Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ekim '08

 
Kategori
Güncel
 

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve "Mustafa"

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve "Mustafa"
 

www.engellilergazetesi.com


<ı><ımg alt="" src="http://www.balikavi.net/images/bayragimiz.gif" align="left" vspace="6">“Erkek bir insandı. Onu, her hali ile bütün dünyaya örnek diye gösterin. <ı>Onun gibi birini, bir daha görmeyeceğim.”

Geçen yıl 29 Ekim CUMHURİYET bayramında, Çoluk çocuk arabaya atladığımız gibi soluğu boğazda almış ve kutlamalara katılmıştık. Her yer havai fişek gösterileri ile aydınlatılmış ellerimizde Türk bayrakları ile binlerce insan seli ile yollarda konvoy oluşturmuştuk. Biz Türkler milli duygularımız kabardığında, içimiz içimize sığmıyor ve bir çağlayan gibi taşıyoruz.

Kurtuluş savaşında;

En modern silahlar ile donatılmış düşman askeri; yoksul, yorgun fakat kaybedecek bir şeyi kalmamış Türk ordusu karşısında; İç Anadolu’dan İzmir’e kadar tabana kuvvet kaçmış ve telef olmuştur! Bu milli duyguların kaynağı Mustafa Kemal Atatürk; bezmiş, sinmiş, sindirilmiş bir halkın içine umut ışığı olarak doğmuş ve uyuyan devi uyandırmıştır!

<ımg height="55" alt="" src="http://img99.imageshack.us/img99/4117/bayrakza2.gif" width="51" border="0">

*Dağ başını duman almış
Gümüş dere durmaz akar
Güneş ufuktan şimdi doğar
Yürüyelim arkadaşlar

Sesimizi yer, gök, su dinlesin
Sert adımlarla her yer inlesin

Bu gök, deniz nerede var
Nerede bu dağlar taşlar
Bu ağaçlar güzel kuşlar
Yürüyelim arkadaşlar

Sesimizi yer, gök, su dinlesin
Sert adımlarla her yer inlesin

Dağlar taşlar güzel kuşlar
Ya bu insanlar insanlar
Güneş ufuktan bir gün doğar
Yürüyelim arkadaşlar

Sesimizi yer, gök, su dinlesin
Sert adımlarla her yer inlesin

Önce evimizin penceresine Bayrağımızı astık. Sonra, bu sene değişik bir şey yapalım dedik. Sevgili Can Dündar’ın bugün (29 Ekim 2008) gösterime giren filmi “Mustafa” yı seyretmeye gittik. Ancak, akşam 19.00, 21.00 matinesine en arka sırada yer bulabildik.

Filmin başlamasına tam iki buçuk saat vardı. Semtimizdeki Armoni parkta çocukları lunaparka götürüp gondola bindirdik. Tek tek alış veriş mağazalarını dolaşıp beğendiğimiz tüm eşyaları en alta saklamaya ve krizden sonra gelip almaya karar verdik.-:))

Bir mağazanın içinde ses sistemlerini ve LSD ekran televizyonların karşısında oturup bedava film seyrederken sistemin fiyatını görünce kafamı vuracak yer aradım! Fiyatlar bu kadar çabuk düşer mi yahu? Bu güzelim set benim TV nin nerdeyse yarı fiyatı. Bilgisayarlar da aynı. Hem daha özellikli, hem benim aldığımdan çok daha ucuz! Olacak şey değil. Ya cep telefonlarına ne demeli 1996 senesinde 1000 mark’a aldığım ikinci el telefonun (Takoz) özelliğinden çok daha fazla özelliği olan telefonlar 60–70 YTL.

İki sene önce 410 YTL ye aldığım dijital fotoğraf makinemi ise artık tezgâhlarda bulmak olanaksız! Benzinciler eşantiyon veriyorlar. 6–7 ay önce 1 GB hafıza kartı hediyeli 119 YTL fiyatı vardı. (Ben 256 MB hafıza kartına 60 kusur YTL ödemiştim!)

Yazın 450 YTL olan dijital fotoğraf makineleri şimdi 200–250 arası. Şimdilik değiştirmeyeceğim çok affedersiniz kendimi 2 ay sonra aptal gibi hissetmek istemiyorum.

Son olarak yiyecek bir şeyler alıp karnımızı doyurduk ( Simit, gazoz, tatlı çörek, üstüne dondurma böö) Çocuğunuz yanınızdaysa olacak o kadar.

