Atatürk' ü anlamak

ATATÜRK’Ü ANLAMAK…

10 Kasımda Atatürk’ün fiziki anlamda aramızdan ayrılışının yetmişinci yıl dönümü. Klasik bir saygı duruşu, birkaç ağıt yakmak, gözyaşı dökmek, magazin içerikli birkaç program yapmak, kuşkusuz Atatürk’ün kendinden sonraki kuşaklardan istediği değildi. Onun istediği, fikri hür, vicdanı hür, tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş uygarlık seviyesine ulaştırılması, hatta üstüne çıkarılması idi. Bu gün vatanımızın sosyal, siyasal, ekonomik durumuna baktığımızda başarılı olduğumuzu söylemek mümkün değildir.

Ancak bu nedenle de, utanıp kızarmaya, ah vah etmeye de vakit yoktur. Bu yolda şimdiye kadar çalışmayanlar, hiç vakit kaybetmeden çalışmaya başlamalıdırlar. Hepimizin ilk yapacağı iş Atatürk’ü anlamak olmalıdır. Onun ilkelerini iyi incelemek anlamakta zorluk çekenlere yardımcı olmak gerekebilir. Her Türk aydınının birinci ve en önemli görevi bu olmalıdır. Biz burada gayet rahat olarak yazıyoruz ama bu iş hiç de kolay değildir.Üstelik ülkemizdeki duruma bakıldığında tehlikeli de olabilir. Bunu büyük önder, ta o yıllardan görmüş ve gençliğe hitabesinde, açık bir şekilde dile getirmiştir. İsteseniz o muhteşem hitabeyi bir daha anımsayalım.

EyTürk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân veşerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ileaziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap vebîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türkİstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Bütün Türk vatandaşlarının öncelikli görevi bu olmalıdır. Zira hepimiz bağımsızlığımızı, hürriyetimizi, cumhuriyetimizi, ona, silah arkadaşlarına ve bu uğurda severek canını feda etmiş aziz şehitlerimize borçluyuz.

Öyle ise zaman durmak zamanı değildir. Çalışmaya önce Atatürk’ü anlamaktan başlamalıyız.

O belirttiği ilkeleri ile bize zaten yolumuzu da göstermiş. Bir anımsayalım.

1) Cumhuriyetçilik,

2) Halkçılık,

3) Laiklik,

4) Devrimcilik,

5) Ulusalcılık,

6) Devletçilik.

Atatürk bu ilkeleri uygulayarak, uzun süren savaşlardan bitkin çıkmış, ekonomisi çökmüş, içinde değişik din ve etnik kökeni olan insanlardan Türk ulusunu meydana getirmiş, Avrupa’nın hasta adamından sözü dinlenir, saygın, Osmanlının borçlarını ödemiş, ekonomisi hızla büyüyen birülke meydana getirmiştir. Şimdi bize düşen görev de onu anlamak için önce ilkelerini iyi inceleyip doğru anlamak, onun başlattığı yoldan ilerlemektir.

70inci ölüm yıldönümünde ona en güzel özrümüz, onu ANLAMAK olacaktır.