Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Kasım '08

 
Kategori
Güncel
 

On Kasım Mustafa Kemal Atatürk'ün yeniden doğduğu gün

On Kasım Mustafa Kemal Atatürk'ün yeniden doğduğu gün
 

YARIN GÜNEŞ BİR BAŞKA DOĞACAK.

Zaman tünelinde, Cumhuriyetin ekim ayından sonra, Kasım ayında hasatın toplandığı ve görevini tamamlayan liderin, tıpkı “Veda Haccı”nda Resulullahın “ Ben de sizin gibi bir insanım ve Rabbime döneceğim. Sizin üzerinizde görevimi tamamladım “dediği gibi, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk de, ”Benim naçiz vücudum, elbet bir gün toprak olacaktır”diyerek, görevini tamamladığını ve emanet ettiği Cumhuriyetin, ilelebet kalacağını ima etmiştir.
Daha küçük yaşlardayken, öğretmeninin kim olduğunu bir de manadan görelim. Ve sözlere bir de söyleyenden çok, söyleten açısından bakalım.” Benim adım da Mustafa, senin adın da Mustafa, ikimizin de aynı yere sığması mümkün değil mertebe açısından seni Kamil insan olarak görevli kıldım ve Kemal sıfatıyla şereflendirdim. Allahun, bir ulusun kurtuluşuna neden ettiği kuluna, dil uzatmak olmaz.O bir beşerdir.Her beşer gibi yaşantısı olacaktır elbet. Hayrın ve şerrin yaratıcısı da Allahtır. Ancak gıybet en büyük suçtur. Bir meftanın ardından, Mümin kişi kötü söz söylememelidir. Çünkü o zat artık "dönüş onadır" hükmündedir.

Dünya Tarihine yolculuk ettiğimizde, en çok liderin, devlet adamı, bilge kişinin Türk Devletinde yetiştiği görülür. Bunları bıraktıkları yazılı eserlerinden çok, yaptıkları işlerle biliriz. Böyle seçilmiş kişilerin, topluma verecek hesabı yoktur. Aksine toplum onlara borçludur. Ve halk o lideri ölümsüzleştirir.

Mustafa Kemal Atatürk; tüm dünyada tanınan ve övülen bir kişidir. Bu lideri tanımak için çalışmalar daha da gelişmektedir. Bu çalışmalar, onu karalamak isteyenlerin gözlerini, bir güneş gibi kamaştırmıştır.

Mustafa Kemal Atatürk; her bilinçli lider gibi kendinle hesaplaştığı günlerde kayıt ya da kanıt amaçlı günlükler, notlar tutmuştur. Onun Nutuk ve Demeçleri, eğitim amaçlı cebir, geometriye ait çıkardığı kitaplar bilinse de, ölümünden sonra özel notları, müzelerce korunup gün ışığına pek çıkmamıştır. Bazı gizemlerin zamanı geldiğinde, açığa çıkması yine ona olan sevgiyle olmuştur. Bizzat tanık olarak söylüyorum ki, aracısız irtibata geçip, kendini bildiren vasıtaları, bir mucize niteliğinde araç olarak sunmaktadır. İşte bu yüzden, ona yaklaşımlarımda bu denli mana yönüne kaçmak zorunda kalıyorum. Çünkü doğadaki olayların tesadüfen, rasgele olmadığı düşüncesindeyim.”Biz Âdeme isimleri öğrettik”Doğada verilen formulleri tabi ki değerlendireceğim. Resulullahın hicreti gibiydi, Mustafa Kemal, in İstanbul’u terkedip, üniformasını sıyırıp 19 Mayıs 1919 da Samsundan göçü Ben sembolleri inkâr edemem ki. Onlar olmasaydı tarihi nasıl kaydedecektik?

Mustafa Kemal Atatürk’ ün, kendi el yazısıyla tuttuğu notlarda ilginç tesadüfler fark ettim. Bazı notlarında semboller kullanmış, simgelerle kısa ifadeler. Demek ki bu notları edebi amaçlı yazmamış, benim de anılarım olsun gibisinden. O nu sevmek, onu anlamak demektir. Bu yüzden, yüzeysel törenler vb sergilerden de öte, akademik olarak incelenmesi için daha çok çaba göstermeliyiz. Bu alandaki gayretleri, çaba gösteren kardeşlerimizi kutluyorum. Ayrıca yakın tarihimiz henüz, zaman aşımına uğramadığı için, onunla birebir görüşenler ve, onun yakınları canlı canlı aramızdalar. İşte bu yüzden bizler de onlarla tek yüreğiz. İşte bu yüzden güneşi balçıkla sıvayamıyorlar. Karartamayacaklar da..Türk milletinin batmayan güneşidir.

O dönemin yazarı Falih Rıfkı Atay, Çankaya adlı eserinde, onun arandıkça, yeni bir sır verdiğini yazmaktadır. Ben buna katılıyorum.

Mustafa Kemal Atatürk’ün, bazı belgelerinde, bazı yazılarının üzerine çarpı çektiği, bazılarını Arap alfabesi, aralarına da Latin harfleriyle karma bir not tuttuğu dikkatimi çekmiştir. Daha da manalı olan, defterinin birinin ortasında 10 sayfa boş bırakmasıdır. Nümerolojiyi, kriptolojiyi bir kenara bırakırsak, 19. Tümene bir başka değer vermiştir.18.no lu not defterinde, Mart ayı olaylarına yer vermesi,
Çanakkalenin kurtuluşunun 18 Mart olduğuna göre, ve 19. tümenin de Çanakkale de bulunması, tesadüf müdür?

