Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '08

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Kendini bankacı sanan zavallılar!

Kendini bankacı sanan zavallılar!
 

http://www.hedtec.fi/files/hedtec/images/office_woman.jpg


İçeride müdüre hanımda dahil bankanın görevli altı çalışanı ve altı da müşterisi var müşterilerden biri benim. Müdüre hanım saçlarına perma yaptırmış abiye tarzı çiçekli fistanı ile bana Ferdi Tayfur’un bir şarkısını hatırlattı;

Kıskanırım böyle görünmeyesin
Güzelim diyerek övünmeyesin
Cümle âlem duysun yine benimsin

Allanıyor pullanıyorsun
Giyinip kuşanıp sallanıyorsun
Ne içtin de böyle sallanıyorsun

Çiçekli fistanı çıkarıp attı
Kim bilir kimlerin canını yaktı
Bir inat uğruna günaha battı

Allanıyor pullanıyorsun
Giyinip kuşanıp sallanıyorsun
Ne içtin de böyle sallanıyorsun

Allanıyor pullanıyorsun
Giyinip kuşanıp sallanıyorsun
Çokmu içtin de böyle sallanıyorsun

Efendim müdüre hanım dar fistan ve yüksek topuklar içinde, titreşimli cep telefonu modunda titreyerek bir oraya bir buraya dolaşıyor.

Hemen solumuzda ise 19 inç bir monitörün içine kafasını sokmuş çatık kaşlı, sert bakışlı yüzünde derin kırışıkları olan çarpık bacaklı bir bayan var. Yürürken titreyen ve bir dakika yerinde duramayan bir oraya bir buraya hikâyeden turlayan müdüre hanımı kıskanıyor olmalı ki onun arkasından bakarken bir kaşık suda boğacakmış gibi bakıyor.

Girişteki güvenlik görevlisi ise sanki bankada değil lunapark bekçisi gibi; ya acemi, ya az buçuk geri (!) hergele-ne ve gelip geçene gülücükler yolluyor ama kimsenin gülecek takati yok!

Gelelim tezgâhın iç kısmına. Sol köşede çok ciddi ve yırtınırcasına iş yapıyormuş görüntüsü veren fakat hiçbir iş yapmayan hanımefendiye ve yanında elinde nestcafe fincanı ile direğe dayanmış sırtı bize dönük ve onunla geyik yapan hanımefendiye!

Muhtemelen tezgâhın diğer tarafındaki süslü kokana müdüre hanım ile 19 inç monitör kafalı çirkin, çarpık bacaklı hanımefendiyi çekiştiriyorlardır. Hoş kendileri de bir şeye benzeseler bari sivilceli suratlı evde kalmış kokuşuk karılar.

Hanımefendi güya müşterilerle ilgileniyormuş gibi yapıp sıradakilere sorular sorup yine önümüzdeki tezgâhın hemen arkasında, çalışmaya çalışan 25 yaşlarındaki tek kişiye (!) işi havale ediyordu.

Bir genç; düşünün ki daha yirmi beşinde, yetmişlik olsun ve inanın tanıdığım öyle çok yetmişlik adamlar var ki bu genç arkadaşımızın bu performansı karşısında bunu onlarca kez katlayıp iş diye yalar yutar.

Ayıp nedir ayıp? Bu arkadaşımızın veya arkadaşlarımızın yaptığı (!) Sadece ayıp değil terbiyesizlik, ahlaksızlık, nankörlüğün daniskasıdır DANİSKASI.

Sokakta binlerce işsiz insan varken bunların “sallabaşı al maaşı” gibi haksız kazançlarına bir vatandaş olarak asla göz yummayacağım, şikâyetse şikâyet mahkeme ise mahkeme.

Ben, şahsen inanamıyorum yahu! Bunlar nasıl insan, bunlar nasıl bir mahlûktur ki sıradaki insanlara karşı en ufacık bir saygıları yok. Ve bu insanlar yokmuş gibi rahat olabiliyorlar. Acaba masanın diğer tarafındakiler farklı bir ülkenin insanları mı?

Sabah akşam insanlarımızı hangi bileşik yoldan birleştirerek soymanın peşinde olan, kan emicilerin, faiz yoluyla bizleri soydukları yetmiyormuş gibi bu kendini bilmezlerin psikolojik yolla sinirlerimi yıpratmalarına asla seyirci kalmayacağım.

Beyefendi yanındaki insan artığı ile muhabbet edeceğine işini yapsın! Bize ne onun tatilinde ne mk yiyeceğinden! Ben geleli tam kırk beş dakika oldu, yaptıkları sadece bir çek ödemesi ve işinden on dakikalığına izin alıp ta 45 dakika bekleyen bayanın maaşını ödediler.

