Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '08

 
Kategori
İnançlar
 

İbadet Olarak Oruç

İbadet Olarak Oruç
 

foto:kenthaber. ramazan davulcuları


Oruç, diğer ibadetler gibi şekli yönü bulunsa da aslında gizli bir ibadettir. Muhatap kişilerle yeme içme söz konusu olmadıkça görünür tarafı yoktur. Ancak son zamanlar da ki şaşaalı iftar şölenleri riyadır. Oruç bir bakıma iftarla özdeştir gizli olan oruç, aleni iftarlarla riyaya dönüştürülmemelidir.

Özellikle toplumun bütününü kucaklamayan özel davetler, hele bir de kamusal içerikli ortam ve alanlar da ise bu sistemle olan münafık düşüncelerin dışa vurumudur. Orucun göstergesi iftarı siyaset malzemesi yapmak, Allah'ın "oruc gizlidier onun ecrini ancak ben bilirim ve veririm " mealindeki aytelere ter düşer. Oruç tutmayanlarında bu iftarlara katılması, o insanlarında hangi davranış içine girdiklerinin kendi günahları bir tarafa buna sebeb olanların vay haline.

Diğer taraftan her resmi veya yarı resmi ilişkilerde oruç ve müslümanlıkla alakası olmayan insanların medyaya akseden iftar ziyafetleri içinde olmaları dini açıdan ciddiyet dışıdır. Bu olsa olsa özel davetlerle iftara katılınır ve medyada yer almaz.

İşin diğer tarafından bakılırsa bir taraftan laikliğin savunulduğu belirtilecek, ama gizli ibadet durumundaki oruç iftarları, belli ekâbir takımlarının sohbet toplantıları, veya iş yemekleri durumuna, yada yalakalık için kamu alanlarında ve konusu kamu olan durumlarda kaynağı açık olmayan ziyafetler durumuna düşürülecektir. Bu durumları gerçekten oruç tutanlar yataklarına yatarken biraz empati ile düşünsünler. Ancak bu konularda eleştiri yapanların ibadetlerini daha düzgün yaptıklarına kani olmaları gerekir. Aksi halde eleştiriler havada kalır.

Peygamber efendimiz buyurmuştur:"Allah buyurur ki, her iyiliğe on mislinden yediyüz misline kadar mükafat verir. Fakat oruç bana mahsustur, onun mükafatını ben vereceğim." Allah (c.c.) buyurur: "Kendi arzularına sabredenlerin mükafatı hesapsız verilir." (Zümer s. ayet: 10) Diyerek bu ibadetin dünya heva ve hevesine alet edilmeksizin yerine getirilmesini.

Oysa bu ay doğruluk ayı olarak vahy edilmiştir. " "Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak kendisinde Kur’an’ın indirildiği aydır. Sizden her kim bu ayda bulunursa oruç tutsun" (Bakara s. ayet: 185.) “Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de oruç farz kılındı. Ta ki korunasınız.” (Bakara-183)

Hadisler de bu konda uyarıcıdır :" Kim yalanı ve onunla ameli terk etmezse (bilsin ki) onun yiyip içmesini bırakmasına Allah'ın ihtiyacı yoktur." Yine diğer bir hadis:" Nice oruçlular vardır ki, tuttuğu oruçtan yanına sadece çektiği açlık kâr kalır. Nice gece namazı kılanlar vardır ki, onların da kârı gece uykusuz kalmaktan ibarettir."

Bu uyarılar ışığında oruca ibadet olarak biraz açık kalple bakalım. İslam da insanın yaşamının bütün maksadı Allah’ü Teala’ya kulluk etmektir. ( Bu kulluk durumu ateist yada dini kültürü zayıf durumdakilerin algıladıkları anlamda değildir kulluk durumu ileriki bir yazıda işlenecektir. Aslında Allah’a kulluk özgürlük demektir.) İbadet etmesidir.

Diğer canlı cansız nasıl her varlık Allah’ı zikrediyorsa, bizim vücudumuz irademiz dışında nasıl yaratılışa uygun (zikir) halindeyse. İrademizle de Ona şirk koşmadan yaşamak durumundayız.

