Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Temmuz '06

 
Kategori
Psikoloji
 

Çocuklara ne yapıyoruz?

Çocuklara ne yapıyoruz?
 

Bir önceki deneme yazısında “Benimle evlenir misin?” derken aslında neler söylenmiş olunabileceğine yönelik değişik yorumlar yapmıştım. Aynı yorumlar dünyaya bir çocuk getirirken de yapılabilir.

- Sosyal statü kazanmak için. (zira çocuksuz aileler pek aileden sayılmaz)

- Eşi kendinden ayrılamayacak bir noktaya getirmek için. (Sosyal olarak da çocuk olduğunda ayrılmak isteyen kişi nefret oklarına hedef olacaktır ve bu noktada çocuk inanılmayacak kadar büyük bir silahtır.)

- Var olan evlilik sorunlarının çözülebileceği düşünüldüğü için. (Ki bu sadece var olan sorunların örtülmesine yarayacaktır)

- İki kişi nasıl yaşanacağı bilinemediğinden yeni bir oyuncak sahibi olmak için.

- Yaş geçiyor, ya ilerde çocuk isteyip de pişman olursam dememek için.

- Saçını süpürge edip, gelecekte en azından ilgilenmiyor diye duygu sömürüsü yapmak için.

- Ailelerin baskısı nedeniyle. (Genetik şifrenin bir sonraki nesle geçmesi hariç, yukarıda sayılan tüm sebepler toplumsal bilinç altı olarak aileleri baskı yapmaya zorlar)

Halbuki çocukların sadece, birbirini seven iki insanın beraber sevgilerini ve ilgilerini aktaracakları güzel canlılar olarak dünyaya getirilmeleri gerekmekte.

Ne yazık ki bu şekilde gerçekleşmiyor. Kuşak çatışması içerisinde daha da iyi görülen şey anne ve babaların çocuklarıyla anlaşamazken, bir üst kuşağın yeni doğanlarla daha iyi anlaştığı. Bunun salt sebebi olarak ben koşulsuz sevginin verilebilmesini görüyorum. Anne ve babalar çocuklarına dayatma içerisinde bulunurken büyük anne ve babaların “her ne olursa olsun” seveceğim noktasına yakın olmasından… Bu da kendileri de çocuklarına dayatma yaparak gerçekten bir şey elde edilemediğini görerek “bari sadece seveyim” demeyi öğrenmiş olmalarından geliyor.

Hatta bazen kendi çocuklarına dileyemeyecekleri özrü bu şekilde 3. şahıs üzerinden dileyebilmelerinin getirdiği rahatlık olarak bile düşünebilirim.

Yazdıkça konunun genişliği karşıma daha bir fazla çıkıyor…

Konumuza geri dönecek olursak sevmeyi, ama gerçekten sevmeyi bilmediğimiz için, sevmeyi bilmeyen canlıları dünyaya armağan ediyoruz. Kendine güvenmeyen, sevilmediği için ne kendisini ne de bir başkasını sevmeyi bilmeyen, sadece başarılı olduğunda kendisine biraz daha olumlu bakabilen -ki bunun da ne kadar işe yarayacağı tartışılır-, mutsuzluğa programlanmış, hiçbir ilişkiyi devam ettirebilme gücü olmayan, biçilen roller üzerinden iletişim kuran, büyük tiyatro sahnesinde doğaçlama oyununu oynayan insancıklar yaratıyoruz.

Gerçek, olması gereken ise bundan daha farklı olmalı diye düşünüyorum. Sevgisini, öfkesini, nefretini uluorta yaşayabilen gerçek insanlar yetiştirmek lazım. Karşısında kim olursa olsun doğru olduğu yerde sonuna kadar dişiyle tırnağıyla kendisini savunabilen, hayatta kendini başarılı hissetmek için sadece kendisi gibi olması gerektiğini bilen kişiler.

Doğruyu ve yanlışı kendisine dayatılanlarla değil düşünerek, bir başkasına zarar vermediğim noktada kendi hayatımı yaşamaktan başka görevim yok diyebilen kişiler.

Bunun için de, gerçekten birbirlerini seven insanların sevgilerini aktarmak üzerine iyi düşünerek çocuk sahibi olmaları gerekiyor bence…

Dünyaya getirilen her çocuğun sadece sevgi içerisinde yoğrulması, sadece o olduğu için sevilmesi, her ne yaparsa yapsın –olumsuzluklarda sorumluluğunu almayı öğretmekle beraber- her koşulda sevgiyle yanında durulması gerekmekte.

Bunun için galiba her çocuğun kaç yaşına gelirse gelsin arkasında bir güven hissetme ihtiyacı olduğunu ve bu güvenin sadece ve sadece anne babalar tarafından sağlanabileceğinin bilinmesi önemli ve ona göre davranmak gerekiyor.

Sosyal öğretilerin bir tarafa atılması, toplumsal zorlamaların görmezden gelinmesi ve çocuğun sadece ve sadece olduğu gibi kabul edilmesi gerekmekte…

“Unutmayın çocuklarınız sizin değildir. Onu yaratıcıdan ödünç aldınız.” Mohawk Kabilesi

 
Toplam blog
: 71
: 1933
Kayıt tarihi
: 08.06.06
 
 

İnsanın kendisini anlatması zor. Beykoz, Saint Benoit, Psikolog. Bu kadar... Detay gerekiyors..