Birde bu beyefendi evrakı sıraya koyarken “elde var beeeeeş” diyor. Anladığım kadarıyla beş kişinin işini halletmiş! Ne oluyoruz yahu işi yavaşlatma eylemi mi var?

Şimdi bu asalakları kimse bana savunmaya kalkmasın! Bu yazıdan herkes hak ettiği kadarını üzerine alabilir, ne bir eksik, ne bir fazla!

Koltuğunda oraya buraya dönen bayanlarla lak lak yapan arkadaşa! “Yeter artık şu ödemeyi alırmısın” dediğimde hemen yandaki bayan memure müdahale ederek tamam önce beyefendinin işini hallet dedi.

Ve bu şahsiyetsiz görgüsüz zat! Klimalı, tertemiz ve ceketsiz sıcacık bir yerde döner koltukta buz üstünde paten yapar gibi keyfe keder iş yapıyor ve yaptığı işi öyle bir abartıyor ki anlatamam. Elindeki dosya birleştirici zımbanın teli açık kalmış köşe bucak, bir tarafı açık kalmış zımba telini kapatmak için beş dakika uğraştı. Yazıklar olsun size. Yazıklar olsun aldığınız paraya, haram zıkkım olsun. Arkanızda koskocaman bir kamera var o kameradan hiç mi sıkılmıyorsunuz? O kameradan bir yetkili bakmıyor mu siz ne halt ediyorsunuz diye? Hadi sizi sorgulamıyorlar ya müşterilerin yüz ifadelerinden de mi bir şey anlamıyorlar?

Bankacılar; bırakın artık türlü türlü uyduruk fikirler ile insanları soymayı! Önce siz vücut dili bilen bir uzman eşliğinde kameralardaki görüntüleri bir inceleyin bakalım! O uzman size müşteri memnuniyetini bir bir anlatıversin! Özellikle beni çeken kameraya bakın, sevgili zatımuhterem için ne düşünüyorum yüzümden anlaşılıyor olmalı, hemde uzmansız!

İnanırmısınız zatımuhterem oflaya püfleye benim işimi tam 30 saniyede bitirdi! Kredi kartımın numarasını girdi ve ödemeyi aldı.

Şimdi soruyorum tam 30 saniyelik bir iş için benim 45 dakika beklemem doğru bir hareket mi? Topu topu altı kişiydik koskocaman bankada! İnsan kimin ne işi var diye tek tek sormaz mı? Sesimi çıkarmasam beyefendinin benimle mesai bitimine kadar ilgileneceği yok. Yazık benden sonraki müşterilere!

Daha önce bu bankanın erkek müdürü başka bir sebepten dolayı beni cepten arayıp defalarca özür dilemişti. Dediği de şu olmuştu:

“Vallahi Beyefendi ne diyeceğimi bilemiyorum hani çok müşterimiz olsa da sizin işinizi arada gözden kaçırdık desem neyse ama zaten fazla müşterimiz yok. Vallahi size karşı çok mahcubum bunun “özrü kabahatinden büyük” ne olur bu kez affedin ve en kısa zamanda sizi bir kahvemi içmeye bekliyorum. Çok ama çok özür dilerim” demişti.

Bir iş adamı dostum da şöyle demişti “Büyük bankanın küçük müşterisi olacağıma, küçük bankanın büyük müşterisi olurum” ah be güzel dostum iyi diyorsun da büyük bankalar boşuna büyük olmuyor.

Gelin sizi diğer çalıştığım bankaya götüreyim, müşteriler üst üste! Ama kimsede olumsuz bir davranış bir bıkkınlık yok. Çünkü oradaki insanlar geyik yapmıyor iş yapıyor. Çünkü oradaki zihniyet farklı, insanları veli nimet görüyorlar! Oradaki çalışanlar evlerine götürdükleri ekmeğin gerçek sahibini iyi biliyor ve bunlar gibi nankörlük yapmıyor.

Tabi ki o bankanın müşterileri de çalışan görevlileri görünce hiç kimseye kızmıyor ve sırasının gelmesini bekliyor. İnsanlara insanca davranmayanlara altı müşteri bile çok fazla! Bayramdan sonra beş müşterileri kalacakları kesin!
Gerekçe 15.45 ile 16.30 saatleri arasında onların kamerasında kayıtlı!

Büyük patron izleyince bakalım ne diyecek!

M. Talip Girgin
Tüm yazdıklarım!


 
Toplam blog
: 438
: 826
Kayıt tarihi
: 07.01.07
 
 

Milliyet Blog'a hangi vesile ile kayıt olduğumu doğrusu hatırlamıyorum!  Bende birçoğunuz gibi ya..