Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '09

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Hint usulü seks pozisyonları

Hint usulü seks pozisyonları
 

Şükür allahıma! Bir rüyam daha gerçekleşti. Müziklerine, kliplerine hayran olduğum, bollywood’un, mistizmin, hinduizm’in anavatanı Hindistan’ı gördüm.

“Altın Üçgen” dedikleri Delhi, Jaipur, Agra ve Kamasutra diyarı Khajuraho ve kutsal Ganj nehrinin bulunduğu Varanasi.
15 gün kaldım Hindistan’da. Kafamda anlayamadığım soruları da geri getirdim.

Bunlar anlayamadıklarım;

    Tamam, ineklere taparlar da, trafiğin en yoğun olduğu saatte caddenin ortasına oturan ineğe neden kimse kışt demez? Hint kliplerinde 500 kişi aynı anda aynı dansı nasıl yaparlar? Şarkı söylerken bin kez denememe rağmen çıkartamadığım o ince, tiz ses hintlilerin gırtlaklarından nasıl çıkar? Trafik ışıksız caddelerde, yüzbinlerce kişi, onbinlerce motorsiklet, bisiklet, binlerce normal ve at arabası birbirine çarpmadan nasıl yol alır? O tablo gibi kamyon süslemeleri kaç yıl alır? Bir otobüse 200 kişi+tavukları nasıl sığar? Kadınlar 5m. rengarenk kumaşı (Sari) 2 dakikada nasıl elbise haline getirir? Ömür boyu yıkanmayıp saç ve tırnak kesmeyen Hint Fakirleri çivinin üzerinde nasıl uyurlar? boşverdim, o pislikte hastalanmadan nasıl sağ kalırlar? Bollywood filmlerindeki Türkan Şoray balkışları, kuralları nelerdir? Dokunmadan nasıl sevişirler?

Bunlar da anladıklarım;

    Atithi Devo Bhavah, yani 3. göz, Budha’nın gözü anlamında alnın ortasına sürülen benek veya alnın ortasına taktıkları “bindi” denilen boncuk. Nereye gitseniz alnınızı hemen boyarlar. Hintliler, bileklerine “sacred thread” dedikleri tapınaklardan aldıkları yahudilerin kabara’sına benzer, okunmuş ince bir ip takıyorlar. Dilek tutarak bağlanan ip koptuğunda akan suya, denize atmak gerekiyor. İpi erkekler sağ, kadınlar sol bileklerine bağlıyorlar.
    Dilencilerin gözüne bakmamak lazım, aksi takdirde otelinize kadar berabersiniz. İneklere üzerinize dahi gelseler kışt demeyeceksiniz. Çocukların kafasına pek dokunmayacaksınız. Tabağınıza konulan yemeği sonuna kadar yemeyeceksiniz. (kalanı tanrılar yiyecek çünkü) Her yemekte mercimek var. Alışın. Otel harici dışarıdan asla yemek yemeyecek, açık su içmeyeceksiniz. Tozdan korunmak isteyen de maske alsın. Hindistan’da misafir’in kelime anlamı da Allah demek. Çok önemlisiniz. Ne isterseniz yaptırabilirsiniz. Hindistan şarabı “sula” denemeden gelmeyin. En favori spor Criket ve fil üzerinde oynanan Polo. Ayrımcılık diz boyu; Kast sistemine göre Brahman’lar en üst sınıf sonra savaşçılar, çiftçiler ve işçiler geliyor. Ama nasılsa husumet yok. Hindistan’da “pur” olarak biten şehirlerin kurucusu Hindu hükümdarlar (örneğin Jaipur) “bad” ile biten şehirlerin kurucusu ise Müslüman hükümdarlar. (Örneğin Haydarabad). Herşeye rağmen Delhi’de gece hayatı oldukça renkli. Çok şık restaurantlar ve barlar var.

