Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve malüm film üzerine

Türkiye Cumhuriyetini Kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve malüm film üzerine

Türkiye Cumhuriyetini kurucusu büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk için yeri geldikçe ve bağlamı içinde bazı tanımlayıcı’lar kullanılır. Bunları kullanırken ölçülü ve nezaketli olmak ve bu konudaki duyarlılık herkesin görevidir.

Bu bağlamda bakıldığında; “Sarı Zeybek” bir sıfattır. “Kemal” bir sıfattır, “Gazi” bir sıfattır ancak “Mustafa” bir isimdir. O’nun için yeri geldiğinde bu sıfatlar kullanılabilir. Bireyleri tanımlamak için isim kullanmak gerektiğinde; çok samimi olduklarınızı, akranlarınızı ve makam, mevki, kültürel ve sosyal açıdan denklerinizi veya kendinizden yaşça ve diğer her anlamda daha küçük olanları belki böyle çağırabilirsiniz. Ancak söz konusu Atatürk olunca O’ndan, Ahmet, Mehmet, Mustafa gibi isimlerle bahsetmek kimsenin haddi ve yetkisinde değildir. Ben “Atatürk belgeseli” çektim demenin de mümkün olmadığı gibi.

Türkiye Cumhuriyetini kurucusu büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk bir “evren”dir. O’nu tanımak ve gelecek nesillere tanıtmak her vatan evladının görevi ve hakkıdır. Bu anlamda çalışmaların yapılması doğaldır ve beklenendir. Ancak yapılacak çalışmaların “Atatürk evreni” içindeki sınırlılıklarının titizlikle belirlenmesi ve belgelendirilmesi ve bir “uzmanlık” ürünü olması gerekir.

Ayrıca “O”nunla ilgili yapılacak çalışmaların, ülkemizin bulunduğu koşulları da dikkate alarak bir öncelikler sırası içinde gündeme getirilmesi gerekir.

O’nun hükmi şahsiyeti ile Türkiye Cumhuriyetini kuruluş öyküsü özdeşleşmiş durumdadır. Bu nedenle O’nu konu edinecek çalışmalar aynı zamanda Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş öyküsünü de konu edinmektedir. O'nun hakkında, arka plana saklanarak yapılmakta olan imalar aynı zamanda Cumhuriyetimize yapılmaktadır.

Özellikle günümüz koşullarında bu kuruluş öyküsü içinde O’nun düşünce sistemi, ilkeleri, yaklaşımları, stratejisi, idealleri ve bu yönde verdiği direktifleri ile sistem kurucu uygulamalarının örneklendirilmesi önem ve öncelik taşımaktadır.

Vatandaşımızı ilgilendiren, bireylerin özel yaşamlarıyla ilgili olarak bazı sıradan kişilerin kerameti kendinden menkul özel yorumlar değil, O'nun devlet adamlığı yönüdür. Unutmayalım ki “O” sadece bizim için değil aynı zamanda bulunduğu çağı, ülkeleri ve diğerlerini de etkilemiş ve hala etkilemekte olan bir liderdir.

O'nun bağımsızlık anlayışı, laiklik anlayışı, barış anlayışı, eğitim anlayışı, kültür anlayışı, dil, din, tarih, güzel sanatlar, spor anlayışı devletçilik, halkçılık, ulusalcılık, çağdaşlık vb. yaklaşımlarının ele alınıp, günümüz koşullarıyla da ilişkilendirilerek yorumlanmasının yapılması gerekli görevlerdendir. Bu görev öncelikle misyon sahibi kurum, kuruluş ve kişilerce yerine getirilmelidir.

Örneğin O’nun bağımsızlık anlayışı içinde; İnsan aklının bağımsızlığı (“en hakiki mürşit ilimdir” yaklaşımı içinde, “bilimsellik”), İnsan inancını bağımsızlığı (dinin bireysel olduğu, laiklik prensibinin, ülke yönetiminde siyasi erkin “dini referans değer” olarak alamayacağı), Ülke kaynaklarının bağımsızlığı (halkçılık, devletçilik), Yönetim erkini bağımsızlığı (kuvvetlerin ayrılığı prensibi), Eğitimin bağımsızlığı (bilimsellik, çağdaşlık, uygulamacılık), Ulusun ve devletin bağımsızlığı (ulusal çıkarlar ve çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkma), Atatürkçü düşünce sistemini bağımsızlığı (“…size hiçbir dogma bırakmıyorum…”, “… naciz vücudum elbet toprak olacaktır…”), Pragmatik yaklaşımların bağımsızlığı (“söz konuşu vatansa gerisi teferruattır”, “vatanının en çok seven ona en çok hizmet edendir”) vb. şekillerde ele alınarak yorumlanması suretiyle düşün dünyamız zenginleştirilmelidir.

Örneklendirilen bağımsızlık anlayışı çerçevesinde içinde, ülkemizin bulunduğu koşullar da dikkate alınarak bu gün; “teknoloji”, “ekonomi”, “felsefe”, “siyasi”, “kültürel”, “bilimsel”, “sanatsal”, demokratik uygulamalar”, “hukuk”, “dil”, “kültür”, uluslar arası ilişkiler” vb. alanlarda ne derece de bağımsız olduğumuz sorgulanmalı ve gerekli analiz yapılarak bir sentez ile önermeye gidilmelidir.

Örneklemeye çalıştığım yaklaşım dışında ki yapılanlar ve yapılmakta olanların bazıları işi hafife alma görünümün de olup, yarar yerine zarar vermektedir. Hele hele "...bundan sonra ...falancayla ilgili çekeceğim" demek, zımmen birilerinin O'nunla eşleştirilebileceği gibi yorumlara yol açar ki bu tür mesajlar vermek kimsenin haddi olmamalıdır.
Yapılması gerekeni yapmamak ve yapılmaması gerekenlerin yapılması gerekenlermiş gibi yansıtılması da sadece Türkiye Cumhuriyetini kurucusu büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün anısına saygısızlık değil, aynı zamanda Cumhuriyetimizin değerlerinin tahribine yöneliktir.

Çevrilmiş olan film dâhil olan biteni bu anlamda değerlendiriyorum ve herkesin kendi değerlendirmesini yaparak tavrını belirlemesi gerektiğine inanıyorum. Unutmayalım ki; susmak, sessiz kalmak ve bir şeyler yapmamak onaylamak anlamındadır.