Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mayıs '09

 
Kategori
Anılar
 

Napoli anılarım-1

Napoli anılarım-1
 

Google Earth'den alınmıştır. Napoli'de ki ailemle oturduğum ev ve karşıda ki Venüz yanardağı.


Sizlere bu sene bu kadar yakından ve detaylı bir şekilde İtalya Bisiklet Turunu yaşatmaya çalıştım. Artık yavaş, yavaş sonlarına gelmekteyiz.

İtalyanlara karşı bu kadar sempati duymamın sebebi olsa, olsa hayatımın belki en güzel 2 yılımı İtalya’da geçirmemden kaynaklanıyor.

Yıl: 1970. Aylardan yine Mayıs ayı. Ancak gününü pek hatırlamıyorum. Ankara Yenimahalle semtinde Yahya Kemal Caddesinde bulunan askeri lojmanlarında 4 yıldan beri oturmaktayız. Ben o dönem de Güven İlkokuluna benden 1 yaş küçük kardeşimle birlikte gitmekteydim. Ben 4’üncü sınıfa, kardeşinde 3’üncü sınıftaydı.

O yılı öyle güzel ve net hatırlıyorum ki, bazı günlerin tarihlerini hatırlamasam da bazı günlerin tarihleri çok iyi hatırlıyorum.

Bir gün babam aksam saatlerinde görevden geldi. Babam TSK’DE o dönem yarbaydı. Bize döndü ve dedi ki girmiş olduğum sınavı kazandım. İtalya’ya Napoli’de ki NATO’YA gidiyoruz. Bizde öyle bir heyecan aldı hiç sormayın azizim. Yeni bir memleket ve yeni bir şehir. Babası subay ve polis olan çocuklar bilirler. Devamlı yer değiştirirler. Eşyalar toplanır ve gidilecek yere taşınma işlemi gerçekleşir. Okullar değişir tabi de arkadaşlarda.

Bizim taşınma işlemimiz elbette yurt içine olmayacaktı. Baba’mın İngilizce’si kuvvetliydi ve bunun sayesinde imtihanı kazanmış ve Napoli kentinde bulunan NATO’YA gidecektik ne olsa.

Sünnette olmamıştık ve hemen fazla zaman kaybetmeden 9 Haziran 1970 Salı günü sünnet olduk. Akşam da babamlar evde tanıdıklara yemek verdi. Ertesi günde mevlidimiz okundu.

O dönemler de Televizyonun yurdumuza gireli 2 yıl olmuş ve bizimde akşamları televizyon izleyecek bir televizyonumuz vardı nede olsa. Ama günde Salı, Perşembe ve Cumartesi günleri olmak üzere 3 gün yayın yapılıyordu. Yayında şimdi ki gibi renkli değil renksizdi. Elbette Televizyon Avrupa’da daha ilerdeydi ve dolayısıyla oraya gittiğimizde İtalya’da ki maçları da izleme fırsatı bulacaktık.

Daha İtalya’ya gitmeden önce İtalya Milli takımının futbolcularının isimlerini sayar olduk. Bunun da nedeni bizim uzaktan yakından ilgimiz olmayan ama o yıl televizyon sayesinde Dünya Kupası maçlarını izleme fırsatını ancak 2-3 gün sonra maçları 10 dakika bantlarla bulabildiğimiz günlerdi o günler. Azizim 1970 yılında 1.Haziran ile 21 Haziran tarihlerinde Meksika’da Dünya Kupası yapılmaktaydı. İşte o günler de takımlar 40 dereceye varan sıcakta oynarlarken bizler de radyo başında bazen usta spiker Halit Kıvanç’a kulak veriyorduk. Ve o gün 21 Haziran Pazar günü finalde İtalya- Brezilya karşısına çıkmış Juliet Dünya Kupasını almak için kıyasıyla mücadeleye girmişlerdi.