Şehirlere bir göz atalım. Önce “Altın Üçgen”
Delhi;

17 milyon nüfüsu, finans merkezi konumu, içinden çıkılamaz trafiği, güpegündüz caddelerde uyuyan binlerce sokak çocukları ile gerçekten kaos şehir. Ne görülür? Hükümet binası, Qutub Minar ve Humanyus gömütleri.

Jaipur;
Rajastan eyaletinin başkenti. Diğer adı ile “pembe şehir” Rajput mimarisinin en ihtişamlı örneklerinden biri olan Amber Kalesi’ne illaki fillerin sırtında çıkılır. Şehir Sarayı Müzesi, Jantar Mantar Gözlemevi ve Rüzgarlı Saray panoramik görülür

Agra;
Agra Kalesi
’ni, Itmad-Ud-Daula anıtı görüp, Hindistan’ın sembolü, dünyanın yeni 7 harikasından biri, Babür İmparatoru “Şah Cihan” tarafından, Kraliçe Mümtaz Mahal için yaptırılan Taj Mahal’i ziyaret ettik. Kendisine 14. çocuğunu doğurken ölen karısının anısına, aşk adına yapılmış dünyanın en büyük anıtını dolaşırken aşkın ve ahd-ı vefanın ne anlama geldiğini bir kere daha anladım. Ama bu türbenin bir tekrarı daha yapılmaması için tüm işçilerin kollarının kesilmesini anlamadım. Mimar Sinan'ın talebelerinden Mimar Mehmet İsa Efendi ve Mehmet İsmail Efendi ile yapıdaki yazılari yazan Hattat Serdar Efendi, eserin yapımı için Şah Cihan tarafından İstanbul'dan davet edilmişler.1630'da başlanmış, 1652'de bitmiş. 82 m’lik kubbeyi İsmail Efendi yapmış. Kubbe, her sese 7 kez yankı verecek bir akustiğe sahip.

Khajuraho ve Kama Sutra;
Dünyada ki en büyük aşk anıtı Agra’da, en büyük seks anıtı ise Khajuraho’da. Sırf bilgimiz görgümüz artsın diye yolumuzu değiştirip geldik buralara. Yediğimiz içtiğimiz bize gördüğümüzü size anlatacağız. Anıtlar metrelerce yükseklikte. Üzerleri 64 çeşit Kamasutra seks pozisyonlarını gösteren heykelciklerle dolu. Zamanın bilgesi Malanaga Vatsyayana, cinsel organlarının şekil ve boyutlarına göre erkekleri; tavşan, boğa ve aygır. Kadınları da; ceylan, kısrak ve dişi fil olarak ayırmış. “En yüksek uyum” aygır erkekle ceylan kadının birleşmesi, En düşük uyum dişi fil kadınla tavşan erkeğin birleşmesiymiş. Breh breh.. bundan sonra beni baracuda_cem olarak değil aygır_cem olarak çağırın lütfen.

"En yüksek birleşme" duruşu da şöyleymiş; Kadın dört ayaklı bir hayvan gibi elleri ve ayakları üzerinde durur, aşığı da bir boğa gibi onun üzerine çıkarsa En yüksek birleşme olurmuş, buna "inek duruşu" da denirmiş. Bu durumda, normal olarak göğüslere yapılan her türlü hareket kaideye yapılırmış. Eğer erkek, onu eşit derecede seven iki kadının birden zevkine varıyorsa buna "birleşik birleşme" denirmiş, birçok kadının birden zevkine varıyorsa buna "inek sürüsü birleşmesi" denirmiş.. Bi dakka.. durun ya.. yazıyı bi bitirin...

