Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Kasım '08

 
Kategori
Güncel
 

Can Dündar'ın "Mustafa'sı" belgesel mi?

Can Dündar'ın "Mustafa'sı" belgesel mi?
 

Can Dündar'ın "Mustafa'sı: belgesel mi, belge mi?

1) Kanımca bu bir sinema filmi değildir. Bir "sunu" dur. Can Dündar konuşma metninin (monolog ve anlatı) akışıyla örtüşebilecek görsel öğeleri anlatısına monte etmiştir.

2) Bir yapıtın "belgesel" olarak nitelendirilebilmesinde belgelere dayanma olmazsa olmaz bir koşuldur ancak tek başına yeterli değildir. Belgelerin nesnel (objektif) bir şekilde sunulması gerekir.

Bir Patara belgeseli çekiliyorsa kum öbekleri ve üzerinde yetişen cılız ot görüntüleri elbette ki belgedir. Ama arkasında ki yeşil orman ve zengin tarih, önünde ki masmavi deniz metraj dışı tutulursa bunu ancak metodolojik kuşku (bilimsel yargının temel koşulu) taşımayan bir izleyici "belgesel" diye yutar ve bu coğrafyadan bihaberse Patara'yı çöl sanır.

Can Dündar 2 saate sığdırabildiği kadarı ile yapıtına uygun belgeleri cımbızla çekmiş; denizi, ormanı ve tarihi metraj dışında tutmuştur. Mustafa sunusu bu özelliği ile (nesnellik koşullarını asla barındırmadığı için) bir belgesel değildir.

3) Bazıları "Can Dündar'ın gözüyle Mustafa" diyerek filmin objektif olmadığını teslim etmekte; öznelliğe ve içtenliğe vurgu yapmaktadırlar. Kanımca bu ürün objektif olmadığı gibi sübjektif de değildir. Çünkü bakış açısı itibarı ile daha önce çektiği "Sarı Zeybek" ile paralellik taşımamaktadır. Bu paradoks net bir şekilde ortadayken Sarı Zeybek veya Mustafa'nın en az birisi "Can Dündar'ın gözüyle." olamaz.

Bu durumda Can Dündar'a Mustafa'yı çektiren dinamik ya evrimleşmesidir ya da duygusallaşma:

Eleştiriler karşısında kendisini savunurken "daha önce Atatürk hakkında nice çalışmalar" yaptığına sığınmakta ve 'Mustafa' ile ilgili eleştirileri ağır ve haksız bulmaktadır. Yani kendisince eski çizgisini korumaktadır. (Genç Bakış da ki ifadesi). Yani değişmemiştir, evrim geçirmemiştir.

Yıllar önce TRT yolsuzluğu ile ilgili (Mehmet Ali Birant'la birlikte) rahmetli Uğur Mumcu'ya kendisini savunurken "rakamlardan anlamadığını" moda jargonla duygusal olmadığını söylemektedir. Oysa gerek TRT yolsuzluğunda, gerek duyguları yeterince doyurulmadığımdan çekemediği Uğur Mumcu belgeselinde, gerekse 'Mustafa'da 300 ile 450 bin dolar tutarında duygu zenginliği vardır.

2003 yılının koşulları öyle olduğu için Sarı Zeybeği çeken birisi, 2008 koşulları böyle olduğu için Mustafa'yı çekiyorsa ve tutarlı olduğunu iddia ediyorsa bu durum da duygusallık kaçınılmazdır. 2007 yılında çekilmiş özenli bir Abdullah Gül Belgeselinin aynı özen ve tutarlılıkla gelişmekte olan 2009 koşullarında bir "Fetullah Gülen Belgeseli" ile sürdürülmesi sürpriz olmamalı.

Ne objektif nede sübjektif olan bu filmde görecelilik maalesef doğasına aykırı olarak kendi çemberini tamamlayamadı. Bu film biraz objektif kalanı kadar sübjektif olsa yine tamamlayamaz. Çünkü "Mustafa" kanımca nesnellik ve öznellik üzerinde değil de, tamamıyla "ısmarlama" ve/veya "yaranma" dinamiği üzerine inşa edilmiştir. Ismarlama ve yaranma Can Dündar'ın gayreti ile bu filmde kendi çemberini tamamlamaktadır. Çemberin odağında ise Sorosun Açık Toplum Enstitüsü ve buna hizmet eden NTV, Sabancı Üniversitesi, Tarih Vakfı, bu filmdeki tarih danışmanı vb. vardır.

4) Can Dündar bir tarihçi değildir. Ama 85 yıllık Cumhuriyet tarihinde henüz bir Atatürk belgeseli yapılmadığını ve filminin bu eksikliği giderdiğini söyleyecek kadar iddialı konuşmaktadır. Öte yandan Atatürk Araştırma Enstitüsü gibi ciddi kurumlara ve ciddi tarih bilimcilerine danışmadığını itiraf etmektedir. Ekibindeki tarih danışmanı Faruk Alpkaya'nın bilimsel kimliği biraz araştırılırsa "gerçek tarihçiler salt bilim kaygısıyla belgelerin izini sürerken, Alpkaya gibi tarihçilerin, Sabancı Üniversitesi ve Tarih Vakfı'nın hangi gerekçeler ile Cumhuriyet tapularının peşinde olduğuna" bir açıklama getirilebilir.

5) Bazılarının iddia ettiği gibi bu filmin 'toplumda infial yarattığı' saptamaları doğru değildir. Can Dündar bu filmi ve filmi hakkında sürdürdüğü iddialar ile bir yutturma gayreti içindedir. Ve bu durum kaçınılmaz olarak bir tartışma zemini yaratmıştır. Yumuşak ya da sert eleştiriler olacaktır. Eleştirilerin çokluğu infial olarak algılanmamalıdır. Yıllardır adım adım algılama yanlışlarına düşen bir toplum yaratılmak istendiği bir gerçektir. Bu anlamda Mustafa filmi de bu enstrümanlardan sadece bir tanesidir. Toplumumuzun bazı konularda kolayca hezeyana geldiği doğrudur. Ancak bu film ile ilgili eleştirilerin çokluğu toplumsal bir hezeyan olarak ele alınamaz ve bu yönüyle sosyolojik bir araştırmaya da gereksinim yoktur.

Çocuklar hariç, bu filme gidilmesi önerilerine içtenlikle katılıyorum. Çünkü -ancak izlenirse-ürünün bir tarih belgeseli olmadığı; ancak Türkiye için çizilen yol haritasını anlamada pek çok belgeden birisi olduğu saptaması yapılabilir.

Saygılarımla

Cezmi Saday

İlgili blog:
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=147618

 
Toplam blog
: 12
: 1336
Kayıt tarihi
: 14.11.08
 
 

İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ni bitirdim. Halen Çocuk Cerrahisi Uzmanı olarak çalışıyorum. Evliy..