, yanına çağırıyor. Bazı gergin yüzlerdeyse şuh göz ve dudak hareketleri müşterileri çağırıyordu.

Sokağın tam ortasında oldukça turistik bir seks tiyatrosu var. Önündeki upuzun sıra kadın-erkek, yaşlı-genç çiftlerden hatta ailelerden oluşuyor.

Ara sokaklara geldikçe daha yaşlı ve şişman kadınlar daha sert ve sevimsiz yüzlerle yüzünüzün orta yerine öylesine bakıyorlardı. Yıllar belki de en çok bu meslekte kendini belli ediyordu. Erkekten kadına dönmüş olanların sokağına gelince niye bu sokağa kırmızı ışık sokağı denildiğini anlıyoruz; çünkü şimdiye dek vitrinler kırmızı ışıkla aydınlanmışken cinsiyet değiştirmiş olanların vitrininden mavi ışık geliyor.

Kırmızı ışık sokağında coffee shop denilen içinde hafif uyuşturucuların kullanımın serbest olduğu, esrar kokusunun dışarılara kadar sızdığı kafeler var. Smartshop’larda ise magic mushroom denilen halüsinasyon gördürdüğü söylenen zehirli mantarlar satılıyor. Dediğim gibi hafif uyuşturucular yasalken bunların coffeeshoplar dışında kullanımı iyi gözle karşılanmıyor. ‘Burayı coffeeshop mu sandın?’ diye yaygın bir söyleyiş oluşmuş. Ağır uyuşturucu kullanımı ise yasadışı. Buna karşın, köşe başlarında siyah tenli korkunç bakışlı ve görünüşlü adamlar bunların satışını yapıyor. Rehberin dediğine göre, talebi yarattığı için satıcıdan çok alıcı suçlu görülüyormuş.

Kumar bazı barlarda blackjack makinelerinin yanı sıra ihtişamlı kumarhanelerde oynanıyor ve turist işadamlarının başlıca gece eğlencesini oluşturuyor. Bizim gruptan biri bir gecede tam 5000 euro kaybedince çok dövünmüş, yanındaki para babası bir müteahhit akşam yine gidelim diye tutturunca ‘Bir daha asla kumar oynamayacağım, yemin ettim. Bilmeyen oynamamalı kardeşim.’ diyor. Bilince ne değişiyor anlamıyorum!

Amsterdam geceleri beyinleri uyuşmuş balık gözü bakışlı bende iğrenti yaratan insan gruplarıyla doluyor. Aldıkları uyuşturucu çeşidine göre kimisi oldukça yüksek perdeden cırtlak kahkalar atıp gürültücü olurken, kimisi de kaldırıma sanki o an dünyanın en rahat ve yumuşak yatağıymışçasına kıvrılıp derin bir uykuya dalıyor. O kadar korunmasız, o kadar kendinden habersiz...

Gece on iki, birden sonra etraf polis kaynıyor, o anlamda güvenli sayılabilir. Yine de etrafınızda sürekli uyuşmuş, uçmuş insanlarla dolu bir ortamda dolanmak oldukça ürpertici bence. Hatta bana bir kabusun ortasındaymışım hissi yarattı. Tuhaf suratlı insanlar önünüzü kesip şarap parası...vs istiyor, dibinize yaklaşıp arkanızdan bağırıyorlar. Kabus gibi gerçekten Amsterdam’da uyuşmuş geceler.

 
Toplam blog
: 132
: 3374
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Odtü mezunu; edebiyat ve sinema düşkünü biriyim. AFSAD’ta fotoğraf, Sinematek’te film yapımı üzer..