Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Haziran '08

 
Kategori
Kitap
 

Sihirli ve büyülü kitaplar - 4

Sihirli ve büyülü kitaplar - 4
 

Hiç bire kitap sihirli değildir, ama her kitapta sihirler saklıdır.


Sihir ve büyüye meraklı mısınız ?

Ben de çok meraklıyım. Oldum olası da merak ederdim. Sonunda tüm sihirlerin ve büyülerin toplandığı kitapları buldum ve okudum.

Bu kitaplar sayesinde pek çok sihir ve büyü öğrendim. Öğrenmekle de kalmadım, kullanmaya başladım.

Sihir ve büyü bulmak, bulduğumu kullanmak yaşam tarzım oldu. Sihirlerin ve büyülerin olmadığı bir dünya, sihirler ve büyüler içermeyen kitap olduğuna inanmıyorum.

Bu kadar sihri ve büyüyü kolayca bulunca bunu diğer insanlarla paylaşmak istedim. Paylaşmadan da duramıyorum. Sihir ve büyüleri öğrenmenin yan etkilerinden birinin de “paylaşmak hastalığı” olduğunu öğrendim.

Daha önce bazı sihirli-büyülü kitapları ve içlerindeki sihirlerin beni nasıl etkilediğini anlatmıştım.

Sihirleri ve büyüleri bulmak kolay oldu dedim ama, siz benim o sözüme çok aldırmayın. Çok kolay olmuyor. Anlayabilmek için bazen yılların geçmesini beklemek gerekiyor.

Ama size şimdi öyle bir kitaptan söz edeceğim ki, baştan sonuna kadar sihir ve büyü dolu. Eğer “satır altı çizmek” gibi bir alışkanlığınız varsa bu alışkanlığınızı söz edeceğim kitabı okurken bırakın. Çünkü kitabı baştan aşağı çizmek zorunda kalabilirsiniz.

Kim bilir, kitabı belki de okumuşsunuzdur. Okuduysanız bile bir de benim gözlüğümden okuyun.Eğer okumadıysanız inanın bana çok şey kaybetmişsiniz.

Kitap yeni değil. 100 sene olmuş yazılalı. Ama bir asırdır hala insanları keşfini bekliyor.

Kitabın adı: Ermiş

Yazarı: Halil Cibran

Aslında Halil Cibran’ ın tüm kitapları sihirli. Her satırı büyülü.

Ben Ermiş’ den en az 50 adet satın aldım ve dostlarıma, öğrencilerime armağan ettim.

Okuyup da Cibran’ ın bakış açısından etkilenmeyen, satırların büyüsüne kapılmayan, bir musiki gibi kalbi sarıp-sarmalanmayan yok.

Okuyup da hayata bakışı değişmeyen, satırlardaki sihirlerden etkilenmeyen yok.

Okuyup da bir kenara kaldıran yok. Herkes defalarca okudu, hala da okuyorlar.

Halil Cibran’ ın kim olduğunda söz ederek zamanınızı almak istemiyorum. Merak ederseniz internette hakkında pek çok bilgi bulabilirsiniz. Ben kitaptan (sizi sıkmamak adına) kısaca söz etmek istiyorum.

Kitap “El Mustafa” adında bir bilgenin 12 yıl yaşadığı kentten ayrılıp doğduğu topraklara dönmek istemesiyle başlıyor. Kendisini doğduğu topraklara götürecek gemi limana yaklaşırken “bilici kadın Mitra” ve şehir halkı El Mustafa’ ya hayata dair sorular sormaya başlarlar.

El Mustafa tüm soruları şiirsel bir dille yanıtlar.

İlk soru aşka dairdir.

El Mitra “bize aşktan söz et” der.

Ermiş başını kaldırır, halka bakar. Halkın üzerine bir sükûnet çöker. Gür bir sesle konuşmaya başlar:

- … Aşk sizi çağırdığı zaman onu izleyin. Yolları zorlu ve dik olsa da. Kanatları sizi sardığı zaman, ona teslim olun.Tüyleri arasında gizlenmiş kılıç sizi yaralayacak olsa da…

Ermiş’in aşk üzerine verdiği sohbetten sonra Mitra “evlilikten” söz etmesini ister.

- Ya evlilik üstadım ?

El Mustafa şöyle yanıt verir:

- … Birbirinizi sevin fakat aşkı pranga etmeyin. Bırakın ruhlarınızın kıyıları arasında dalgalanan bir deniz olsun aşk. Birbirinizin tasını doldurun ama aynı tastan içmeyin. Birbirinize ekmeğinizden verin ama aynı somundan yemeyin…

Limanda toplana halk değişik sorular sormaktadır.

Bebeğini göğsüne bastırmış bir kadın der ki;

- Bize çocuklardan söz et

- Çocuklar sizin çocuklarınız değil. Onlar hayatın kendine duyduğu hasretin oğulları ve kızları. Onlar sizinle gelirler ama sizden değil. Sizinle birlikte olsalar da size ait değil. Onlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi değil. Çünkü kendi düşünceleri var onların. Onların bedenlerini barındırabilirsiniz ama ruhlarını değil. Çünkü ruhları geleceğin evinde yaşar; düşlerinizde bile gidemezsiniz oraya. Onlar gibi olmaya çabalayabilirsiniz ama onları kendinize benzetmeye çalışmayın. Çünkü geri geri gitmez yaşam, dün ile oyalanmaz…

Limanda toplanan halk değişik konularda El Mustafa’ nın görüşlerini sorarlar. Hepsini tek tek yanıtlar. Artık akşam olmak üzeredir.

El Mitra:

- Tanrı bu günü ve bu yeri ve konuşan ruhunu kutsasın

- Ben miyim konuşan? Ben aynı zamanda dinleyen değil miyim?

Gemi yanaşır. El Mustafa gemiye biner ve halka seslenmeye devam eder. Uzun bir konuşma yapar.

Bu uzun konuşmanın arasından bir kaç cümleyi daha sizinle paylaşmak isterim:

- Tıpkı bir zincir gibi en zayıf halkanız kadar zayıf olduğunuz sözlendi sizlere. Bu gerçeğin sadece yarısıdır. Sizler aynı zamanda en güçlü halkanız kadar güçlüsünüz… Sizleri başarısızlıklarınıza göre yargılamak, değişkenliklerin suçunu mevsimlere yüklemek demektir…

Kitap defalarca okunacak kadar güzel.

Benim kitabım lime lime oldu. Daima çantamdadır. Fırsat bulduğum anda çıkartır birkaç satır okurum ve okuduklarımın üzerinde düşünürüm.

Düşünmeyi, anlamayı, sihirli ve büyülü satırları seviyorsanız, baştan sona sihir ve büyü dolu bu kitabı tavsiye ederim.

Ama siz yine de unutmayın, hiçbir kitap sihirli değildir. Bunu herkes bilir.

Çok az kişi ise, her kitabın içinde bir sihir olduğunu bilir.

Siz her kitabın içinde bir sihir saklı olduğunu bilin ve durmaksızın bu sihirleri arayın.

Sihir bazen bir satırda, bazen bir paragrafta, bazen Ermiş gibi kitabın tamamındadır.

Tüm sihirleri bulmanız ve bu sihirleri hayatınıza yansıtmanız dileğiyle...

Diğer sihirli kitapları okumak ister misiniz?

 
Toplam blog
: 90
: 2099
Kayıt tarihi
: 27.05.07
 
 

Yaşayacağım yıllar yaşadıklarımdan daha az... Öyleyse "adam gibi yaşamalı" diye düşünüyorum. Kola..