Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ekim '08

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Marmaris'e kıymayın dedik, kıydınız!

Marmaris'e kıymayın dedik, kıydınız!
 

Bu dünyanın sayılı doğal yaşam alanlarından birine, bürokratik gelenekler ve malum bir şekilde yürütülen devran içinde, bölgenin %52 'sine maden arama ruhsatı verdiniz, hem de tebessüm ederek! Allah da, halk da bunun bedelini ödettirecekler diye düşünüyorum bu kıyıcılara; vakti, zamanı gelince...

Marmaris'deki anlamlı bir sivil platform olan kırkaltı üyeli ''Marmaris Çevre Gönüllüleri'', Ekim ayı toplantıları sonunda, doğayı, çevreyi ve turizmi kurtarma seferberliği başlatmış; öncelikle de başbakana bir mektuplu dilekçe vermiş... Bu dilekçe, 86 bin 600 yüz hektar yüzölçüme sahip Marmaris'in tam o orana tekabül eden ki, 45 bin 173 hektarına tekabül ediyormuş (Vah ki vah!...) maden arama alanlarında ruhsat ve arama işlemlerinin durdurulmasını talep ediyormuş!

Biz daha önceki yazılarımızda da, bu bölgede madenciliğe soyunma sürecinde, doğal çevrenin tarif edilmez ve onarılmaz bir yıkımla karşılaşacağını, toz ve topraktan , Marmaris Balı'na katkı sunan ''Basra böcekleri'' nin büyük zarar göreceğini, doğal yaşamın, turizmin ve bal üretiminin zora gireceğini ve bölgenin tümden zarar göreceğini vurgulamıştık! Ve, tam bundan 18 yıl önce, o günkü bakanlar Kurulu'nun, Datça-Bozburun Yarımadası'nı koruyup kollamak için de ''Özel Çevre Koruma Kanunu'' çıkarttığını belirtmiştik! Ancak buranın Türkiye olduğunu da unutmadan; bir başka bakanlığın, bir başka yasanın, örneğin şu meşhur(!) evlere şenlik ''Maden yasamızın'' o kanunu çok doğal(!) ve kendince haklı olarak delebileceğini gene unutmadan!

Mektuplu dilekçeyi veren ''Marmaris Çevre Gönüllüleri'' nereye başvurulduysa bir sonuç elde edemediklerini söyleyerek, ''Çevrecinin daniskası'' değerli başbakanımızdan medet umuyorlar! Yalnız atladıkları başbakanımızın , çevreciyimle kast ettiği ''çevre''nin, arkadaşların hala ayrımında olmaması! Demek ki bu gönüllü arkadaşların hiç çevresi olmamış, bilmiyorlar! Ve bazen tüm iyiniyetlerine rağmen, onlara kuşkuyla bakıyorum... Acaba Kuzey Avrupa ülkelerinden ya da Kanada gibi uzak bir ülkeden mi geldiler buralara kadar diye! Çünkü orada sosyal bir çevre ve kamuoyu diye bizim pek anlayıp taraf olamadığımız bir şey vardır da!

Muğla 13.338 km2 alan ve 766.156 nüfuslu , önemli bir vilayetimiz ve Antalya'dan sonra Türkiye'nin ikinci büyük turizm bölgesi... Ve parlementoya dört millet vekili gönderiyor... BU 22.dönem millet vekillerinden üçü CHP, biri AKP'den... Ve internetten, Muğla Milletvekilleri yazıp, bu kişilerin isimlerini ve elektronik posta adreslerini öğrenip öncelikle tepkilerinizi yazıp onları harekete geçmeye zorlayabilirsiniz. Gene bu adreste, başbakan, meclis başkanı ve ilgili ve bilgili bakanları ve siyasi parti başkanlarını da da elektronik postaya boğabilirsiniz!

Bunun dışında, Muğla CHP'nin kalesi! Komşu Antalya da CHP'nin kalesi ve diğer komşular Aydın ve İzmir de CHP'nin son kaleleri... Bu yüzden CHP'ye bu konuda kendini kanıtlayacak bir iş ve görev zaten düşmekte! MHP'nin de bu komşu illerde etkinliği var ki, bu iki partinin ortak bir vizyonla, konuya ''Milli Mesele'' olarak bakmaları ve bu konuda herekete geçmeleri, büyük mitingler yapmalarıyla belki bir şeyler yapılabilir! Ankara belki büyük bir yanlışdan dönmeye zorlanabilir! Doğal ki onların da bu sistemin partileri olduğunu unutmadan! Ancak AKP ile olan çelişkileri onları belki bu milli meselenin içine çekebilir! Bunu dışında hiç bir şekilde olumlu bir çözüme gitmek mümkün değildir...

Tüm doğayı, çevreyi ve ülkesini seven yurtsever insanların yapacağı en önemli şey, bu iki partiyi ve milletvekillerini elektronik postayla uyarmaktan, ilgisiz kaldıklarını vurguluyarak, harekete geçmelerini sağlamaya çalışmaktan geçiyor... Haydi bakalım; kolay gelsin!

Ben göndermeye başladım bile: Örneğin;

....@gov.tr
Sayın Millet Vekilim,

Allahın bize bahşettiği bu güzel ve yalnız ülkeyi, koruyup kollamanın bir şekli de, her türlü nimetlerinden bizlerin , çocuklarımızın ve onların da çocuklarının , ona zarar vermeden sonsuza kadar yararlanmasından geçiyor... Bu yüzden sizden rica ve talebimiz; 1980'de o günkü bakanlar kurulunun, ''Özel Çevre Koruma Kanunu'' ile koruma altına almaya çalıştığı Datça-Bozburun yarımadasının, yanlış bir şekilde uygulanan ''Maden Yasası''na kurban edilmemesi... Bu ülke coğrafyasında birçok yerde maden var ve verimli bir şekilde işletilebilinir...Ancak, siz Cennet'de meleklerin maden işletilmesine izin verebileceğini düşünebiliyor musunuz? Siz de bu halkın çocukları, bu güzel, Cennet coğrafyanın parlementoda koruyucu ve kollayıcısısınız... Sorumluluğunuz içinde, sizi , bizleri ve çocuklarımızın geleceğini ve ülkemizin bu cennet köşesini, sorumluluk şuuruyla koruyup kollamaya davet ediyorum.Saygılarımla.
 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..