Mustafa Kemal Atatürk, asker, lider, filozof, hitabetçi, veli, sosyalist, hümanist, fütürist daha nice kişilikleri bünyesinden yansıtan bir lider.

Mustafa Kemal Atatürk’ü, her vesileyle anarken, ağıtlar yerine, onun ilkelerini, kişiliğini anlatalım. Onun çok boyutlu kişiliğini yansıtan bazı sözlerini, eserlerini okuyalım, anlayalım, sahip çıkalım. Bakın ne diyor,

Bir milletin felaket içinde kalması, İzmihlal tehlikesine maruz kalınması, mutlak ve içtimai, ahlaki bir maceraya müptela olması neticesidir.”

“İlim ve maarif, milleti kurtarmak için hüsnüniyette kâfi değildir. Milleti kurtarmak isteyenlerin, aynı zamanda mesleklerinde de birer mütehassıs olmaları ve faal birer âlim olmaları gerekir”

Bir 10 Kasım günü, bir garip Orhan Veli, belediyenin açtığı çukura düşüp, hayatını kaybeden bir aydın, şair. Belediyeler hala çukur açıyor. Biz de şehitlere açıyoruz çukurları. İzindeyiz atam diye, resimlerini koyduğumuz duvarlardan, acı bir tebessümle baktı geçen gün. Yüzünde öyle bir endişeli ifade vardı ki….

Mustafa Kemal bir kenti ziyarette soruyor, şu ev kimin? Yorgo’ nun, ya şu Dimitri’ nin… Bunlar buralara bu binaları yaparken siz nerdeydiniz? Arka taraftan bir köylünün sesi duyulur;”Biz, Yemende, Tuna Boylarında, Balkanlarda, Arnavutluk dağlarında, Kafkaslarda, Çanakkalede, Sakaryada savaşıyorduk Paşam….

Mustafa Kemal Atatürk, bu hatırasını naklederken”Hayatımda cevap veremediğim yegâne insan, bu aksakallı ihtiyar olmuştur “dermiş.(Koymen Hulusi, Atatürk’ü anmak kitabından alıntı )Bu alıntıyı yapan arkadaşın bana gönderdiği şu anekdotu paylaşmak istiyorum,

Bu gemi kimin? ….oğlunun

Bu TV ler kimin? …arkadaşlarının

Bu kaçak villa kimin? Annesinin

Bu tatil köyü kimin? bu ada, bu iskele, bu iletişim, diye ilave ediyorum

Daha da ileri gidiyorum, Mustafa Kemal Atatürkün önem verdiği Türk Dil Tarih Kurumunun, Termik santrallerin, fabrikaların başında kimler var?

Ümitliyim, bu vatan bizim..

Kendi kendime soruyorum, peki sen ne yaptın?

Terörle mücadele için can verdik. Yıllarımızı dağlara gömdük.

Ekonomide, terör, koltuk, çaresizlik, sefalet paraya tahvil edilirken... diye yazan sağduyulu arkadaşıma candan katılıyorum...
Yarın 10 Kasım; Mustafa Kemalin yeniden yaşatılacağı gün... Öldüğü gün değil.

Bakın Nasıl seslenmiş yıllar önce, değişen bir şeyler olmalı…


Siz beni hâlâ anlayamadınız.
Ve anlamayacaksınız çağlarca da...
Hep tutturmuş "Yıl 1919, Mayıs'ın 19'u" diyorsunuz.
Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övüyorsunuz.
Mustafa Kemal’i anlamak bu değil,
Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil.

Bırakın o altın yaprağı artık,
bırakın rahat etsin anılarda şehitler.
Siz bana, neler yaptınız ondan haber verin.
Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin?
Mustafa Kemal’i anlamak yerinde saymak değil.
Mustafa Kemal’in ülküsü, sadece söz değil.

Bana, muştular getirin bir daha,
uygar uluslara eşit yeni buluşlardan..
Kuru söz değil, iş istiyorum sizden anladınız mı?
Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı?
Mustafa Kemal’i anlamak avunmak değil,
Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil.

Hâlâ, o, acıklı ağıtlar dudaklarınızda,
hâlâ oturmuş, 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz.
Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın!
Uluslar, fethine çıkıyor, uzak dünyaların..
Mustafa Kemâl'i anlamak göz boyamak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil..

Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız ;
laboratuarlarda sabahlayın, kahvelerde değil.
Bilim ağartsın saçlarınızı.. Kitaplar..
Ancak, böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar...
Mustafa Kemal’i anlamak ağlamak değil,
Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil.

Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü..
Görüyorum ki, hâlâ aynı yerdesiniz, hiç ilerlememiş,
birbirinize düşmüşsünüz, halka eğilmek dururken.
Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen?
Mustafa Kemal’i anlamak itişmek değil,
Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil.

Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla.
Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla.
Bu vatan, bu canım vatan, sizden çalışmak ister,
paydos övünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter!
Mustafa Kemal’i anlamak aldatmak değil,
Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil...
(
Halim Yağcıoğlu)

-Not (yararlandığım kaynak;Atatürkün not Defterleri, Ali Mithat İnan)

 
Toplam blog
: 165
: 856
Kayıt tarihi
: 17.10.07
 
 

Edebiyet fakültesi  mezunuyum. Öğrenmenin yaşı yoktur diyerek çeşitli kurslardan da el sanatları ..