Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Kasım '08

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Atatürk ve babam

Gaziantep'li olanlar iyi bilir, Gaziantep CHP'nin kalesiydi bir zamanlar, özellikle eski aileler bu partiden başkasına oy vermezdi.Herşeyin değiştiği gibi bu da zamanla değişti. Göçler yüzünden bütün şehirlerde özellikle geçiş noktası olan şehirlerde herşey başkalaşıyor, başkalaşmaya da devam ediyor.

Gaziantep'de ilk şapkayı takan kadınlardan biri benim babaannemdir. Büyük amcam yıllarca belediye'de reis muavinliği yapmış demokrat bir insandı, sevgili babam, canım babam son derece demokrat bir insandı. Halalarım o zaman üniversite ayarında olan enüstütü mezunuydu ve çeşitli sporlarla uğraşmış uygar insanlardır. En büyük halam yaklaşık 86 yaşında ve 2 yıl önce şiir kitabı çıkardı ve hala Ankara'nın yerel bir gazetesine yazılar yazıyor.

Bu kadar aydın ve kültürlü bir aileye sahip olduğum için kendimi çok ama çok şanslı hissediyorum. Benim babam 1938 yılında doğmuş, babası kendi 3 yaşındayken sirozdan ölmüş, babama uzun süre söylememişler ve babacığım gelecek diye beklemiş babasını...

Babaannem 7 çocukla dul kalınca, onların eğitimi ve hayata hazırlanmasıyla tek başına ilgilenmiş, çok zor günler yaşamışlar. Ama babaannem hiç eğilmemiş ve zorlukların karşısında dik durmuş. Kızları da dahil bütün çocuklarını okutmuş. Bababm hukuk fakültesi 3. sınıfa kadar okumuş ve okulu bırakıp Gaziantep'e dönüp Akbank'da memur olarak işe başlamış, annemle bankada tanşmış ve evlenmişler. Sonra çocuklar, ben ve diğer iki kardeşim, kocaman bir kırk yıl geçmiş, eylül'ün 30'unda babam gözlerini kapadı hayata...

Babam kimseye zarar vermeden yaşadı hayatı boyunca, can yakmadı, haram yemedi, riyakar olmadı, bencillik nedir bilmedi, dürüst olmaktan şaşmadı, kimseyi kullanmadı Çok sevildi, hep güldü, güldürdü, öğretti, okudu sürekli, yardım etti, üretti, sanatla uğraştı, ilkelerinden ayrılmadı, dostlarına ihanet etmedi, kendinden küçüklere bile yerini verdi, karşılarken ayağa kalktı, el etek öpmedi, eğilmedi, şerefinden onurundan ödün vermedi ve hep Atatürkçü oldu.

Sokaklardan topladığı taşlarla Atatürk resimleri yaptı, sergiler açtı, malesef arkasında bu sanatı yapacak bir mirascı bırakamadı.

Evet, babam kendinden başka kimseye zarar vermedi, 45 yıl her akşam rakısını içti, günde 3 paket sigara bitirdi, gece hayatından vazgeçmedi, en sonunda kanser oldu, çok acılar çekerek gitti, ama ne ailesini üzdü nede dostlarını...

Benzetmek ne kadar doğru olur bilmiyorum ama tıpkı babam gibi, Atatürk'de kendinden başkasına zarar vermeden yaşadı, hep milletini düşündü. Türkiye Cumhuriyet'ini nasıl daha fazla ileri götürsem diye hayatını feda etti.

Bazı insanlar kendini düşünmeden yaşar, ama etrafını göz ardı edemezler. O zaman onlar için yaşamın anlamı olmaz, Benmerkezcilik günümüzün hastalığı, eski insanlarımıza bakıyorumda kendi merkezlerinden çok başkalarının merkezlerinde gezmek mutlu ediyor onları...

Can Dündar, Mustafa filmini yaparken sanırım en çokda buna değinmek istedi, Atatürk kendini düşünmeden yaşadı.Çünkü düşümesi gereken kocaman bir ülke vardı, bugünkü akıllarla düşünüldüğünde çoğu insan Atatürk'ün bu filmde kötü yönleri ile yansıtıldığını düşünecektir çünkü benmerkezci akıl çok, ama o zamanın akılları ile düşünebilseydik sanırım Can Dündar'ı ayakta alkışlardık...

BEN AKIN BARLAS'IN KIZI OLMAKTAN HEP GURUR DUYDUM, BEN ATATÜRK'ÜN BİZE VERDİĞİ BU ÜLKEDE DOĞMAKTAN VE YAŞAMAKTAN HEP GURUR DUYDUM... NUR İÇİNDE YATIN...
 
Toplam blog
: 11
: 645
Kayıt tarihi
: 06.11.08
 
 

1969' da Gaziantep'te hayata merhaba dedim, lise mezunuyum ve 2 çocuk annesiyim, zorda olsa yaşamaya..