Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Nisan '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Vapurda arbede

Ne kadar cesursunuz?

Çıplak ayakla kor üzerinde yürürüm, efendime söyleyeyim, engereği ensesinden yakalayıp boynunu kırarım, efendim yan kabinde müdürünüz, arkadaşınız varken ve o da sizin yan kabinde olduğunuzu bilirkenbilirken osura osura s.çarım hiç de tınmam diyorsanız, size yeni bir macera öneriyorum;

Yoğun bir saatte Eminönün'den Kadıköy vapuruna binin! Daha doğrusu binmeye çalışın. Ve Anadolu insanın ne kadar kuvvetli ve inatçı olduğunu görün. Küçücük kavruk teyzelerin bile dirseklerinin süngü gibi olduğu kalabalıktan geçip bir de vapurda oturacak yer bulabiliyorsanız siz artık başka birisi olmuşsunuz.

***

İşte o kalabalıkta, turnikelerin önüne toplaşmış öbek öbek insanlar birbirlerini çiğner ve sinirler iyice bozulurken mutlaka bir, enaz bir kavga patlar. Zira nazik olacağım, kimseyi itmeyeceğim, sıkıştırmayacağım, aman öndeki hanıma temas etmeyeyim, teyzeye yol vereyim, çocuklulara öncelik tanıyalım derseniz o vapura asla binemezsiniz. Dirsekler açık, adımlar büyük olacak. Eminönü'nden alış veriş yaptıysanız ve içi dolu ağır, büyük poşetleriniz varsa bu da de bir avantajdır. İş görüşme ilanlarındaki adıyla da bu poşetler birer "asset" diyebiliriz efendim.

***

İşte o kalabalıkta, turnikelerin önüne toplaşmış öbek öbek insanlar birbirlerini çiğner ve sinirler iyice bozulurken yine kavga çıktı. "Hanım hanımmmm" dedi birisi, üç çocuğunun üçü de hem de ikişer ayaklarıyla hem de iki ayağıma da teker teker bastılar da ses etmedim. Bari sen biraz insaflı ol! Sonra o ona bir şey dedi, sonra öbürküsü berikisine dedi falan, ben de bu kavgadan yararlanıp o gürühun içine yılan gibi sızdım, su gibi aralarından aktım ve üç çocuğu da enselerine bastırıp kenara çektikten sonra tam turnikeye akbili basacaktım dünyamı karartan bir ses duydum.

***

"Hanımmmm" dedi tanıdık bir ses.

"Sen kafanın dışını süsleyeceğine önce içini süsle"

İlkokul öğretmenim Ülker Hanım'dı. Bu ses kulaklarımda çınladıktan sonra bünyeme öyle bir korku yaydı ki vücudumun kimyası bozuldu. Aklıma öğretmenimin sigara kokan parmakları, iri, zombimsi mavi gözleri falan filan geldi. Hemen atlamalıydım o turnikeden ve vapuru yakalamalıydım. Çünkü yolcu almakta olan vapuru kaçırdığım taktirde Ülker Hn. ile bu kuyrukta yirmi dakika daha kapalı kalacaltım. Dirseklerini böğrüme batırmış teyzeye küçük bir aikido hareketi yapmak durumunda kaldım. "Ay evladımmm" sesi ile o galiba dengesini kaybedip düşerken kocasının bastonun dayanak noktasına da bir tekme! Hop o da yolumdan çekildi. Yuh hayvana bak falan diye sesler çıktı kalabalıktan. Aldırmadım ama o "kafanın içini süsle" diyen ses "eşoleşek biraz yavaş ezdin herkesi it" diye bağırınca beş metre arkamdan, işte o zaman çok korktum.

Akbilimi bastığım anda iskele görevlilileri kapıları kapadı. Beni linç etmeye hazır öfkeli bir kalabalığın içinde, Ülker Hanım'ın Ağu Tuğbavari kırmızı uzun tırnaklarının ve ümüğü sıktı mı adamı yerden yere vuran pençesinin insafına mı kalmıştım?

**********************

Sevgili blog okuru, devamını okumak istiyorsan şu sayfa üzerinden oylamaya katılırsan çok sevinirim. Haydi sevindirin beni.

Oylamaya katılmak istiyorum
 
Toplam blog
: 295
: 733
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Bugün ölseniz mesela, ya da hafifletelim biraz hadi, bu giriş çok karamsar oldu. Bugün ortadan kay..