Herkes Brezilya’nın alacağını söylemekteydi ve nitekim de öyle oldu.. Brezilya karşısına İtalya’nlar Albertosi, Burgnich, Facchetti, Bertini, Juliano, Rosato, Cera, Domenghini, Mazzola, Boninsegna, Rivera, De Sisti, Riva tertibi ile sahada yer almışlar fakat Pele, Gerson, Jairzinho, Carlos Alberto’nun attığı gollerle Brezilya’ya yenilmişler ve kupayı da ebedi olarak kaybetmişlerdi. O maçta İtalya’nın tek golü Boninsegna’dan gelmişti.

Doğruya İtalya’ya gidecektik. Ülkem de değil milli takımımızın Dünya Kupalarına katılmak Dünya Kupasını o yıla kadar televizyonlardan izlemek bile hayaldi. Gerçi 1954 senesinde Dünya Kupasına bir katılmışlığımız vardı ama, ben o tarih de hayatta değildim ve hiç bilmiyordum. Ama şimdi azda olsa havasını sollayacağım, yemeğini yiyeceğim ve ilerde ikinci vatanım dediğim İtalya, milli takım düzeyinde o ana kadar 2 Dünya Kupası kazanmış bir finalist olmuş ülke konumundaydı o zamanlar.

Babamı 27 Temmuz 1970 günü İtalya’da olmak üzere uğurladık.

İşte bu şartlar altında ilkönce İzmir’de ki sonra İstanbul’da bulunan akrabalarımızla vedalaşıp Ağustos’un ortalarında bizde (annem, kardeşim Mehmet ve ben) İtalya’ya uçtuk. O an belki hayatımda ilk ve son defa uçağa biniyordum. Uçmadan önce akşam erkenden yatmış ve sabah da erkenden kalkmış amcamın kiraladığı araba ile ki daha henüz İstanbul Boğaz Köprüsünün inşaatı sürmekteydi ve ayakları yoktu dolayısıyla Asya yakasından Avrupa yakasına araba vapuruyla geçmiş ve Yeşilköy Havalimanına 3 saatte varmıştık. Giderken de arabanın lastiğini parlattığımızı hatırlıyor gibiyim. Ama uçağa binip Roma havaalanına ulaşmamız 2 saatte gerçekleşmişti.

Birde hatırladığım tek şey var. Uçağa binecekken üçümüzde tedirgindik. Annem ikimizin de elinde tutmuş bırakmazken bir baktık bir köylü kadın annemin yanına yaklaştı ve dedi ki “Ben Hollanda’ya gitcem hangi uçağa bincem” demez mi? O ana kadar tedirgin olan annem “o köylü kadını gidebiliyorsa ben niye gidemeyeyim” dedi ve o cesaretle uçağa bindiğimizi hatırlıyorum.

Roma’da bir Türk vatandaşı bizi karşılayacak ve Napoli uçağına bindirecekti. Ama ne karşılayan vardı bizi ne de uçağa bindiren. Havaalanında ki görevlilere el kol hareketleriyle birazda Tarzanca “Naapoli, Naapoli” diyerek Napoli uçağına bindik. Roma havaalanından havalandıktan 30 dakika sonra bu sefer babamızın karşıladığı Napoli havaalanına yumuşak bir iniş yaptık.

İtalya çok garip bir ülke. İnsanları bizim gibi genelde esmer tenli. Çok hızlı konuşurlar. Gezilecek ve görülecek o kadar yer var ki. Tarihi bir ülke. Yapıları eski dönemden kalma. Ve birde orada çok hırsızlık vakaları olmaktadır. Şimdi de öyle mi bilemeyeceğim.

Evet, İtalya Bisiklet Turu koşulurken ve 19’uncu etabın 29 Mayıs günü Venüs yanardağından noktalanması ve Napoli’de ki 20’nci etabın başlangıcı nedeniyle o unutamadığım bazı güzel anılarımı 2 blog daha yazarak sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sevgi ve saygılarımla.

Napoli anılarım-2. http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=183080
Napoli anılarım-3. http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=183412

 
Toplam blog
: 540
: 3176
Kayıt tarihi
: 02.01.07
 
 

Hiç bir motorlu araca binmeyi sevemedim. Daha doğrusu sevdiremediler. Onun yerine iki tekerlekli ..