Efendim vakit geldi. Şahane geniş koltuklara oturduk ve film başladı. “Mustafa” Duvardaki bir tuvalin içinden çıkarak önce kargaları kovaladı, sonra kendine kalacak bir çardak, mekân, yuva yapmaya başladı!

Yaklaşık iki saat bu güzel filmi ailece izledik. Bana sorarsanız film başlangıç olarak (!) güzel olmuş ve herkesin bu filmi izlemesini öneriyorum. Fakat Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatmak için iki saat yetmez! Sevgili Can Dündar’ı ve filmde emeği geçen herkesi kutluyor başarılarının devamını diliyorum. (Filmin tartışılacak son 15 dakikasına rağmen)

Filmi izlerken hanım ile göz göze geldiğimizde her ikimizin de gözleri ıslaktı. Birbirimize gülümseyerek geçmişte böyle bir lidere sahip olduğumuz için mutluyduk, gururluyduk. Bu filmlerin devamlı olmasını istiyoruz.

Filmde; “Atatürk” bir şiirin satır aralarına ”Beni unutmayın” demiş! Bende diyorum ki, Atam sen rahat ol, biz seni hiç unutmayacağız ve unutturmaya çalışanlara rövanşı vermeyeceğiz! Onlar, nasıl bir gaflete düştüklerinin farkında değil!

**“ Selanik’te 1881’de doğan bu yavru, aradan 57 yıl gibi çok kısa zaman içinde, Fırtınaların, ateşlerin, ölümlerin içinden geçerek Ankara’da, yalnız kendi vatanının değil, bütün dünyanın da sadık hizmetkârı olarak huzura kavuştu. Bugün ne isek, neyimiz varsa, hür vatandaşlar, şerefli insanlar olarak dolaşıyorsak, bağımsız bir devlet kurmuşsak, vicdanımızı taassubun pençesinden kurtarmışsak, hepsini, hepsini o kısa ömürlü faniye borçluyuz.

Dahası var: ne zaman başımız sıkışsa, hemen Anıttepe’den başını kaldırdı; tıpkı Büyük taarruz öncesi olduğu gibi, hedefimizi gösterdi.

Kendi ifadesi ile naçiz bedeni hiç şüphesiz toprak oldu; ama barışçı fikirleri ile birleştirici düşünceleri ile barış, birlik ve istiklal uğrundaki savaşçılığı ile her zaman içimizde yaşayacak o adam, Shakspeare’in kelimeleri ile “Erkek bir insandı. Onu, her hali ile bütün dünyaya örnek diye gösterin. Onun gibi birini, bir daha görmeyeceğim.”

Not:
"Mustafa" Filminin tartışılacak yerleri olduğunu kabul ediyorum. Fakat herşeye rağmen böyle bir yapıma imza atmak cesaret işidir. Sevgili Can Dündar Mustafa Kemal Atatürk'ü kendi penceresinden anlatmış. Biz, "bize" olan kısmını aldık, eleştirel kısmını bu işin uzmanlarına bırakıyoruz. Sadece bırakmakla kalmıyoruz; bunun nasıl olması gerektiğini söylüyorlarsa öyle; gerektiği gibi filmin yenisini çekmelerini istiyoruz.

Bunun için Atatürkün mirasını sahiplenen partilileri ve Atatürk'ü yaşatma derneklerinden ilk adımı bekliyoruz.
Sokaklarda veya ekranlarda laf üreterek değil; eldeki verileri iyi kullanarak, o zaman siz! "MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü halka iyi anlatınız" diyorum.

Ben şahsım adına, elini taşın altına koyduğu için sevgili Can Dündarı bu cesaretinden dolayı bir kez daha kutluyorum. Mukayese edecek bir filminiz yoksa bu konuda konuşmaya hakkınız nasıl olabilir? Üstelik, Atatürk'ün bıraktığı maddi manevi mirasını ve onun adını yıllardır kullananlar(!) hiç mi bu konuda suçluluk duymuyorlar? Ben olaya iyi niyetle yaklaşıyorum. Yoksa muhalefet etmek, yıllardır muhalefet edenlerden öğrendiğimiz en iyi şey! (o neyse)

*Ali Ulvi ELÖVE
**Hitabet N. Muallimoğlu

M.Talip Girgin
Tüm yazdıklarım!

 
Toplam blog
: 438
: 826
Kayıt tarihi
: 07.01.07
 
 

Milliyet Blog'a hangi vesile ile kayıt olduğumu doğrusu hatırlamıyorum!  Bende birçoğunuz gibi ya..