Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Eylül '08

 
Kategori
Öykü
 

Hayaller ve gerçekler...

Hayaller ve gerçekler...
 

www.gelinlik21.com/duvak/image/595/gelin-duva...


Nikah dairesinden çıkıp, yazlık evlerine gelmişlerdi. Burada 2 gün kalıp balayına çıkacaklardı. Ancak bir terslik olmuştu. Dünyanın önde gelen gözlük markalarından birinin temsilcileri Türkiye distribitörlüğünü eşinin firmasına verecekleri anlaşmanın imzası için tam da nikahlandığı günün akşamını bulmuşlardı. Eşi bu işi almak için bir yıldan fazladır uğraşmakta olduğunu söylemiş, bu gün için özür dilemişti. Kadın anlayışla davranmış ve bu olayı hiç sorun etmemişti. Şimdi ise evlendiği günün akşamı düşünceleriyle başbaşa kalmıştı.

35 yaşındaydı ve bu yaşın ilk evlilik için gecikmiş olduğunu düşünüyordu. Artık evlenmek benden geçti diye düşünürken kısmet bir anda karşısına çıkmıştı.

Bu yaşa kadar evlenmemesinin en büyük nedeni annesiydi. Babasını küçük yaşta kaybetmiş, annesi başka biriyle evlenmişti. Bir kız kardeşi vardı. Aslında üvey babası gerek kendisine, gerek kız kardeşine gayet iyi davranmış, gerçek babalarını aratmamıştı. Ama annesi bencil bir kadındı. Bir tarihte ağır bir hastalık geçirmiş, bu yüzden annesine bakmak için işten çıkmıştı. Annesi daha sonraki yıllarda tamamen iyileşmesine rağmen herşeyi yine kendisinden bekliyordu. Kız kardeşinin ise dünya umurunda değildi. O kendi hayatını yaşıyordu. Birkaç kere "Ben evleneceğim" dediğinde annesi yataklara düşmüştü.

15 - 16 yaşlarındayken kendi penceresinin altında ona kemanla aşk serenatları çalacak bir sevgili hayal ediyordu. Belki de genç kızlığa ilk adım attığı yıllarda gördüğü bir filimden etkilenmişti. Daha sonraki yıllarda kendisi de keman çalabilirmiyim? diye düşünmüş, gerek okul gerekse küçük yaştan beri yaptığı ev işlerinden fırsat bulamamıştı. Şimdi ise müzik cd lerinin çoğu keman konçertolarından oluşuyordu.

Annesinin bencilliğinden bıktığı bir gün gazetede gördüğü bir iş ilanı için müracaat etmişti. Lise mezunuydu ama bilgisayar kullanmasını biliyordu, daha evvelki işinde ise bir firmada muhasebe elemanı olarak çalışmıştı.

İş müracaatında bulunduğu firma, Türkiye'nin her tarafına gözlük dağıtımı yapıyordu. İlanda müşteri hesaplarını takip edecek bir ön muhasebe elemanına ihtiyaç olduğu yazılıydı. Aslında kendisi için ücret o kadar önemli değildi. Önemli olan evdeki sıkıcı ortamdan kurtulmasıydı.

İş görüşmesini firmanın sahibiyle yapmıştı. Firma sahibi kendisiyle ilgilenmiş ve bir iş müracaat formu doldurtmuştu. Her başvuranın doldurduğu formlardan.

Aradan 10 gün geçmiş, müracaat ettiği işten bir cevap çıkmamıştı. Tam ümidini kaybettiği anda ise firmanın sahibi kendisini görüşmek için çağırmıştı.

Adam kendisine, "Bu iş size çok hafif gelir" demişti. Ben sizin için bu işi uygun görmüyorum derken, kadın içinden "O zaman neden çağırdın ki beni" diye düşünüyordu. Adam ise konuşmasına devam ediyordu. "Ben 42 yaşındayım. Mutsuz bir evlilik geçirdim ve 4 yıldır da bekarım." Boşandığı karısının eski bir manken olduğunu, vücut ölçüleri bozulur diye çocuk istemediğini anlatıyordu. Kendisini gördüğü anda ise "İşte benim evleneceğim kadın" diye düşünmüştü. Aslında kadın da adamı ilk gördüğünde çok beğenmiş ve bunu kendi kendine itiraf etmişti. Artık annesi de kendisine karışamazdı.

Aradan kısa bir zaman geçmiş ve bugün de evlenmişlerdi.

Mutfağa gitti, kendisine bir kahve koydu ve denize bakarak, "İnşallah doğru bir karar vermişimdir" diye düşündü. Kocasını yeteri kadar tanımıyordu. Bu yaşa kadar bir kaç flörtü olmasına rağmen, erkek arkadaşlarıyla hiçbir zaman fazla ileriye gitmemişti ve kendisi hala bakireydi. Belki de bu yüzden erkek arkadaşları kendisini bir süre sonra terk etmişlerdi. Tanıdığı birkaç kız arkadaşı cinsellik konusunda tamamen rahat olmalarına rağmen en sonunda zengin kocalar bulmuşlardı. Gerçi kendi kocasının da hali vakti yerindeydi. Bir kışlık, bir de yazlık evleri, son model de bir arabaları vardı. Ama yine de en büyük korkusu, kocasını yeteri kadar tanımıyor olmasıydı. O hala penceresinin altında kendisi için keman çalan sevgiliyi hayal ediyordu belki de.

Evin içinde dolaşırken şöminenin yanında bir fotoğraf görmüştü. Daha evvel dikkatini çekmeyen fotoğrafa yaklaştığında, orada kocası iki erkek arkadaşıyla birlikteydi. Üzerlerinde yeşil parkalar vardı ve hepsi de sakallıydı. Ellerinde ise birer tüfek vardı. Birden ürperdiğini hissetti. Yoksa kocası eski bir teröristmiydi? O zaman belki sabıkası bile vardı. Fotoğrafı yerinden çıkardı ve yakından bakmaya başladı. Yok canım, kocası öyle birine benzemiyordu. Belki de arkadaşlarıyla bir av sırasında bu fotoğrafı çektirmişlerdi. Tüfeklerden pek anlamıyordu ama kocasının elindeki tüfek çok komplike değildi. En azından şarjörlü bir tüfek değildi. Mutlaka av tüfeği olmalıydı. Kendini rahatlatmaya çalıştı. Fotoğrafı duvardaki yerine asarken, ayağı bir kutuya çarptı. Uzun bir kutunun ucu fotoğrafın önündeki kanepenin altından gözüküyordu. Kadın kanepenin altına eğildi ve kutuyu oradan dışarı çıkardı. Kutu, casus filimlerinde gördüğü, içine suikast silahı yerleştirilen çantalara benziyordu. Acaba kocası bir tetikçimiydi? Keşke 15 yaşında olsaydı ve sevgilisi kendisi için keman çalsaydı. Ne zaman canı bir şeye sıkılsa kendisi o hayale sığınırdı.

Korkmasına rağmen o kutuyu açacaktı. Eğer içinden bir silah çıkarsa hemen oradan kaçacaktı. Kutunun kancasını kaldırdı ve kapağı açtı. Bir an için dona kaldı. Gözlerine inanamıyordu.

Kutunun içinde bir keman vardı.

 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..