Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Rumikorman (Korman Türkmen)

http://blog.milliyet.com.tr/rumi

02 Aralık '06

 
Kategori
Felsefe
 

Mevlana Mesnevi'sinde Ney ile neyi kastediyor? Mevlana'nın Mesnevi'sinin ilk 18 beyti tercümesi

Mevlana Mesnevi'sinde Ney ile neyi kastediyor? Mevlana'nın Mesnevi'sinin ilk 18 beyti tercümesi
 

"Dinle bu Ney'den, şikayet etmede; ayrılıkları dile getirmekte... " Mesnevi'nin ilk 18 beyti bu beyit ile başlar. Peki neden Mesenevi'de Ney konu edilmiştir, Mevlana Ney ile bize neler anlatmak istiyor?

Mevlana Mesnevisi'nde konu edilen Ney ile bize asıl anlatmak istediği şey: "Kamil İnsan" dır.

Mevlana, Mesnevi'sinde ilk 18 beytinde "kamil insan" nasıl olunur ve "kamil insan" olmak için geçilecek evrelerden bahsetmektedir. Bunun için yapılması gerekenler özetlenir.

Sonuç olarak, İnsan her ne icat etmiş ise, bunu kendisine benzetmeye çalışmıştır. Yani model yine insanın kendisidir. Ney'i icat eden de yine insanın kendisidir ve bu yüzden Ney'i de yine kendisine benzetmeye çalışmıştır. İşte Mevlana'nın Mesnevi'sinde Ney'den bahsedilmesi de bu yüzdendir. Yani insan olmadan nasıl Ney kendi kendisine ötüp çalmazsa, Kamil İnsan'ı da Ney misali öttüren ise Allah'tır. Yani Kamil İnsan'ın sözleri doğrudan doğruya Allah'ın sözleridir. Allah'ı bulmak için öncelikle "Kamil İnsan" mertebesinde olmak gereklidir.

Mevlana'nın 18 beytinde bizlere neler söylemek istemiş? Hadi okuyalım ve anlamaya çalışalım...

1) Bişnev in ney çün hikâyet mî kuned

Ez cudâyîhâ hikâyet mî kuned

Dinle bu Ney'den, şikayet etmede; ayrılıkları dile getirmekte.

2) Kez nistân tâ merâ bebürîdeend

Ez nefîrem merd u zen nâlîdeend

Beni kamışlıktan kestiklerinden beri, kadın ve erkek tüm insanlar ağlamaktadırlar.

3) Sîne hâhem şerha şerha ez firâk

Tâ bigûyem şerh-i derd-i iştiyâk

Ayrılık derdini şerh etmek için, ayrılık acısı ile paramparça olmuş bir sine isterim.

4) Herkesî kû dûr mand ez asl-ı hiş

Bâz cûyed rûzgâr-ı vasl-ı hîş

Her kim aslından uzaklaşırsa, tekrar aslına geri dönmek ister

5) Men beher cem’iyyetî nâlân şudem

Cuft-i bedhâlân u huşhâlân şudem

Ben her cemiyette ağlar oldum, Bedhâl (kötü huylu) olanlarla da, hoşhâl (iyi huylu) olanlarla da birlikte oldum.

6) Her kesî ez zann-i hud şud yâr-i men

Az derûn-i men necust esrâr-i men

Herkes kendi zannınca benim dostum oldu, kimse içimdeki gerçek sırları aramadı.

7) Sırr-ı men ez nâle-i men dûr nist

Lîk çeşm-i gûşrâ an nûr nîst

Benim sırrım feryadımdan uzak değildir. Lâkin her gözde onu görecek nûr ve her kulakda onu işitecek kudret yoktur.

8) Ten zi cân u cân zi ten mestûr nîst

Lîyk kes râ dîd-i cân destûr nîst

Beden ruhdan, ruh da bedenden ayrı değildir. Lâkin herkesin rûhu görmesine izin yoktur.

9) Âteş est în nây ü nîst bâd

Her ki în âteş nedâred nîst bâd

Bu neye düşen ses âteşdir; havâ değil, her kimde bu âteş yoksa, o kimse olmasın.

10) Âteş-i ısk est ke’nder ney futâd

Cûşiş-i ışk est ke’nder mey futâd

Bu Neyden çıkan ses aşk ateşidir, şarabın coşması bile aşktandır.

11) Ney harîf-i herki ez yârî burîd

Perdehâyeş perdehây-i mâ derîd

Ney dostundan ayrı kalanın arkadaşıdır, onun makam perdeleri bizim vuslata mani olan perdelerimizi yırtmıştır.

12) Hemçu ney zehrî vu tiryâkî ki dîd

Hemçu ney demsâz u müştâkî ki dîd

Ney misali hem zehir, hem panzehir; hem demsâz, hem müştâk olanı kim görmüş?

13) Ney hadîs-i râh-i purhun mîkuned

Kıssahây-i ışk-ı Mecnûn mîkuned

Ney kanlı yollardan bahseder, Mecnûnâne aşkları hikâye eder.

14) Mahrem-î în hûş cuz bîhûş nist

Mer zebânrâ muşterî cuz gûş nîst

Dilin kulaktan başka müşterisi olmadığı gibi, bîhûş olandan başkası da maneviyatı idrak edemez.

15) Der gam-î mâ rûzhâ bîgâh şud

Rûzhâ bâ sûzhâ hemrâh şud

Bizim gamımızdan dolayı günler uzadı, günler ateşlerle ve yanmalarla geçti.

16) Rûzhâ ger reft gû rev bâk nîst

Tû bimân ey ânki çun tû pâk nist

Eğer günler geçip gidiyorsa varsın geçsin, Ey pâk ve mübârek olan insân-ı kâmil; sen vâr ol yeter!

17) Herki cuz mâhî zi âbeş sîr şud

Herki bîrûzîyist rûzeş dîr şud

Balıktan başkası onun suyuna kandı, nasipsiz olanın da rızkı geçikti.

18) Der neyâbed hâl-i puhte hîç hâm

Pes suhan kûtâh bâyed vesselâm

Ham olanlar hiç pişmiş olanın halinden anlar mı? O halde sözü kısa kesmek gerekirtir vesselâm.

 
Toplam blog
: 81
: 9709
Kayıt tarihi
: 01.12.06
 
 

1968 Ankara doğumluyum. Selçuk Üniversitesi, Doğu Dilleri ve Edebiyatı, Fars Dili ve Edebiyatı Bilim..