"İnsan tabiat itibariyle bir ‘abd’ yani kul, “Bende” olarak yaratılmıştır. Kulluk “abd olma” İnsanın fıtratının icabıdır. Bunun için “İbadet” yani hem fikren, düşünce ile hem de amel ile Allah’a kulluk etmek (ibadet) gerek ve bir lahza dahi bu işten gafil olmamak icap eder. Yaptığı her işte ve harekette Allah’ın rızasını arayacak ve onun rızası olmayan her işten kaçınacaktır. Böyle yapınca da hayr-ü felaha erişecek ve rıza hilafına olan her şeyden kaçacak, Allah’ın beğendiği usul ve yoldan gidecektir." Yani doğru yolda ve hakka hukuka saygılı durumda olmasını davamlı aklında tutarak dünya heveslerine kapılmadan yaşamaya çalışacaktır.

İşte insan bütün yaşayışı boyunca kendisini bu prensip içinde tutarsa şunu da biliniz ki, bu insan kendi sahibi, kendi maliki, kendi efendisi ve kulluk etmesi gereken Hakk’ın hakkını eda eylemiş olur. Yine Hakk'ın yansıması olan çevremizdeki bütün varlıkların da hak ve hukukuna riayet etmiş olacaktır.

"İbadetler namaz, oruç, hac, zekat, ila diğer ibadet sayılan davranışlar hep birlikte esas ibadet “kulluk” için hazırlıklardan ibarettir. Bu ibadetlerin hepsini uygulama olarak yerine getirince Artık kulluktan azat olunur sanmamak gerekir ki, Oysa bu ibadetlerin devamı ile daha iyi kulluk yolunda çalışmayı öğrenesiniz. Bu ibadetlerin ihlasla yapılarak kulluk işinde terbiye görüp, yetişip, eğitilip kulluk kabiliyetine sahip bir insan olasınız. O takdirde bütün yaşayışınız ve her işiniz her hareketiniz de ibadet yani kulluk olur."

Oruç gizli ibadettir. Diğer ibadetler zahiren (dıştan) görülür ve fark edilir, Namaz için kıbleye dönüp ayakta durur, rukü’ya varır, secde eder ve bir şeyler söyler okursunuz, civardaki herkes bunun namaz olduğunu bilir yada camiye gidersiniz herkesle birlikte kılarsınız, yine yanınızdakilerle birlikte bulunurken onların namaza gitmesi ile sizin dahil olmamanız sizin namaz kılmadığınızı gösterir. Bu davranışlar herkesin gözü önündedir. Hac ibadeti de uzun bir yolculuk ve hazırlık gerektirmekte resmi ve maddi işlemlerin yapıldığı bir ibadet olarak başkalarınca bilinmekte hatta günümüzde çevreye duyurularak hareket edilmektedir. Zekatta genelde bilinmese de yine bir kişi verip bir kişi alacak olup gizli kalmamaktadır. Bu hallerin fark edilmesi ile ibadetler gizli yapılmamaktadır.

Oysa oruç öyle ibadettir ki bu ibadeti yapan kişinin halini bir kendisi birde Allah bilir. Diğer kulların haberi olmaz, Günümüzde her ne kadar iftar ziyafetleri ile oruç tutuklarını ifşa etseler de gerçeğini yine Hak Taâla bilir. İftar sofrasına oturduğu halde gün boyunca gizlice bir şeyler yerse veya orucu bozan davranışlar içinde bulunursa bu durumu ancak Allah bilir.

İşte bu eylemle "Cenabı-ı Hak Teâla da sizin imanınızı oruç ile denemektedir, sizi imtihana çekmektedir. Günde enaz ondört saat, bütün bir ay boyunca sizin imanınızı denemekte. Siz bu imtihanı kazanırsanız sizin imanınız kuvvetli ve mazbut bir imandır, dahada ilerleme kabiliyetine sahipsiniz. Bu durumda diğer tüm günahlardan kaçınacaksınız! Siz Allah-ü Teâla'yı görüyor, biliyor diye düşünerek; hırsızlık etmeyeceksiniz, yasalara-hukuka karşı gelmeyeceksiniz, Yasaları menfaat aracı haline getirip bozmayacaksınız, Kamusal zenginlikleri kendiniz ve taraftarlarınız lehine israf etmeyeceksiniz. Her zaman kıyamet gözünüzün önüne gelecek. Bileceksiniz ki iyiliğe karşı mükafat kötülüğe karşı da ceza göreceksiniz. Tıpkı bu ayeti kerimede söylendiği gibi. :"Ey iman edenler sizede oruç yazıldı, nitekim sizden öncekilere de yazılmıştı. Olur ki, siz sakınasınız" (Bakara s. ayet:183)