Neyse, dediğimiz gibi o zamanlar TV v.s. olmadığından, halk herşeyi görsün öğrensin diye Sayın Bilge’nin aklının erdiği tüm pozisyonları koca koca anıtlarda sergilemişler. Eksik pozisyonlar var tabii. Ancak zat_ı muhterem biraz da abartmış. O heykellerde gösterdiği şekli şemali uygulamaya kalk, ööle kitlenir kalırsın. Kimse de seni çözemez. Resimlere bakın ama işi pratiğe dökmeye kalkmayın. Uygulama hatasında hastanede açarsınız gözünüzü.
Cem Polatoğlu bildiriyor –
Vakıf Guraba - İstanbul

Varanasi;
Hindistan’a gittiniz, ölü yakma töreni görmediniz... Olmaz!. Bu nedenle Varanasi’ye de gidelim dedik. Hani Himalaya dağlarından doğan, Hindularca kutsal kabul edilen 2700 km uzunluğunda ki Ganj Nehri’nin olduğu şehir. Sabah otelden alınıp nehre en yakın bölgede bırakıldık. Buradan öte nehre kadar yürüyeceğiz. Nehre uzanan caddeyi ve sokakları tarif edeyim; her 3 adımda bir dilenci, kimi kör kimi topal ama çoğunluğu sağlam. Belli ki fakirler, belli ki işsizler. Bir çoğunun üzerlerinde kıyafet dahi yok. Yani mal meydanda. Pörsümüş, minnacık... Böylece bir Hint efsanesinin daha fos çıktığını çıplak gözle gördük. Cadde bugüne kadar hiç temizlenmemiş sanki, çöpler diz boyu. İnsanlar nehre doğru küçük gruplar ayinler, çanlar, ezgiler eşliğinde yürüyorlar. Bazı yaşlılar arkasına sepet takılmış bisiklet-taksi’ler tarafından taşınıyorlar. Ufak dükkanlarda nehire salmak için yüzer mumlar, çeşitli tütsüler, kolyeler satılıyor. Ve bize çok uzun gelen yürüyüşün ardından Ganj nehrine varıyoruz. İlk görüntü puslu dumanlı.. Ölüleri yakıyorlar nehrin kenarında. Krematorium denilen yakma işleminin yapıldığı yerlerde cesedi koyuyorlar yere, üzerine de odunları yerleştiriyorlar, rahmetlinin ağzına da hani mangal yaparken kullanılan beyaz yanıcı madde vardır ya şeker gibi. İşte onu tıkıyorlar. Cesedin oğlu, ki 1. dereceden “yakıcı” olur, çakıyor çakmağı. Başta yüzü olmak üzere odunlarla birlikte tüm vucut yanıyor. Koku korkunç, Yok öyle yanık et, mangal kokusu falan değil. Ekşi, çiğ bir koku. 1 saate yakın süren yakma işleminin ardından kalan küller, bir kavanoz içerisinde aileye teslim ediliyor. Onlarda ya hemen oracıkta veya tekneyle açılıp nehre külleri savuruyorlar. Bu yakma işleminin en sevabı oğul tarafından yakılmak. Bu nedenle Hintliler erkek çocuk olana kadar doğurmaya devam ediyorlar. Nüfüs olmuş 1, 5 milyar. Oğul bulunmazsa en yakın akraba erkek bu işi üstleniyor. Modern çağla birlikte bu yakma işlemi elektrikli hale gelmiş. Elektrikli Krematorium. Bas düğmeye, 15dk sonra küller elinizde.

Hindular hamile iken ölen bayanları ve çocukların cesetlerini de ganj nehrine atıyorlar. Ganj nehrinde çok sayıda cesetin kıyıya vurup kuşlar tarafından parçalanarak yendiğini görebiliyorsunuz Bunun dışında insanlar Ganj nehrini; yeni doğmuş çocuklarını vaftiz etmek, kendi günahlarından arınmak ve tövbelerin kabul görmesi için yıkanmak, yemek yapmak ve çamaşır yıkamak gibi günlük işler ve temizlik! için de kullanıyorlar. Hatta ve hatta nehrin suyunu sadece kutsal değil şifalı da kabul ediyorlar. Bir hastaya son nefesinde nehrin suyundan içirmek cennete gitmenin garanitisi olduğuna inanıyorlar. (o suyu içen, eminim o an oracıkta ölüyordur zaten) Nehir kenarındaki otellerin ve evlerin kanalizasyonlarının da nehre aktığını söylememe gerek var mı bilmiyorum. (her gün tahminen 1 milyar litre lâğım nehre akıtılıyor) Bu cümlenin hemen arkasından Hindistan turumuz için tıklayınız diyeceğim de.....hiç de sırası değil galiba J

Not; Hinduizm inancında ne olursa olsun Ganj Nehri'nin kirlenemeyeceği inancı var.

