Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '08

 
Kategori
Anılar
 

Mustafa Kemâl ve Erenkuş

Mustafa Kemâl ve Erenkuş
 

Atatürk Antalya'da...


Atatürk ile ilgili, basında yer almayan, sadece aile içinde bilinen anılar vardır. Bu anılardan birini babam çok duygulanarak anlatır her zaman. İstedim ki babam yazsın, ben aktarıcı olayım. Okuyacağınız yazı babamın kaleminden çıkmış bir yazıdır.

1927 Korkuteli doğumluyum. 4 erkek kardeşin en küçüğüyüm. Ben, ailenin en küçük çocuğu olarak hep annemin yanında olmak isterdim.

Amcam Mehmet Ali'nin bir oğlu, bir kızı vardı; oğlu Şefik, kızı da Naciye abla idi. Annemle sık sık Mehmet Ali amcamın kızı Naciye ablamlara giderdik. Naciye ablamın eşi Süleyman Hafız, daha önce de bir evlilik yapmış, eşi ölünce de Naciye ablam ile evlenmiş. O eşinden Sabahattin ve Melahat isimli iki çocuğu varmış. Naciye ablamdan da 3 çocuğu olmuş.

Biz çocukken büyüklerimize her şeyi soramazdık. Anlatılırken duyduklarımızla yetinirdik. Tam olarak bilmediğim ve belgeleyemediğim için, ancak anlatılanlara dayanarak; Süleyman Hafız'ın ailesinin Selanikli olduğu ve Mustafa Kemâl'in ailesiyle bir şekilde tanış olduklarını biliyorum. Bu durumu bilen ve Süleyman Hafız'ı tanıyan Âfet İnan, bir anlamda yetim sayılan Sabahattin'den söz etmiş ve ona sahip çıkıp okutmasını ve yetiştirmesini rica etmiş. 1930'lu yıllarda Mustafa Kemâl vapurla Antalya'yı ziyarete geldiğinde, o sırada Antalya'da akrabalarının yanında kalan Sabahattin ile tanıştırmış.

Sabahattin okuma isteğini anlatınca Mustafa Kemâl; çocuğum, bak şimdi bu vapurdayız, hem yolculuk zor, hem de yer yok...deyince, Sabahattin; olsun, ben vapurun direğine yapışır giderim, direğin dibinde de uyurum deyince Mustafa Kemâl çok duygulanmış ve Sabahattin'in de kendileriyle gelmesini sağlamış.

Sabahattin'i askeri okula kaydettirmiş, pilot olarak yetişmesini sağlamış. Fakat askeri okula kaydettirirken Sabahattin olan adını Erenkuş olarak değiştirmiş. ( Burada babamın yazısına bir not düşmek istiyorum; Mustafa Kemâl bu Antalya ziyaretinde gezinti yerlerinden Rumkuş'un adını beğenmediğini söyleyerek Erenkuş olarak değiştirilmesini istemiş. Hâlâ Erenkuş olarak anılır bu yer. Bu bilgiye internetten ulaşabilirsiniz. Sabahattin'in adını da o günün etkisiyle Erenkuş olarak değiştirmiş olsa gerek )

Gelelim bundan sonrasına;

Yıl 1949; ben Hopa Ortaokul öğretmeni iken askerliğimi yapmak üzere Ankara'ya Yedek Subay Okulu'na geliyorum. 6 aylık ulaştırma eğitimim sonunda Asteğmen olarak Kütahya'da Türk Hava Kuvvetleri Oto Bölüğü'nde göreve başlıyorum. Kütahya'nın kışı çok şiddetli, biz Subay Orduevi'nde kalıyoruz.

Bu günlerden birinde Orduevi Gazinosu'nda ' Erenkuş Londra'dan dönüyormuş ' diye konuşmalar duydum. Birdenbire çocukluğum, Naciye ablam, Süleyman Hafız eniştem ve ilk eşinden olan oğlu Sabahattin canlandı gözümde. Zira ' Erenkuş ' adı çok özeldi ve ben Mustafa Kemâl'in Naciye ablamın üvey oğluna bu adı verdiğini biliyordum. Acaba bu Erenkuş o mu idi? Görev yaptığım birlik av uçaklarının olduğu bir birlikti ve gelecek olan Erenkuş pilottu.

Nihayet bir gün...Askeri Gazino'da oturuyoruz...Kapıdan esmer, hafif sarkık yanaklı, kalın dudaklı Yüzbaşı rütbeli biri giriyor...O salona girdiği zaman birçok subay ' Hoşgeldiniz Erenkuş Yüzbaşı'm ' diye selâmlıyorlar. Onların sohbeti sırasında merakımı yenemeyerek yanlarına gidiyorum ve asker selâmı vererek Erenkuş Yüzbaşı'ya Korkuteli ile bir ilgisi olup olmadığını soruyorum. Şaşırıyor ve oralı olduğunu söylüyor. Ben de üvey annesi Naciye hanımın amcamın kızı olduğunu söylüyorum.

Erenkuş Yüzbaşı bu sözlerim üzerine birden kalkıp bana sarılıyor ve ' Bu ne güzel bir tesadüf ' diyor. Bir süre öyle sarılmış kalıyoruz.

O gün Erenkuş ağabey subay arkadaşlardan izin alarak beni kaldığı odaya götürüyor. Sohbet sırasında bir şey göstereceğini söyleyip, ağzına kadar tıka basa kitapla dolu bir valizi gösteriyor. İşte Ahmet, benim hayattaki en büyük servetim bunlar diyor.Bir süre susuyoruz ve yine subay arkadaşlarının yanına dönüyoruz.

Sonraki günler de görüyorum kendisini, kederli bir hâli var. Akraba bile olsak nihayetinde o Yüzbaşı, ben de bir Yedeksubay olduğum için nedenini soramıyorum.

Sonraları eşini kaybettiği için böyle kederli olduğunu öğreniyorum. Daha da acısı, onu tanıdıktan birkaç yıl sonra, bir hastanede öldüğünü öğreniyorum. Yazık, ki ne yazık!

 
Toplam blog
: 261
: 2212
Kayıt tarihi
: 23.07.07
 
 

1954 Antalya doğumlu ve Antalyalı'yım. Ülkemin ve özellikle bu şehrin sevdalısıyım. Sanatın pek çok ..