Oruç, diğer taraftan ramazan ayı boyunca uzun müddet, ibadet ahkamını göz önünde bulundurarak itaat etmek yolunda idmanlı olmak, temrinde (araştırmada) bulunmak, ortamını sağlar. Ama diğer ibadetler kısa süreli davranışlardır. Namaz bir kaç dakikalık, zekat (farza muhatap olanlar) yılda bir defa, Hac da ömürde bir defa (farza muhatap olanlara) ve ulaşım kolaylıkları ile fazla zorluk duyulmamaktadır kısa sürmektedir. Bunların aksine oruç bir aydır. "Bu da gece ve gündüz, Hazreti Muhammed'in Selallahüaleyhi ve sellem şeriatının ahkamını temrin eylemektir"

Bu durum itibariyle ramazan boyunca orucun farzları ve yasakları ve mubahları ile devamlı iç içe bulunarak tüm zamanlar oruç eylemi ile davranış ve duyum olarak birlikte olunduğunun farkında olunarak "müslümanlar muayyen şekilde bir asker gibi çalışırlar, itaat yolunu öğrenirler. Muntazam proğramlı bir şekilde muayyen usul dahilinde kendilerini eğitirler." yılın diğer zamanları bu eğitimin etkisi ile davranış ve terbiye duyumsaması, yaşamın anlam ve nimetlerin farkındalığı ile geçer.

"İslam ramazan ayını toplu ibadet ayı kılmıştır ki, bütün müslümanlar, aynı şekilde muayyen zamanda oruçlarını tutsunlar, muayyen zamanda camiye toplansınlar. Birbirleriyle buluşup görüşsünler birbiri ile anlaşsınlar, Ferdi ibadet bu şekilde ictimai ibadet halini almış olur."

Bu sosyolojik davranışla içinde bulunduğu toplumda zararsız olmayı sağlayıp faydali fert olmayı temin için yapılan ibadetten sonra, nasıl olur da bu ibadet içindeyken ya da sonrasında "bu adam yalan söyler ? Böyle yapan kimse ahmak kimse değildir de nedir? Nasıl gıybet eder?Adam çekiştirir? Nasıl küfür savurur? Nasıl ona buna iftira atar? Nasıl şunun bunun hakkını yer? Nasıl haram yer ve haram yedirir? Bunların hepsini yaptıktan ve daha da kötülerini ettikten sonra bir de kalkar der ki "

Halbuki ihlasla oruç tutanlar için: "Her kim, iman ile ve nefsine hesap sorarak ramazanda oruç tutarsa onun geçmiş günahları bağışlanmış olur."

Oruç biyolojik açıdan da organizmamız ve metobolizmamız açısından sağlıklı olmak için fizyolojimize faydalı olduğu kadar, insanlar için zengin fakir zayıf şişman ayrımı da yoktur. Yine yıl içinde ay takvimine uygun olarak mevsimler içinde döndüğünden zaman ve meteorolojik şartlar bakımından da ömür boyu her şart ve ortamda tutulmasını teminle adil bir ibadet durumundadır. Bu takvim dönüşü içindeki durum da evrenin ve maddenin yaratılış ilkerine (atom yapısındaki elekron dönüşünden galaksi ve uydu gezegen sistemlerinin belli yörüngelerde dönüşü) uyum içindedir. Bu ibadeti bozmadan ve riya karıştırmadan son olarak kulak verelim!

Peygamber efendimiz buyurur ki: "Beş şey orucu bozar; yalan, gıybet (arkasından konuşma) söz götürmek, yalan yere yemin etmek ve şehvetle bakmak."



Kaynak :Kur'an,
Mevdudi-Hitabeler

 
Toplam blog
: 376
: 1841
Kayıt tarihi
: 06.07.07
 
 

Hayat herkes için aslında yalnızlıktır. hiç kimsenin doğal garantisi yoktur. (Günlük atüel haberl..