Hindistan Khajuraho resimleri için tıklayınız http://picasaweb.google.com.tr/baracudacem/KhajurahoHiNDiSTAN

Hindistan VARANASi resimleri için tıklayınız http://picasaweb.google.com.tr/baracudacem/VaranasiHiNDiSTAN

Hindistan Delhi & Jaipur resimleri için tıklayınız http://picasaweb.google.com.tr/baracudacem/DELHiJAiPURHiNDiSTAN

Hindistan AGRA resimleri için tıklayınız http://picasaweb.google.com.tr/baracudacem/AGRAHiNDiSTAN

Detaylar;
Başkent Yeni Delhi, En Büyük Şehir Mumbai (Bombay) Yönetim Federal Cumhuriyet, Yüzölçümü ; 3.287.241 km² Para birimi: Rupi, Değeri 1 YTL = 31 Rupi Nüfus: 1, 325, 000, 000, Nüfusun etnik dağılımı: Hint-Aryan %72, Dravidian %25, Moğol ve diğer %3, Din: Hindu %70, Müslüman %20, Budizm%0, 8, Hristiyan %2, 5 diğer %5, Resmi Diller: İngilizce, Hintçe ve 25 etnik dil.

Tarih; Aryalar, Yunanlılar, Büyük İskender, Bizans, Asoka dönemi, Mouryo İmparatorluğu, Gupta Devri, Hunlar, Harşalar, Türk-Moğol Hakimiyeti, Arapların, Gaznelilerin, Babür Devletinin fetihleri, Avrupalıların yerleşmeleri derken 16.yy’dan 1947’de ki bağımsızlığa kadar İngiliz hükümdarlığı süre gelmiş.

İhracat ürünleri: Tekstil ürünleri, değerli taşlar ve mücevherat, mühendislik ürünleri, kimyasallar, deri ürünleri.

Hinduizm; Dinden öte bir felsefedir. Bir kurucusu ya da kutsal kitabı yoktur. Hinduizm tek bir ilaha değil Hindu, Şiva, Vişnu, Rama, Krişna veya diğer tanrı ve tanrıçalara da tapabilir. Hint Mitolojisi ve Yaşayan Tanrılar Mahabharata ve Ramayana gibi destansı kahramanların ölümsüz olduğuna ve insanlar gibi hayatta olduklarına inanılır. Hindistan’ın tamamında Hinduların taptığı birçok tanrı ve tanrıça vardır. Bunların arasında Hinduizm için en önemli olanı sırasıyla yaratıcı, koruyucu ve yok edici olarak bilinen Brahma, Vişnu ve Şiva üçlemesidir

Budizm; Hinduizmin bir kolu olarak ortaya çıkmış. kurucusu Gautama Buddha. Budizm dört asil gerçeğe dayanır: 1. Istırap evrenseldir, 2. Istırabın sebebi hırs ve aşırı arzudur, 3. Istırabın üstesinden gelinebilir ve önlenebilir, 4. Arzulardan sıyrılmak ıstırapları yok edebilir. Istırabı önlemek için kişi aşırı arzularına galip gelmedir ki bu nirvanaya ulaşmayı ve aydınlanmanın tamamlanmasını sağlar. Temel prensib; hiç bir şey tesadüfen meydana gelmez.

 
Toplam blog
: 305
: 4038
Kayıt tarihi
: 23.01.07
 
 

Kayseri doğumlu, 1977'den beri Sektörde (Otel, Çarşı, Yurtdışı Acente, Profesyonel Turist Rehberi..